قَالَ لَقَدْ كُنْتُمْ اَنْتُمْ وَاٰبَٓاؤُ۬كُمْ ف۪ي ضَلَالٍ مُب۪ينٍ
قَالَ لَقَدْ كُنْتُمْ اَنْتُمْ وَاٰبَٓاؤُ۬كُمْ ف۪ي ضَلَالٍ مُب۪ينٍ
Fiil cümlesidir. قَالَ fetha üzere mebni mazi fiildir. Faili müstetir olup takdiri هو ’dir. Mekulü’l-kavli mukadder kasemin cevabı olan لَقَدْ كُنْتُمْ اَنْتُمْ وَاٰبَٓاؤُ۬كُمْ ’dır. قَالَ fiilinin mef’ûlun bihi olarak mahallen mansubdur.
لَ harfi, mahzuf kasemin cevabının başına gelen muvattiedir. قَدْ tahkik harfidir. Tekid ifade eder.
كُنْتُمْ ’nin dahil olduğu isim cümlesi şart cümlesidir. تُمْ muttasıl zamiri كان ’nin ismi olarak mahallen merfûdur.
اَنْتُمْ munfasıl zamir كُنْتُمْ ’un ismini tekid etmek içindir. اٰبَٓاؤُ۬كُمْ kelimesi كُنْتُمْ ’deki isme matuf olup lafzen merfûdur. Muttasıl zamir كُمْ muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur.
ف۪ي ضَلَالٍ car mecruru كُنْتُمْ ’un mahzuf haberine mütealliktir. مُب۪ينٍ kelimesi ضَلَالٍ ’in sıfatı olup kesra ile mecrurdur.
مُب۪ينٍ sülâsî mücerrede bir harf ilave edilerek mezid yapılan if’al babının ism-i failidir. İsm-i fail; eylemi yapan ve gerçekleştiren demektir. Geçici olarak o sıfatı yüklenen isimdir. İsm-i fail; hem varlığa (zata) hem de onun sıfatına delalet eden kelimelerdir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
قَالَ لَقَدْ كُنْتُمْ اَنْتُمْ وَاٰبَٓاؤُ۬كُمْ ف۪ي ضَلَالٍ مُب۪ينٍ
Ayet istînâfiyye olarak fasılla gelmiştir. Fasıl sebebi, şibh-i kemâl-i ittisâldir. Müspet mazi fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır.
Bu ayet Allah Teâlâ’nın İbrahim’in (as) babasına ve kavmine verdiği cevabıdır.
قَالَ fiilinin mekulü’l-kavli olan لَقَدْ كُنْتُمْ اَنْتُمْ وَاٰبَٓاؤُ۬كُمْ ف۪ي ضَلَالٍ مُب۪ينٍ cümlesi, mahzuf kasemin cevabıdır. قَدْ ve mahzuf kasem ile tekid edilmiştir. كَان ’nin dahil olduğu isim cümlesi faide-i haber inkâri kelamdır.
Kasem fiilinin hazfi îcâz-ı hazif sanatıdır. Mahzufla birlikte cümle kasem üslubunda gayr-ı talebî inşâî isnaddır.
اَنْتُمْ munfasıl zamiri كَان ’nin ismini tekid için gelmiştir.
Cümlede îcâz-ı hazif sanatı vardır. Car mecrur ف۪ي ضَلَالٍ , nakıs fiil كَان ’nin mahzuf haberine mütealliktir.
مُب۪ينٍ kelimesi ضَلَالٍ kelimesinin sıfatıdır. Sıfat, mevsûfunun sahip olduğu bir özelliğe işaret etmek için yapılan ıtnâb sanatıdır.
ضَلَالٍ ’deki tenvin kesret, nev ve tahkir ifade eder.
ف۪ي ضَلَالٍ ifadesindeki ف۪ي harfinde istiare-i tebeiyye vardır. ف۪ي harfindeki zarfiyet manası dolayısıyla dalalet, içine girilebilen maddi bir şeye benzetilmiştir. Burada ف۪ي harfi kendi manasında kullanılmamıştır. Çünkü dalalet hakiki manada zarfiyeye yani içine girilmeye müsait değildir. Sapkınlıktaki yüksek dereceyi ifade etmek üzere bu harf kullanılmıştır. Câmi’, her ikisindeki mutlak irtibattır. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kuran Işığında Belâgat Dersleri Beyan İlmi)
İbrahim (as), muhataplarını ikna etmek için sözlerini yemin, tahkik harfi قَدْ ve fasıl zamiriyle tekid etmiştir. Kavminin ve atalarının apaçık dalalette olduklarını kesin bir dille belirterek onları ikaz etmiştir.
Hz. İbrahim (as) onlara, “Andolsun, siz de atalarınız da apaçık bir sapıklık içindesiniz.” diyerek cevap vermiş ve böylece batılın, kendisine tutunanların çok olması sebebiyle hakka dönüşmeyeceğini beyan etmiştir. (Fahreddin er-Râzî)