اِنَّكُمْ وَمَا تَعْبُدُونَ مِنْ دُونِ اللّٰهِ حَصَبُ جَهَنَّمَۜ اَنْتُمْ لَهَا وَارِدُونَ
اِنَّكُمْ وَمَا تَعْبُدُونَ مِنْ دُونِ اللّٰهِ حَصَبُ جَهَنَّمَۜ
İsim cümlesidir. اِنَّ tekid harfidir. İsim cümlesinin önüne gelir. İsmini nasb haberini ref eder. كُمْ muttasıl zamir اِنَّ ’nin ismi olarak mahallen mansubdur.
وَ atıf harfidir. Matuf ve matufun aleyhin hükümde ortak olduğunu belirtir. İkisi arasında tertip (sıra) olduğunu göstermez. Vav ile yapılan atıfta matuf ve matufun aleyh yer değiştirebilir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
مَا müşterek ism-i mevsûlü atıf harfi و ’la makabline matuftur. İsm-i mevsûlun sılası تَعْبُدُونَ ’dir. Îrabdan mahalli yoktur.
تَعْبُدُونَ fiili, نَ ’un sübutuyla merfû muzari fiildir. Zamir olan çoğul و ’ı fail olarak mahallen merfûdur.
مِنْ دُونِ car mecruru mahzuf hale müteallıktır. اللّٰهِ lafza-i celâli, muzâfun ileyh olup kesra ile mecrurdur.
حَصَبُ kelimesi اِنَّ ’nin haberi olup lafzen merfûdur.
جَهَنَّمَ muzâfun ileyh olup cer alameti fetha olup gayri munsariftir.
Gayri munsarif isimler: Kesra (esre) ve tenvini alamayan isimlerdir. Gayri munsarif isimler esre yerine fetha alırlar. Yani bu isimler ref halinde damme, nasb halinde fetha, cer halinde yine fetha alırlar.
Gayri munsarife “memnu’un mine’s-sarf (اَلْمَمْنُوعُ مِنَ الصَّرفِ)” da denir.
Arapçada kullanılmakla birlikte arapça kökenli olmayan alem (özel) isimler (Yer, ülke, kişi adları gibi isimler) de gayri munsariftir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
اَنْتُمْ لَهَا وَارِدُونَ
Cümle حَصَبُ جَهَنَّمَ ’den bedel olarak mahallen merfûdur. İsim cümlesidir. Munfasıl zamir اَنْتُمْ mübteda olarak mahallen merfûdur.
لَهَا car mecruru وَارِدُونَ ’ye müteallıktır.
وَارِدُونَ mübtedanın haberi olup و ile merfûdur. Cemi müzekker salim kelimeler harfle îrablanır. وَارِدُونَ sülasi mücerredi ورد olan fiilin ism-i failidir.
İsm-i fail: Eylemi yapan ve gerçekleştiren demektir. Geçici olarak o sıfatı yüklenen isimdir. İsm-i fail; hem varlığa (zata) hem de onun sıfatına delalet eden kelimedir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
اِنَّكُمْ وَمَا تَعْبُدُونَ مِنْ دُونِ اللّٰهِ حَصَبُ جَهَنَّمَۜ
Ayet istînâfiyye olarak fasılla gelmiştir. İlk cümle اِنَّ ile tekid edilmiş isim cümlesi, faide-i haber inkârî kelamdır.
İsim cümleleri, mübteda ve haberden oluşur. Zaman ifade etmez. Asıl kuruluş sebebi; müsnedin, müsnedün ileyh için sabit olduğunu ifade etmektir. İsim cümlesinin haberi müfred ya da isim cümlesi olursa asıl konulduğu mana olan sübutu veya bazı karinelerle istimrarı (devamlılığı) ifade eder. İstimrar ifadesi daha çok medh ve zem durumlarında olur. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur'an Işığında Belâgat Dersleri Meânî İlmi)
اِنَّ ’nin ismine matuf, müşterek ism-i mevsûl مَا ’nın sılası olan تَعْبُدُونَ مِنْ دُونِ اللّٰهِ cümlesi, müspet muzari fiil olarak gelmiştir. Faide-i haber ibtidaî kelamdır. Muzari fiil hudûs, tecessüm ve teceddüt ifade eder. Bahsi geçenlerin ism-i mevsûlle ifade edilmeleri tahkir amacına matuftur.
دُونِ اللّٰهِ izafeti, gayrıyı tahkir içindir. Ayette mütekellim Allah Teâlâ olduğu halde اللّٰهِ isminin zikredilmesi tecrîd sanatıdır.
اِنَّ ’nin haberi olan حَصَبُ جَهَنَّمَ , veciz ifade kastıyla izafet formunda gelmiştir.
Müsnedin جَهَنَّمَۜ ’e muzâf olması, müsnedi ve müsnedün ileyhi tahkir anlamı taşır.
Ayete konu olan kişiler, önceki ayette gaib zamirle hikâye edilirken bu ayette muhatap olmuşlardır. Bu iltifat sanatıdır.
حَصَبُ ifadesinde istiare vardır. Çünkü حَصَبُ (atılan küçük çakıl taşları)’dır. Nitekim حصب فلانٌ فلاناً (Falanca, falancaya çakıl taşı attı) denir. Yine Araplar حصبنا الجبار (çakıl taşlarını attık) derler. Buna göre Yüce Allah hor ve hakir bir şekilde cehennem ateşine atılan inkârcıları oraya atılan çakıl taşlarına benzetmiştir. Yüce Allah’ın [Siz ve Allah dışında tapmakta olduğunuz şeyler cehennemin yakıt taşlarısınız] sözünde ince bir mana daha bulunmaktadır. Buradaki مَا تَعْبُدُونَ (tapmakta olduğunuz şeyler) denilenlerin putlar olması ve -Allahu a’lem- o putların çoğunlukla taşlardan yapılmaları sebebiyle onların cehennem ateşine çakıl taşları diye atılmış olmaları ve onlara (putperestlere) çakıl taşı adının verilmesi güzel düşmüştür. (Şerîf er-Râdî, Kur’an Mecazları)
Cehennem odunu olduklarını söylemekle onların gidecekleri yerin cehennem olduğu kastedilmiştir.
ما ismi mevsuldur. Çoğunlukla akılsızlar için kullanılır. Burada tağlib yoluyla onların mabudu olan putlar, cinler, şeytanlar için kullanılmıştır. Arap kelamında çoğunlukla hem akılsızlar hem de akıllılar için kullanılır. Kelamın geçtiği bu sahnede hazır olan putlar ve mabudlar için kullanılmıştır. (Âşûr)
اَنْتُمْ لَهَا وَارِدُونَ
اَنْتُمْ لَهَا وَارِدُونَ [Sizler ona varacaksınız] cümlesi yeni söz başıdır yahut حَصَبُ جَهَنَّمَۜ ’den bedeldir. لَهَا ’daki لَ harfi على ’dan ivazdır. İhtisas ve oraya varmalarının bundan dolayı olduğunu göstermek içindir. (Beyzâvî)
Fasıl sebebi kemâl-i ittisâldir. Bedel, kapalı bir ifadeyi açmak, açık olanı kuvvetlendirmek için yapılan ıtnâb sanatıdır.
Sübut ve istimrar ifade eden isim cümlesi, faide-i haber ibtidaî kelamdır.
Cümlede takdim-tehir sanatı vardır. Car mecrur لَهَا , amili olan وَارِدُونَ ’ye siyaktaki önemine binaen takdim edilmiştir.
İsim cümleleri, mübteda ve haberden oluşur. Zaman ifade etmez. Asıl kuruluş sebebi; müsnedin, müsnedün ileyh için sabit olduğunu ifade etmektir. İsim cümlesinin haberi müfred ya da isim cümlesi olursa asıl konulduğu mana olan sübutu veya bazı karinelerle istimrarı [devamlılığı] ifade eder. İstimrar ifadesi daha çok medh ve zem durumlarında olur. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur'an Işığında Belâgat Dersleri Meânî İlmi)
Müsned olan وَارِدُونَ ’nin ism-i fail kalıbında gelmesi, bu özelliğin sübut ve devamına işaret etmiştir
İsim cümlesinde yer alan ism-i fail, çoğunlukla sübut ve süreklilik anlamı ifade eder. Fiil cümlesinde yer alan ism-i fail ise hudûs ve yenilenme anlamı ifade eder. İsm-i fail, isim cümlesi bağlamında kullanılıp başında tekid lâmı (lâm-ı muzahlaka) bulunursa bu durum sübut manasını artırır. (Muhammed Rızk, Dr. Öğr. Üyesi, Hitit Üniversitesi, İlahiyat Fakültesi, Arap Dili ve Belâgatı Anabilim Dalı, Kur’an-ı Kerim’de İsm-i Failin İfade Göstergesi (Manaya Delaleti, Hitit Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, Haziran/June 2020, 19/1: 405-426)