Hac Sûresi 49. Ayet

قُلْ يَٓا اَيُّهَا النَّاسُ اِنَّـمَٓا اَنَا۬ لَكُمْ نَذ۪يرٌ مُب۪ينٌۚ  ...

De ki: “Ey insanlar! Ben sizin için ancak apaçık bir uyarıcıyım.”
 
Sıra Kelime Anlamı Kökü
1 قُلْ de ki ق و ل
2 يَا أَيُّهَا ey
3 النَّاسُ insanlar ن و س
4 إِنَّمَا şüphesiz
5 أَنَا ben
6 لَكُمْ sizin için
7 نَذِيرٌ bir uyarıcıyım ن ذ ر
8 مُبِينٌ apaçık ب ي ن
 
Resûlullah’tan, hitap ettiği inkârcılara kendi görevinin mahiyetini yani sadece bir uyarıcı olduğunu, yoksa azabı çabuklaştırmak veya ertelemek gibi bir yetki ve görevinin bulunmadığını açıklaması istenmektedir. Ardından, bu uyarılara kulak verip iman eden ve imanına uygun davranışlar sergileyenleri, Allah tarafından bağışlanma ve değerli nimetlerin yani cennet ve ebedî mutluluğun beklediği bildirilmekte; daha sonra da, Allah’ın bunca âyetine, yani peygamber ve kitap göndermiş, evreni de kendi varlığının ve birliğinin delilleriyle donatmış olmasına rağmen bu kanıtları çürütmek için boşu boşuna çaba harcayanların acı âkıbeti hatırlatılmaktadır. 51. âyetin “birbirleriyle yarışırcasına” şeklinde çevrilen kısmı “(Allah’ı) âciz bırakabileceklerini sanarak” şeklinde de anlaşılmıştır (Taberî, XVII, 185).
 
 Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 3 Sayfa: 741
 

قُلْ يَٓا اَيُّهَا النَّاسُ اِنَّـمَٓا اَنَا۬ لَكُمْ نَذ۪يرٌ مُب۪ينٌۚ

 

Fiil cümlesidir. قُلْ  sükun üzere mebni emir fiildir. Faili müstetir olup takdiri  أنت ’dir. 

يَٓا  nida harfidir.  اَيُّ  münada, nekre-i maksude olup damme üzere mebnidir. Nasb mahallindedir.  هَا  tenbih harfidir.  النَّاسُ  münadadan bedel veya atf-ı beyan olup lafzen merfûdur. 

Münada: kendisine seslenilen ve seslenen kişiye yönelmesi istenilen kişidir. Münada, fiili hazf edilmiş mef’ûlün bihtir. Münadaya “ey, hey!” anlamlarına gelen nida harfleri ile seslenilir. En yaygın kullanılan nida edatı  يَا ’dır.

Münada îrab yönünden mureb münada ve mebni münada olmak üzere 2 kısma ayrılır. Mureb münada lafzen mansub olur ve 3 şekilde gelir: 1) Muzâf, 2) Şibh-i muzâf, 3) Nekre-i gayri maksude. Mebni münada merfû üzere mebni, mahallen mansub olur ve 3 şekilde gelir: 1) Müfred alem, 2) Nekre-i maksude, 3) Harf-i tarifli isim. Burada münada müfred alem olarak geldiği için mebni münadaya girer ve merfû üzere mebni, mahallen mansubdur. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)

Münadanın başında harf-i tarif varsa, önüne müzekker isimlerde  اَيُّهَا  müennes isimlerde  اَيَّتُهَا  getirilir. Bunlardan sonra gelen müştak ise sıfat, camid ise bedel olur. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)

Mekulü’l-kavli, nida ve cevabı olup mahallen mansubdur.

اِنَّـمَٓا, kâffe ve mekfûfedir. Kâffe; men eden, alıkoyan anlamında olup buradaki ma-i kâffeden kasıt ise  اِنَّ  harfinden sonra gelen ve onun amel etmesine mani olan  مَا  demektir. 

Munfasıl zamir  اَنَا۬  mübteda olarak mahallen merfûdur.  لَكُمْ  car mecruru نَذ۪يرٌ e mütealliktir.  مُب۪ينٌ  kelimesi  نَذ۪يرٌ in sıfatı olup lafzen merfûdur.

Varlıkları niteleyen kelimelere sıfat denir. Arapçada sıfatın asıl adı “na’t (النَّعَتُ)”dır. Sıfatın nitelediği isme de “men’ut (المَنْعُوتُ)” denir. Bir ismi doğrudan niteleyen sıfata hakiki sıfat, dolaylı olarak niteleyen sıfata da sebebi sıfat denir.

Sıfat ile mevsuftan oluşan tamlamaya sıfat tamlaması denir. Sıfat tek kelime (isim), cümle ve şibh-i cümle olabilir. Ve sıfat birden fazla gelebilir.

Sıfat iki kısma ayrılır:

1. Hakiki sıfat

2. Sebebi sıfat

HAKİKİ SIFAT 

1. Müfred olan sıfatlar

2. Cümle olan sıfatlar olmak üzere ikiye ayrılır.

1. MÜFRED OLAN SIFATLAR

Müfred olan sıfatlar genellikle ism-i fail, ism-i mef’ûl, mübalağalı ism-i fail, sıfat-ı müşebbehe, ism-i tafdil, masdar, ism-i mensub ve sayı isimleri şeklinde gelir.

Sıfat mevsûfuna: cinsiyet, adet, marifelik - nekrelik ve îrab bakımından uyar.

Not: Gayri akil (akılsız çoğullar) mevsûf olarak geldiğinde sıfatını müfred müennes olarak da alır.

2. CÜMLE OLAN SIFATLAR: Üçe ayrılır: 1- İsim cümlesi olan sıfatlar, 2- Fiil cümlesi olan sıfatlar, 3- Şibh-i cümle olan sıfatlar. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)

مُب۪ينٌ  kelimesi, sülâsi mücerrede bir harf ilave edilerek mezid yapılan if’âl babının ism-i failidir.

İsm-i fail; eylemi yapan ve gerçekleştiren demektir. Geçici olarak o sıfatı yüklenen isimdir. İsm-i fail; hem varlığa (zata) hem de onun sıfatına delalet eden kelimelerdir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)

 

قُلْ يَٓا اَيُّهَا النَّاسُ اِنَّـمَٓا اَنَا۬ لَكُمْ نَذ۪يرٌ مُب۪ينٌۚ

 

Ayet, istînafiyye olarak fasılla gelmiştir. Emir üslubunda talebî inşâî isnad olan cümlenin mekulü’l-kavli …يَٓا اَيُّهَا النَّاسُ اِنَّـمَٓا اَنَا۬  şeklinde nida üslubunda talebî inşâî isnaddır.

قُلْ  emri söylenecek sözün önemi sebebiyledir. Mekulü’l-kavlin (söze) insanlara nida ile başlanılması dikkat çekmek içindir. (Âşûr)

Nidanın cevabı olan  اِنَّـمَٓا اَنَا۬ لَكُمْ نَذ۪يرٌ مُب۪ينٌۚ  cümlesi, kasr üslubuyla tekid edilmiş, sübut ve istimrar ifade eden isim cümlesi, faide-i haber inkârî kelamdır. 

اَنَا۬  mübteda,  نَذ۪يرٌ مُب۪ينٌۚ  haberdir. Car mecrur  لَكُمْ, ihtimam için takdim edilmiştir.

Kasr, mübteda ve haber arasındadır.  اَنَا۬  mevsûf/maksûr,  نَذ۪يرٌ  sıfat/maksûrun aleyh olmak üzere, kasr-ı mevsûf ale’s-sıfattır. Mevsûf, sıfata hasredilmiştir. Kasr izafîdir. Peygamber Efendimiz, sadece uyarıcı olmaya kasredilmiştir. Diğer sıfatlar yok sayılarak mübalağa yapılmıştır. 

اَنَا۬ لَكُمْ نَذ۪يرٌ مُب۪ينٌۚ  cümlesinde car mecrurun takdimi uyarının önemi sebebiyledir. Bu takdimle büyük bir kötülüğün eşiğinde olduklarına ima vardır. Onlar uyarılmaya değerdir. (Âşûr)

اِنَّـمَٓا  ile yapılan kasrlarda muhatap, konunun cahili değildir ve doğruluğuna itiraz etmiyordur ya da bu konuma konulmuştur. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur'an Işığında Belâgat Dersleri Meânî İlmi)

نَذ۪يرٌ  için sıfat olan  مُب۪ينٌۚ, sıfat-ı müşebbehe vezninde gelerek mübalağa ifade etmiştir. Sıfat, mevsûfunun sahip olduğu bir özelliğe işaret etmek için yapılan tetmim ıtnâbı  sanatıdır.

Siyakın zahiri, insanlar ile murad edilenin müşrikler olmasını gerektirir. (Alûsî)