حَتّٰٓى اِذَا فُتِحَتْ يَأْجُوجُ وَمَأْجُوجُ وَهُمْ مِنْ كُلِّ حَدَبٍ يَنْسِلُونَ
حَتّٰٓى اِذَا فُتِحَتْ يَأْجُوجُ وَمَأْجُوجُ وَهُمْ مِنْ كُلِّ حَدَبٍ يَنْسِلُونَ
حَتّٰٓى harfi ibtidaiyyedir. حَتّٰٓى edatı 3 şekilde kullanılabilir:
1) Harf-i cer olarak 2) Başlangıç edatı olarak 3) Atıf edatı olarak kullanılır. Burada başlangıç edatı olarak kullanılmıştır. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
اِذَا şart manası taşıyan, cezmetmeyen zaman zarfıdır. Cümleye muzâf olur. Vuku bulma ihtimali kuvvetli veya kesin olan durumlar için gelir.
إِذَا : Cümleye muzâf olan zarflardandır. Kendisinden sonra gelen muzâfun ileyh cümlesi aynı zamanda şart cümlesidir.
إِذَا ’dan sonraki şart cümlesinin fiili, mazi veya muzari manalı olur. Cevabı ise umumiyetle muzari olur, mazi de olsa muzari manası verilir:
a) إِذَا fiil cümlesinden önce gelirse zarf (zaman ismi); isim cümlesinden önce gelirse (mufâcee=sürpriz) harfi olur.
b) إِذَا ’nın cevap cümlesi, iki muzari fiili cezm edenlerin cevap cümleleri gibi mazi, muzari, emir, istikbal, isim cümlesi şeklinde gelir. Cevabın başına ف ’nın gelip gelmeme durumu, iki muzari fiili cezm edenlerle aynıdır.
c) Sükun üzere mebnîdir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
فُتِحَتْ ile başlayan fiil cümlesi muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur.
فُتِحَتْ fetha üzere mebni meçhul mazi fiildir. تْ te’nis alametidir. يَأْجُوجُ naib-i fail olup lafzen merfûdur.
مَأْجُوجُ kelimesi atıf harfi وَ ’la يَأْجُوجُ ’ye matuftur. Muzâf hazf edilmiştir. Takdiri, فتحت مخارج يأجوج ومأجوج (Yecüc ve Mecuc’un çıkış kapıları açıldı) şeklindedir.
وَهُمْ مِنْ كُلِّ حَدَبٍ يَنْسِلُونَ cümlesi hal olarak mahallen mansubdur.
وَ haliyyedir. Munfasıl zamir هُمْ mübteda olarak mahallen merfûdur. مِنْ كُلِّ car mecruru يَنْسِلُونَ fiiline müteallıktır. حَدَبٍ muzâfun ileyh olup kesra ile mecrurdur.
يَنْسِلُونَ mübtedanın haberi olarak mahallen merfûdur. يَنْسِلُونَ fiili, ن ’un sübutuyla merfû muzari fiildir. Zamir olan çoğul و ’ı fail olarak mahallen merfûdur.
حَتّٰٓى اِذَا فُتِحَتْ يَأْجُوجُ وَمَأْجُوجُ وَهُمْ مِنْ كُلِّ حَدَبٍ يَنْسِلُونَ
حَتّٰٓى ibtida harfi, اِذَا şart manalı zaman zarfıdır. اِذَا ’nın muzâfun ileyhi konumunda ve şart cümlesi olan فُتِحَتْ يَأْجُوجُ وَمَأْجُوجُ, müspet mazi fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır.
Ayette îcâz-ı hazif vardır. Şartın cevabı mahzuftur. Takdiri, قالوا يا ويلنا (Vay bize dediler.) şeklindedir.
Şart ve cevap cümlelerinden müteşekkil terkip, şart üslubunda gelmiş, faide-i haber ibtidaî kelamdır.
فُتِحَتْ fiili meçhul bina edilmiştir. Meçhul bina edilen fiillerde mef’ûle dikkat çekme kastı vardır. Çünkü malum bina edildiğinde mef’ûl olan kelime meçhul binada naib-i fail olur.
Ayrıca bu bina naib-i failin bu fiilde bir dahli olmadığına da işaret eder. (Dr. Adil Ahmet Sâbir er-Ruveynî, Teemmülat fi Sûret-i İbrahim, s. 127)
Kur'an-ı Kerim’de tehdit, uyarı ve korkutma manası olan fiiller genellikle meçhul sıyga ile gelir.
وَهُمْ مِنْ كُلِّ حَدَبٍ يَنْسِلُونَ cümlesi haldir. Cümlede takdim-tehir sanatı vardır. مِنْ كُلِّ حَدَبٍ , cümledeki önemine binaen müsned olan amili يَنْسِلُونَ ’ye takdim edilmiştir. Cümlede müsnedin muzari fiil cümlesi olarak gelmesi hükmü takviye, hudûs ve teceddüt ifade eder. Muzari fiil tecessüm özelliği sayesinde muhatabın muhayyilesini harekete geçirerek olayı daha iyi anlamasını sağlar.
Muzari fiilin geldiği hallerde çoğunlukla bu gaye mevcuttur. Muzari fiilin kullanımıyla sahne muhatabın gözünde sanki o anda canlanır. Bu da insanı etkiler. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur'an Işığında Belâgat Dersleri Meânî İlmi)
Hal cümleleri, anlamı zenginleştiren ıtnâb sanatıdır.
حَتّٰٓى (nihayet) Ye'cûc ve Me'cûc (seddi) açıldığı zaman ifadesi, ya حَرَامٌ ’a yahut kelamın gösterdiği mahzufa müteallıktır. Yahut لَا يَرْجِعُونَ ’a müteallıktır ki imkânsızlık yahut helak veya dönmeme, kıyametin kopmasına ve alametlerinin görünmesine kadar devam eder, o da Ye'cûc ve Me'cûc seddinin delinmesidir.
Ayetteki حَتّٰٓى, arkasından kelam hikâye edilen حَتّٰٓى ’dır. Hikâye edilen de şart cümlesidir. İbni Âmir ile Yakub şedde ile فُتِّحَتْ şeklinde okumuşlardır. (Beyzâvî)
فُتِحَتْ يَأْجُوجُ وَمَأْجُوجُ ’den kasıt فُتِحَتْ سدٌ يَأْجُوجُ وَمَأْجُوجُ ’dür. Muzâfun ileyh olup muzâfının yerini alan يَأْجُوجُ وَمَأْجُوجُ ’den önce hazf edilen سدٌ kelimesi vardır. (Keşşâf)
حَتّى Kelimesi kelamı öncesine bağlar. (Âşûr)