Enbiyâ Sûresi 68. Ayet

قَالُوا حَرِّقُوهُ وَانْصُرُٓوا اٰلِهَتَكُمْ اِنْ كُنْتُمْ فَاعِل۪ينَ  ...

(İçlerinden bazıları), “Eğer (bir şey) yapacaksanız, onu yakın da ilâhlarınıza yardım edin” dediler.
 
Sıra Kelime Anlamı Kökü
1 قَالُوا dediler ki ق و ل
2 حَرِّقُوهُ onu (İbrahim’i) yakın ح ر ق
3 وَانْصُرُوا ve yardım edin ن ص ر
4 الِهَتَكُمْ tanrılarınıza ا ل ه
5 إِنْ eğer
6 كُنْتُمْ siz ك و ن
7 فَاعِلِينَ (bir iş) yapacaksanız ف ع ل
 

Putperestlerin İbrâhim’e, “Sen bunların konuşmadığını pekâlâ biliyorsun” demeleri, açıkça kendilerinin de tanrılarının âcizliğini itiraf etmelerinden başka bir şey değildi. Dolayısıyla bu cevap İbrâhim’e, onların inançlarının ne kadar anlamsız ve saçma olduğunu yüzlerine vurma fırsatı verdi. 66-67. âyetlerde onun bu konudaki eleştirisi nakledilmektedir. Ancak taassupları sebebiyle bu eleştiriye tahammül edemeyen putperestler İbrâhim’i yakmaya karar verdiler ve böylece tanrılarının onları koruması gerekirken, onlar tanrılarını korumak istediler. Rivayete göre İbrâhim’i yakmak için kavmi büyük bir ateş yakıp onu mancınıkla ateşe fırlattılar; ancak Allah’ın bir mûcizesi olarak ateş onu yakmadı

 Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 3 Sayfa: 687

 

قَالُوا حَرِّقُوهُ وَانْصُرُٓوا اٰلِهَتَكُمْ اِنْ كُنْتُمْ فَاعِل۪ينَ

 

Fiil cümlesidir. قَالُوا  damme üzere mebni mazi fiildir. Zamir olan çoğul و ’ı fail olarak mahallen merfûdur. Mekulü’l-kavli  حَرِّقُوهُ ’dur. قَالُوا  fiilinin mef’ûlun bihi olarak mahallen mansubdur.

حَرِّقُوهُ  fiili  ن ’un hazfi ile mebni emir fiildir. Zamir olan çoğul و ’ı fail olarak mahallen merfûdur. Muttasıl zamir  هُ  mef’ûlun bih olarak mahallen mansubdur. 

انْصُرُٓوا atıf harfi و ’a makabline matuftur.  انْصُرُٓوا  fiili  ن ’un hazfi ile mebni emir fiildir. Zamir olan çoğul و ’ı fail olarak mahallen merfûdur.

اٰلِهَتَكُمْ  mef’ûlun bih olarak fetha ile mansubdur. Muttasıl zamir  كُمْ  muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur.

إِنْ  şart harfi iki muzari fiili cezm eder.  كُنْتُمْ  şart fiili olup sükun üzere mebni mazi nakıs fiildir. İsim cümlesinin önüne geldiğinde ismini ref haberini nasb eder.

تُمْ  muttasıl zamiri  كان ’nin ismi olarak mahallen merfûdur.

فَاعِل۪ينَ  kelimesi  كُنْتُمْ ’un haberi olup nasb alameti  ي ’dir. Cemi müzekker salim kelimeler  ي  ile nasb olurlar.  فَاعِل۪ينَ  kelimesi sülasi mücerredi  فعل  olan  fiilin ism-i failidir. 

İsm-i fail: Eylemi yapan ve gerçekleştiren demektir. Geçici olarak o sıfatı yüklenen isimdir. İsm-i fail; hem varlığa (zata) hem de onun sıfatına delalet eden kelimedir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)

حَرِّقُوهُ  sülâsî mücerrede bir harf ilave edilerek mezid yapılan fiillerdendir. Fiil tef’il babındandır. Sülâsîsi  حرق ’dır.

Bu bab, fiile çokluk (fiilin, failin veya mef‘ûlun çokluğu), bir tarafa yönelme, mef'ûlü herhangi bir vasfa nispet etmek, gidermek, bir terkibi kısaltmak, eylemin belli bir zaman diliminde meydana gelmesi, özneyi fiilin türediği şeye benzetmek, sayruret, isimden fiil türetmek, hazır olmak, bir şeyin aralıklarla tekrarlanması manalarını katar.

 

قَالُوا حَرِّقُوهُ وَانْصُرُٓوا اٰلِهَتَكُمْ 

 

Ayet istînâfiyye olarak fasılla gelmiştir. Fasıl sebebi, şibh-i kemâl-i ittisâldir. Allah Teâlâ bu ayette puta tapanların sözlerini bildirmektedir.

قَالُوا  fiilinin mekulü’l-kavli olan  حَرِّقُوهُ  cümlesi, emir üslubunda talebî inşâî isnaddır.

Aynı üslupta gelen  وَانْصُرُٓوا اٰلِهَتَكُمْ  cümlesi, makabline  وَ ’la atfedilmiştir. Atıf sebebi hükümde ortaklıktır.


 اِنْ كُنْتُمْ فَاعِل۪ينَ

Ayetin fasılası fasılla gelmiş istînâfiyyedir. Şart  üslubunda haberî isnaddır. Şart cümlesi  كاِن ’nin dahil olduğu isim cümlesi formunda faide-i haber ibtidaî kelamdır. Şartın cevabı mahzuftur. Cümlenin öncesinin delaletiyle yapılan bu hazif, îcâz-ı hazif sanatıdır. Cevap cümlesinin takdiri  فانصروها  (Onlara zafer kazandıracak şekilde yardım edin, kurtarın.) şeklinde olabilir.

كَان ’nin haberi  فَاعِل۪ينَ  ism-i fail kalıbında gelerek kararlılığa işaret etmiştir.

Puta tapanların kullandıkları üslup, onların bunu gerçekten yapmak istediklerinin delilidir. Çünkü  كَانَ ’nin haberinin isim olarak gelmesi sübut ifade eder. Haberin, ismin bir cüzü haline geldiğini, ayrılmaz bir parçası olduğunu belirtir.

İsm-i fail kişinin elinde olan fiillerden yapılır. İrade dışında olan fiillerden ism-i fail yapılmaz. Bu tür fiillerin ism-i failini sıfat-ı müşebbehe üstlenir.

(Yrd. Doç. Dr. M. Akif Özdoğan, KSÜ İlahiyat Fakültesi Dergisi, 10 (2007), s. 55-90 Arapçada İsm-i Fâil Ve İşlevleri)

كَان ’nin  haberi isminin içine karışır ve adeta onun mahiyetinden bir cüz olur. (Muhammed Ebu Musa, Hâ-Mîm Sureleri Belâğî Tefsiri 5, Duhan s.124)

Tartışmaktan aciz kalınca kaba kuvvete baş vurmaya başladılar ve “onu yakın” dediler. Çünkü ateş en korkunç ceza aracıdır. “İlâhlarınıza yardım edin” ibaresi intikamlarını alın manasındadır. Eğer bir şey yapacaksanız yani eğer onlara adamakıllı yardım edecekseniz demektir. (Beyzâvî)