Tâ-Hâ Sûresi 62. Ayet

فَتَنَازَعُٓوا اَمْرَهُمْ بَيْنَهُمْ وَاَسَرُّوا النَّجْوٰى  ...

Sihirbazlar, işlerini kendi aralarında tartıştılar ve gizli gizli konuştular.
 
Sıra Kelime Anlamı Kökü
1 فَتَنَازَعُوا sonra tartıştılar ن ز ع
2 أَمْرَهُمْ işlerini ا م ر
3 بَيْنَهُمْ kendi aralarında ب ي ن
4 وَأَسَرُّوا ve gizlice س ر ر
5 النَّجْوَىٰ konuştular ن ج و
 
İsrâiloğulları’nın Mısır’daki varlığının ve Hz. Mûsâ tarafından eski yurtlarına götürülmeleri için ortaya konan çabanın Firavun yönetimi nezdinde oluşturduğu siyasî kaygılar, psikolojik bir harp ortamı doğurmuştu. Böyle bir ortamda, o günün şartları içinde geniş kitleleri derinden etkilemekte olan ve dinî bir hüviyet de taşıyan sihir olgusunu ön plana çıkaran bir mücadele metodu, Hz. Mûsâ’nın peygamberliğini ve liderliğini kabul ettirmesini kolaylaştırabilecekti. Çünkü Firavun ve çevresindeki ileri gelenler de sihri tevhid çağrısına karşı kullanabilecekleri en etkili silâh olarak görüyorlar ve sihirbazlara bir taraftan baskı, bir taraftan da teşvik uygulayarak bu mücadeleden mutlak zaferle çıkacaklarını sanıyorlardı. İlâhî irade böyle bir atmosferde Hz. Mûsâ’yı sihirbazların bütün hünerlerini boşa çıkaracak mûcizelerle donatıp Firavun ve çevresindekilere bir imtihan fırsatı daha vermek şeklinde tecelli etmişti. Bu âyetlerde ve Kur’an’ın başka yerlerinde açıklandığı üzere, bizzat bu silâhı kullanan sihirbazlar dahi apaçık hakikati gördükleri için imana geldikleri halde Firavun ve adamları inkârcılıktaki inatlarını sürdürdüler, Firavun bununla da yetinmeyip iman eden sihirbazları çok ağır ceza ve işkencelerle tehdit etme yoluna girdi. Fakat birkaç saat öncesine kadar Firavun’un gözüne girip ödül almak için yarışan bu insanlar imanın lezzetini tattıktan sonra âhiret mutluluğunun–hayatın bağışlanması tarzında bile olsa– dünyadaki hiçbir ödülle değişilemeyeceğini idrak edip bunu açıkça ifade etme cesaretini gösterdiler (bu olayla ilgili bilgilerin Kitâb-ı Mukaddes’tekilerle karşılaştırılması için bk. A‘râf 7/103-126). Tefsirlerde 56. âyette Firavun’a gösterildiği ifade edilen kanıtların neler olduğu açıklanırken genellikle tevhide (Allah’ın birliğine) ilişkindeliller ve Hz. Mûsâ’nın peygamberliğini ortaya koyan mûcizeler üzerinde durulur. Ayrıca, bunlardan “bütün kanıtlarımızı” şeklinde söz edilmiş olmakla beraber Arap dilindeki kullanımlar dikkate alınarak bu ifadenin, “pek çok âyetimizi / kanıtımızı, bunca âyetimizi / kanıtımızı” şeklinde anlaşılmasının uygun olacağı belirtilir (bk. Râzî, XXII, 70-71). 58. âyetin “uygun bir yer” şeklinde tercüme ettiğimiz kısmı, “iki tarafa eşit uzaklıkta bir yer, seyircilerin görüşünü engellemeyecek düz bir alan, iki tarafın da rızâ göstereceği bir yer, şu anda bulunduğumuz mekân” gibi mânalarla açıklanmıştır (bk. Râzî, XXII, 71-72). 59. âyette “şenlik günü” diye çevrilen yevmü’z-zîne tamlaması hakkında değişik açıklamalar yapılmıştır; bunların ortak noktası, Hz. Mûsâ’nın o toplumda şenlik veya kutlama amacı taşıyan ve halkı bir araya getiren belirli bir güne atıfta bulunmuş olduğudur. Bu ifadenin Firavun’a ait olduğu yorumu da yapılmıştır (Zemahşerî, II, 438; Râzî, XXII, 72-73). 63. âyetin “tuttuğunuz örnek yolu” şeklinde tercüme ettiğimiz kısmına “sahip olduğunuz onurlu ve seçkin konumu” şeklinde mâna vermek de mümkündür (bk. Taberî, XVI, 182-183; İbn Atıyye, IV, 51). 67-68. âyetlerden, sihirbazların halkın gözünü bağlayan bir büyü ortaya koyması karşısında Hz. Mûsâ’nın dahi bir an için etkilenip insanların buna kapılmalarından endişe duyduğu (İbn Atıyye, IV, 51-52), fakat Allah’ın gerçeği bildirmesiyle mâneviyatının yükseltildiği anlaşılmaktadır. Bununla birlikte 69. âyet onun üstün gelmesinin sihir yarışını kazanma anlamında alınmaması için sihirbazların ortaya koydukları çabanın dinen asla tasvip edilmediğine de dikkat çekilmiştir (sihir konusunda bilgi için bk. Bakara 2/102). 
Kuran Yolu Tefsiri
 

فَتَنَازَعُٓوا اَمْرَهُمْ بَيْنَهُمْ وَاَسَرُّوا النَّجْوٰى

 

Fiil cümlesidir.  فَ  istînâfiyyedir.  تَنَازَعُٓوا  damme üzere mebni mazi fiildir. Zamir olan çoğul و ‘ı fail olarak mahallen merfûdur.

اَمْرَهُمْ  mef’ûlun bih olup fetha ile mansubdur. Muttasıl zamir  هُمْ  muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur. 

بَيْنَهُمْ  mekân zarfı mahzuf hale müteallıktır. Muttasıl zamir  هُمْ muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur. 

وَ  atıf harfidir. Matuf ve matufun aleyhin hükümde ortak olduğunu belirtir. İkisi arasında tertip olduğunu göstermez. Vav ile yapılan atıfta matuf ve matufun aleyh yer değiştirebilir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi) 

اَسَرُّوا  damme üzere mebni mazi fiildir. Zamir olan çoğul  و’ ı fail olarak mahallen merfûdur.  

النَّجْوٰى  mef’ûlun bih olup elif üzere mukadder fetha ile mansubdur. 

تَنَازَعُٓوا   fiili sülâsî mücerrede iki harf ilave edilerek mezid yapılan fiillerdendir. تَفاعَلَ  babındadır. Sülâsîsi  نزع ‘dir.

Bu bab fiile müşareket (ortaklık/işteşlik), tekellüf ve tezahür( görünmek ve zorlanmak), tedrîc (bir işin aşamalı olarak ,aralıklarla ve yavaş yavaş meydana gelmesi), mutavaat fâale (mufaale babına ait bir fıilin dönüşlülüğü için kullanılması) ve mücerred mana (türemiş olduğu mücerred fiille aynı anlamda kullanılması) anlamları katar.  

اَسَرُّوا  fiili, sülâsî mücerrede bir harf ilave edilerek mezid yapılan fiillerdendir. İf’al babındadır. Sülâsîsi  سرر ’dir.

İf’al babı fiille, tadiye (geçişlilik) kesret, haynunet (zamanı gelmesi), sayruret, izale, zamana ve mekâna duhul, temkin (imkân sağlamak), vicdan (bir vasıf üzere bulmak) mutavaat (tef’il babının dönüşlülüğü), tariz (arz etmek, maruz bırakmak) manaları katar.

 

فَتَنَازَعُٓوا اَمْرَهُمْ بَيْنَهُمْ وَاَسَرُّوا النَّجْوٰى

 

İstînâfiyye olarak fasılla gelmiştir. Müspet mazi fiil sıygasında faide-i haber, ibtidaî kelamdır. 

Aynı üsluptaki  وَاَسَرُّوا النَّجْوٰى  cümlesi,  وَ  atıf harfiyle makabline atfedilmiştir. Atıf sebebi hükümde ortaklıktır. Mazi fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır.

النَّجْوٰى kelimesiاَسَرُّوا  fiilinin mef’ûlüdür. Fetha, kelimenin son harfine takdir edilmiştir.

اَسَرُّوا - النَّجْوٰى  kelimeleri arasında mürâât-ı  nazîr sanatı vardır.