وَهُدُٓوا اِلَى الطَّيِّبِ مِنَ الْقَوْلِۗ وَهُدُٓوا اِلٰى صِرَاطِ الْحَم۪يدِ
وَهُدُٓوا اِلَى الطَّيِّبِ مِنَ الْقَوْلِۗ وَهُدُٓوا اِلٰى صِرَاطِ الْحَم۪يدِ
Fiil cümlesidir. وَ atıf harfidir. هُدُٓوا damme üzere mebni meçhul mazi fiildir. Zamir olan çoğul و ’ı naib-i fail olup mahallen merfûdur. اِلَى الطَّيِّبِ car mecruru هُدُٓوا fiiline mütealliktir.
مِنَ الْقَوْلِ car mecruru الطَّيِّبِ ‘nin mahzuf haline mütealliktir.
وَ atıf harfidir. هُدُٓوا damme üzere mebni meçhul mazi fiildir. Zamir olan çoğul و ’ı naib-i fail olup mahallen merfûdur. اِلٰى صِرَاطِ car mecruru هُدُٓوا fiiline mütealliktir. الْحَم۪يدِ muzâfun ileyh olup kesra ile mecrurdur.
وَهُدُٓوا اِلَى الطَّيِّبِ مِنَ الْقَوْلِۗ وَهُدُٓوا اِلٰى صِرَاطِ الْحَم۪يدِ
Birbirine atfedilmiş iki cümleden oluşan bu ayet, önceki ayeteki …يُحَلَّوْنَ ف۪يهَا مِنْ اَسَاوِرَ cümlesine atıf harfi وَ ’la atfedilmiştir. Atıf sebebi hükümde ortaklıktır. Müspet mazi fiil sıygasında, faide-i haber ibtidaî kelamdır.
هُدُٓوا meçhul bina edilmiştir. Meçhul bina edilen fiillerde mef’ûle dikkat çekme kastı vardır. Çünkü malum bina edildiğinde mef’ûl olan kelime meçhul binada naib-i fail olur.
Ayrıca bu bina naib-i failin bu fiilde bir dahli olmadığına da işaret eder. (Dr. Adil Ahmet Sâbir er-Ruveynî, Teemmülat fi Sûret-i İbrahim, s. 127)
Aynı üslupta gelen وَهُدُٓوا اِلٰى صِرَاطِ الْحَم۪يدِ cümlesi, …هُدُٓوا اِلَى الطَّيِّبِ cümlesine matuftur. Atıf sebebi hükümde ortaklıktır.
مِنَ الْقَوْلِ ibaresindeki مِنَ harf-i ceri beyan veya teb'iziyye içindir.
هُدُٓوا kelimesinin tekrarında ıtnâb ve reddü’l-acüz ale’s-sadr sanatları vardır.
الطَّيِّبِ مِنَ الْقَوْلِ ifadesinden kasıt, الْحَمْدُ لِلّٰهِ الَّذ۪ي صَدَقَنَا وَعْدَهُ (Zümer Suresi, 74) sözleri veya kelime-i tevhittir. صِرَاطِ الْحَم۪يدِ ; ifadesinden maksat kendisi yahut akıbeti övülenin ki o da cennettir ya da hakkın ya da zatı ile hamdi hak edenin yoluna ki o da kusurdan uzak Allah'tır. Onun yolu da İslâm'dır. (Beyzâvî)
الطَّيِّبِ مِنَ الْقَوْلِ ’den kastın, Allah'tan onlara gelen güzel müjdeler olduğu da söylenmiştir. صِرَاطِ الْحَم۪يدِ sözü, ‘cennetin yoluna iletilirler’ demektir. (Kurtubî)