لَا تَرْكُضُوا وَارْجِعُٓوا اِلٰى مَٓا اُتْرِفْتُمْ ف۪يهِ وَمَسَاكِنِكُمْ لَعَلَّكُمْ تُسْـَٔلُونَ
لَا تَرْكُضُوا وَارْجِعُٓوا اِلٰى مَٓا اُتْرِفْتُمْ ف۪يهِ وَمَسَاكِنِكُمْ
Cümle mukadder mekulü’l-kavl olarak mahallen mansubdur. Fiil cümlesidir. لَا nehiy harfi olup olumsuz emir manasındadır.
تَرْكُضُوا fiili نَ ’un hazfıyla meczum muzari fiildir. Zamir olan و ’ı fail olarak mahallen merfûdur.
ارْجِعُٓوا fili atıf harfi وَ ’la تَرْكُضُوا ’ya matuftur. ارْجِعُٓوا fiili نَ ’un hazfıyla meczum muzari fiildir. Zamir olan و ’ı fail olarak mahallen merfûdur.
مَٓا müşterek ism-i mevsûl, اِلٰى harf-i ceriyle birlikte ارْجِعُٓوا fiiline mütealliktir. İsm-i mevsûlun sılası اُتْرِفْتُمْ ف۪يهِ ’dir. Îrabdan mahalli yoktur.
اُتْرِفْتُمْ sükun üzere mebni, meçhul mazi fiildir. Muttasıl zamir تُمْ naib-i fail olarak mahallen merfûdur. ف۪يهِ car mecruru اُتْرِفْتُمْ fiiline mütealliktir.
مَسَاكِنِكُمْ kelimesi atıf harfi وَ ’la ismi mevsûl مَٓا ’ya matuftur. Muttasıl zamir كُمْ muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur.
اُتْرِفْتُمْ fiili sülâsî mücerrede bir harf ilave edilerek mezid yapılan fiillerdendir. Fiil if’âl babındandır. Sülâsîsi ترف ’dir.
İf’al babı fiile, tadiye (geçişlilik) kesret, haynunet (zamanı gelmesi), sayruret, izale, zamana ve mekâna duhul, temkin (imkân sağlamak), vicdan (bir vasıf üzere bulmak) mutavaat (tef’il babının dönüşlülüğü), tariz (arz etmek, maruz bırakmak) manaları katar. Bazen de fiilin mücerret manasını ifade eder.
لَعَلَّكُمْ تُسْـَٔلُونَ
لَعَلَّ, terecci harfidir. Vukuu mümkün durumlarda kullanılır. İsim cümlesinin önüne gelir. إنّ gibi ismini nasb haberini ref eder. Tereccî, husûlü arzu edilen ve sevilen, imkân dahilinde olan bir şeyin istenmesidir. كُمْ muttasıl zamir لَعَلَّ ’nin ismi olarak mahallen mansubdur.
تُسْـَٔلُونَ fiili لَعَلَّ ’nin haberi olarak mahallen merfûdur. تُسْـَٔلُونَ fiili نَ ’un sübutuyla merfû, meçhul muzari fiildir. Zamir olan و ’ı fail olarak mahallen merfûdur.
لَا تَرْكُضُوا وَارْجِعُٓوا اِلٰى مَٓا اُتْرِفْتُمْ ف۪يهِ وَمَسَاكِنِكُمْ
Nehiy üslubunda talebî inşâî isnad olan لَا تَرْكُضُوا cümlesi, mahzuf sözün mekulü’l-kavlidir. Mekulü’l-kavlin amilinin hazfi îcâz-ı hazif sanatıdır.
لَا تَرْكُضُوا cümlesine atfedilen وَارْجِعُٓوا اِلٰى مَٓا اُتْرِفْتُمْ ف۪يهِ cümlesi, emir üslubunda talebî inşâî isnaddır. Bu iki inşâ cümlesi arasında, lafzen ve manen ittifak vardır.
Müşterek ismi mevsûl مَٓا, cer mahallinde olup ارْجِعُٓوا fiiline müteallıktır. Sılası olan اُتْرِفْتُمْ, mazi fiil sıygasında gelerek hudûs, temekkün ve istikrar ifade etmiştir. (Hâlidî, Vakafat, s. 107)
وَمَسَاكِنِكُمْ, mecrur mahaldeki ism-i mevsûle tezâyüf nedeniyle atfedilmiştir.
Ayetteki mütekellim ya melektir ya da oradaki müminlerden biridir. (Beyzâvî)
Ayetteki “İçinde bulunduğunuz refah ve yurtlarınıza dönün.” hitabı, “Yaşayışınıza, refahınıza ve müreffeh durumunuza dönün.” demektir. اُتْرِفْ, nimetin (zenginliğin) verdiği şımarıklık ve refah demektir. (Fahreddin er-Râzî)
لَعَلَّكُمْ تُسْـَٔلُونَ
Beyanî istînâf olarak fasılla gelen cümlenin fasıl sebebi şibh-i kemâl-i ittisâldir.
لَعَلَّ, terecci harfidir. Vukuu mümkün durumlarda kullanılır. لَعَلَّ ’nin haberi olan تَشْكُرُونَ ’nin muzari fiil cümlesi olması hükmü takviye, hudûs, teceddüt ve tecessüm ifade etmiştir. Muzari fiil olayı zihinde canlandırmayı sağlayarak muhatabı etkiler.
“Umulur ki” anlamında olan bu harf, Allah Teâlâ’ya isnad edildiğinde “...olsun diye, ...olması için” şeklinde tercüme edilir. Dolayısıyla cümle vaz edildiği inşâ formundan çıktığı için mecaz-ı mürsel mürekkebdir.
لَعَلَّ edatı terecci içindir yani “ümitvar olma” manasını ifade eder. Bir de beklenti içinde olmak demektir ki her ikisi de aynı manaya gelir. Fakat bu beklenti Kerim olan bir zattan olmalı, kişi O’ndan beklemelidir. İşte bu, yerine getirmesi kesin olan vaadinin yerine bir ifadedir. İmam Sîbeveyhi de bu görüştedir. Ancak Kutrûb: “لَعَلَّ kelimesi ‘için’ manasındadır” demiştir. (Nesefî, Medâriku’t Tenzîl ve Hakâîku’t Te’vîl)
لَعَلَّ gerçek kullanımında ümit ve beklenti tesis etmek içindir. Bazen mecâz-ı mürsel yoluyla inkâr ve tahzir (sakındırma) manasında da kullanılabilmektedir. (İbni Âşûr)
Nitekim bu ayette de لَعَلَّ, Allah’a isnad edildiği için ‘umulur ki’ manasına gelmez. Şükredersiniz diye şeklinde anlam verilir. Cümle, tahzir manasına geldiğinden, mukteza-i zahirin hilafına olduğu için mecazı mürsel mürekkeptir.
لَعَلَّ ’nin haberinin muzari fiil olarak gelmesi hükmü takviye, hudûs ve teceddüt ifade eder. Muzari fiil tecessüm özelliği sayesinde muhatabın muhayyilesini harekete geçirerek olayı daha iyi anlamasını sağlar.
تُسْـَٔلُونَ kelimesinde müennesin müzekkere katılması yoluyla tağlîb sanatı vardır.
Tehekküm ve tevbih manası taşıyan cümle size sorulmakla kalmaz, gereken cezayı veririz manası da taşımaktadır. Lâzım zikredilmiş, melzûm kastedilmiştir. Mecaz-ı mürsel mürekkebdir. (Keşşâf 2/322, Fâdıl Sâlih Sâmerrâî, Beyânî Tefsir Yolu, c. 4, s. 42)