وَلَقَدْ كَتَبْنَا فِي الزَّبُورِ مِنْ بَعْدِ الذِّكْرِ اَنَّ الْاَرْضَ يَرِثُهَا عِبَادِيَ الصَّالِحُونَ
Sıra | Kelime | Anlamı | Kökü |
---|---|---|---|
1 | وَلَقَدْ | ve andolsun |
|
2 | كَتَبْنَا | yazmıştık |
|
3 | فِي |
|
|
4 | الزَّبُورِ | Zebur’da |
|
5 | مِنْ |
|
|
6 | بَعْدِ | sonra |
|
7 | الذِّكْرِ | Zikir’den (Tevrat’tan) |
|
8 | أَنَّ | mutlaka |
|
9 | الْأَرْضَ | arza |
|
10 | يَرِثُهَا | varis olacak |
|
11 | عِبَادِيَ | kullarım |
|
12 | الصَّالِحُونَ | iyi |
|
وَلَقَدْ كَتَبْنَا فِي الزَّبُورِ مِنْ بَعْدِ الذِّكْرِ اَنَّ الْاَرْضَ يَرِثُهَا عِبَادِيَ الصَّالِحُونَ
وَ istînâfiyyedir. لَ harfi, mahzuf kasemin cevabının başına gelen muvattie harfidir.
قَدْ tahkik harfidir. Tekid ifade eder.
كَتَبْنَا sükun üzere mebni mazi fiildir. Mütekellim zamir نَا fail olup mahallen merfûdur.
فِي الزَّبُورِ car mecruru كَتَبْنَا fiiline müteallıktır. مِنْ بَعْدِ car mecruru كَتَبْنَا fiiline müteallıktır. الذِّكْرِ muzâfun ileyh olup kesra ile mecrurdur.
اَنَّ ve masdar-ı müevvel, mef’ûlun bih olarak mahallen mansubdur.
اَنَّ masdar harfidir. İsim cümlesine dahil olur. İsmini nasb haberini ref yapar, cümleye masdar anlamı verir. الْاَرْضَ kelimesi اَنَّ ’nin ismi olup lafzen mansubdur.
يَرِثُهَا fiili, اَنَّ ’nin haberi olarak mahallen merfûdur. يَرِثُهَا merfû muzari fiildir. Muttasıl zamir هَا mef’ûlun bih olarak mahallen mansubdur.
عِبَادِيَ fail olup mukadder damme ile merfûdur. Mütekellim zamiri ي muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur.
الصَّالِحُونَ kelimesi عِبَادِيَ ’nin sıfatı olup ref alameti وَ ’dır. Cemi müzekker kelimeler harfle îrablanır.
الصَّالِحُونَ kelimesi sülâsî mücerred olan صلح fiilinin ism-i failidir.
İsm-i fail; eylemi yapan ve gerçekleştiren demektir. Geçici olarak o sıfatı yüklenen isimdir. İsm-i fail; hem varlığa (zata) hem de onun sıfatına delalet eden kelimelerdir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
وَلَقَدْ كَتَبْنَا فِي الزَّبُورِ مِنْ بَعْدِ الذِّكْرِ اَنَّ الْاَرْضَ يَرِثُهَا عِبَادِيَ الصَّالِحُونَ
وَ istînâfiyyedir. لَ mahzuf kasemin cevabının başına gelen harftir.
Kasem fiilinin hazfi îcâz-ı hazif sanatıdır. Mahzufla birlikte cümle kasem üslubunda gayr-ı talebî inşâî isnaddır. Mahzuf kasem ve قَدْ ile tekid edilmiş cevap olan كَتَبْنَا فِي الزَّبُورِ مِنْ بَعْدِ الذِّكْرِ cümlesi, müspet mazi fiil sıygasında faide-i haber inkârî kelamdır.
Cümlenin azamet zamirine isnadı, tazim ifade eder.
Allah Teâlâ, Kur'an'da ne zaman kendisinden azamet zamiriyle bahsetse hemen öncesinde veya sonrasında vahdaniyetinin bilinmesi için kendisine ait tekil bir zamir gelir. (Samerrâî, Beyânî Tefsîr Yolu, c. 2, s. 467)
Kasem cümlesinin mahzuf olduğu durumda vurgu kasem cevabına yapılır. Kasem cümlesini oluşturan kasem fiili, kasem edatı ve kasem edilen isim üçü birlikte hazf edilir. Fakat kasemin varlığı kasem cevabından anlaşılmaktadır. Bu form, Kur'an’da sıkça kullanılmıştır. (Nihat Tarı, Arap Dilinde Kasem Formları ve Kur'an-ı Kerim’e Özgü “La Uksimu” Formu ile İlgili Tartışmalar)
Davud’un (as) kitabında, مِنْ بَعْدِ الذِّكْرِ [zikirden sonra] yani Tevrat'tan sonra şöyle de denilmiştir: Zebur’dan maksat kitapların cinsidir, zikir de Levh-i Mahfûz'dur. (Beyzâvî)
Masdar ve tekid harfi اَنَّ ’nin dahil olduğu اَنَّ الْاَرْضَ يَرِثُهَا عِبَادِيَ الصَّالِحُونَ cümlesi, sübut ve istimrar ifade eden isim cümlesi, faide-i haber inkârî kelamdır. Masdar teviliyle كَتَبْنَا fiilinin mef’ûlü konumundadır. اَنَّ ’nin haberi olan يَرِثُهَا muzari fiil cümlesi olarak gelmiştir.
Cümlede müsnedin muzari fiil cümlesi olarak gelmesi hükmü takviye, hudûs ve teceddüt ifade eder. Muzari fiil tecessüm özelliği sayesinde muhatabın muhayyilesini harekete geçirerek olayı daha iyi anlamasını sağlar.
Muzari fiilin geldiği hallerde çoğunlukla bu gaye mevcuttur. Muzari fiilin kullanımıyla sahne muhatabın gözünde sanki o anda canlanır. Bu da insanı etkiler. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur'an Işığında Belâgat Dersleri Meânî İlmi)
الصَّالِحُونَ kelimesi, عِبَادِيَ için sıfattır. Sıfat, mevsûfunun sahip olduğu bir özelliğe işaret etmek için yapılan tetmim ıtnâbı sanatıdır.
عِبَادِيَ izafeti, Allah’a ait mütekellim zamirine muzâf olan عِبَاد۪ kelimesini tazim içindir.
كَتَبْنَا - الزَّبُورِ - الذِّكْرِ kelimeleri arasında mürâât-ı nazîr sanatı vardır.
104. ayetteki كُنَّا ve bu ayetteki عِبَادِيَ kelimelerindeki zamirlerde iltifat sanatı vardır.
Ayet-i kerimede geçen “اَنَّ الْاَرْضَ يَرِثُهَا عِبَادِيَ الصَّالِحُونَ [Yeryüzüne mutlaka salih kullarım varis olur.] ifadesindeki yeryüzünün, cennet veya dünya olduğu, salih kulların ise Allah'a ibadet eden her salih kul veya Muhammed ümmeti yahut da Hz. Musa dönemindeki İsrailoğulları olduğu söylenmiştir. (Taberî)