Enbiyâ Sûresi 86. Ayet

وَاَدْخَلْنَاهُمْ ف۪ي رَحْمَتِنَاۜ اِنَّهُمْ مِنَ الصَّالِح۪ينَ  ...

Onları da rahmetimizin içine soktuk. Şüphesiz onlar salih kimselerdendi.
 
Sıra Kelime Anlamı Kökü
1 وَأَدْخَلْنَاهُمْ ve onları soktuk د خ ل
2 فِي
3 رَحْمَتِنَا rahmetimize ر ح م
4 إِنَّهُمْ çünkü onlar
5 مِنَ
6 الصَّالِحِينَ Salihlerdendi ص ل ح
 

وَاَدْخَلْنَاهُمْ ف۪ي رَحْمَتِنَاۜ 

 

Fiil cümlesidir.  اَدْخَلْنَا  atıf harfi  وَ la mukadder istînâfa matuftur. Takdiri,  أعطيناهم ثواب الصابرين وأدخلناهم  (Onlara sabredenlerin sevabını verdik ve …. soktuk.) şeklindedir.

و : Matuf ve matufun aleyhin hükümde ortak olduğunu belirtir. İkisi arasında tertip (sıra) olduğunu göstermez. Vav ile yapılan atıfta matuf ve matufun aleyh yer değiştirebilir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)

اَدْخَلْنَا  sükun üzere mebni mazi fiildir. Mütekellim zamiri  نَا  fail olarak mahallen merfûdur. Muttasıl zamir  هُمْ  mef’ûlun bih olarak mahallen mansubdur. 

ف۪ي رَحْمَتِنَا  car mecruru  اَدْخَلْنَا  fiiline müteallıktır. Mütekellim zamiri  نَا  muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur. 

اَدْخَلْنَا  fiili, sülâsî mücerrede bir harf ilave edilerek mezid yapılan fiillerdendir. Fiil if’âl babındandır. Sülâsîsi  دخل ’dir.

İf’al babı fiile, tadiye (geçişlilik), kesret, haynunet (zamanı gelmesi), sayruret, izale, zamana ve mekâna duhul, temkin (imkân sağlamak), vicdan (bir vasıf üzere bulmak), mutavaat (tef’il babının dönüşlülüğü), tariz (arz etmek, maruz bırakmak) manaları katar. Bazen de fiilin mücerret manasını ifade eder.


 اِنَّهُمْ مِنَ الصَّالِح۪ينَ

 

İsim cümlesidir.  اِنَّ  tekid harfidir. İsim cümlesinin önüne gelir, ismini nasb haberini ref eder.  هُمْ  muttasıl zamir  اِنَّ nin ismi olarak mahallen mansubdur. 

مِنَ الصَّالِح۪ينَ  car mecruru  اِنَّ nin mahzuf haberine müteallıktır. 

الصَّالِح۪ينَ  kelimesi, sülasi mücerredi  صلح  olan fiilin ism-i failidir.

İsm-i fail; eylemi yapan ve gerçekleştiren demektir. Geçici olarak o sıfatı yüklenen isimdir. İsm-i fail; hem varlığa (zata) hem de onun sıfatına delalet eden kelimelerdir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)

 

وَاَدْخَلْنَاهُمْ ف۪ي رَحْمَتِنَاۜ 

 

Mukadder istînâfa matuf ilk cümle faide-i haber ibtidaî kelamdır. Müspet mazi fiil sıygasında gelen fiilin azamet zamirine isnadı, tazim ifade eder.

ف۪ي رَحْمَتِنَا  ifadesindeki  ف۪ي  harfinde istiare-i tebeiyye vardır.  ف۪ي  harfindeki zarfiyet manası dolayısıyla rahmet, içine girilebilen maddi bir şeye benzetilmiştir. Burada  ف۪ي  harfi kendi manasında kullanılmamıştır. Çünkü rahmet, hakiki manada zarfiyeye yani içine girilmeye müsait değildir. Allah’ın rahmetindeki yüceliği ifade etmek üzere bu harf kullanılmıştır. Câmi’, her ikisindeki mutlak irtibattır. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kuran Işığında Belâgat Dersleri Beyan İlmi)

Veciz ifade kastıyla gelen  رَحْمَتِنَاۜ  izafetinde,  رَحْمَة  kelimesinin Allah Teâlâ’ya ait zamire muzâf olması, rahmetin şanı içindir.

اَدْخَلْنَاهُ ف۪ي رَحْمَتِنَا  [Onu rahmetimize soktuk] cümlesinde mecaz-ı mürsel vardır. Cennetimize soktuk demektir. Çünkü cennet, rahmetin indiği yerdir. Aralarında mahalliyet alakası vardır. (Safvetü’t Tefasir)

 

اِنَّهُمْ مِنَ الصَّالِح۪ينَ

 

Ayetin son cümlesi, ta’liliyye olarak fasılla gelmiştir. Fasıl sebebi şibh-i kemâl-i ittisâldir. 

اِنَّهُمْ مِنَ الصَّالِح۪ينَ  onları rahmetinin içine dahil etmek için ta’lildir ve Allah’ın bu sünnetinin bütün salihler için geçerli olduğunu ifade etmek için tezyîldir. (Âşûr)

اِنَّ  ile tekid edilmiş sübut ve istimrar ifade eden isim cümlesi, faide-i haber inkârî kelamdır. Cümlede îcâz-ı hazif sanatı vardır. Car mecrur  مِنَ الصَّالِح۪ينَ ’in müteallakı olan haber, mahzuftur.

İsim cümleleri sübut ifade eder. İsim cümlelerinin asıl kuruluş sebebi; müsnedin, müsnedün ileyh için sabit olduğunu ifade etmektir. İsim cümlesinin haberi müfred ya da isim cümlesi olursa asıl konulduğu mana olan sübutu veya bazı karinelerle istimrarı (devamlılığı) ifade eder. İstimrar ifadesi daha çok medh ve zem durumlarında olur. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur'an Işığında Belâgat Dersleri Meânî İlmi)

Ayet zamir farklılığıyla 75. ayetin tekrarıdır. Bu iki ayet arasında tekrir ve reddü’l-acüz ale’s-sadr sanatları vardır.

Tekrarlanan cümlelerin manasının nefiste yerleşmesi arzu edilir, hatta zatın bir cüzü haline gelinceye kadar tekid edilir. (Muhammed Ebu Musa, Hâ-Mîm Sureleri Belâğî Tefsiri, Ahkaf Suresi 28)

Böyle tekrarlar, kelamdaki cüzleri birbirine bağlar, aralarında bir ilişki kurar ve dokuyu bütünleştirir. Bunlar çok tekrarlanır ki iman ve yakîn sabitleşsin. Eğer murad sadece bilmek olsaydı, bir kere söylenmesi yeterli olurdu.