Hac Sûresi 50. Ayet

فَالَّذ۪ينَ اٰمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ لَهُمْ مَغْفِرَةٌ وَرِزْقٌ كَر۪يمٌ  ...

Artık iman edip salih ameller işleyenler var ya, işte onlar için bir bağışlama güzel bir nimet (cennet) vardır.
 
Sıra Kelime Anlamı Kökü
1 فَالَّذِينَ ve
2 امَنُوا inananlar için ا م ن
3 وَعَمِلُوا ve yapanlar için ع م ل
4 الصَّالِحَاتِ iyi işler ص ل ح
5 لَهُمْ onlara vardır
6 مَغْفِرَةٌ mağfiret غ ف ر
7 وَرِزْقٌ ve rızık ر ز ق
8 كَرِيمٌ bol ك ر م
 
Resûlullah’tan, hitap ettiği inkârcılara kendi görevinin mahiyetini yani sadece bir uyarıcı olduğunu, yoksa azabı çabuklaştırmak veya ertelemek gibi bir yetki ve görevinin bulunmadığını açıklaması istenmektedir. Ardından, bu uyarılara kulak verip iman eden ve imanına uygun davranışlar sergileyenleri, Allah tarafından bağışlanma ve değerli nimetlerin yani cennet ve ebedî mutluluğun beklediği bildirilmekte; daha sonra da, Allah’ın bunca âyetine, yani peygamber ve kitap göndermiş, evreni de kendi varlığının ve birliğinin delilleriyle donatmış olmasına rağmen bu kanıtları çürütmek için boşu boşuna çaba harcayanların acı âkıbeti hatırlatılmaktadır. 51. âyetin “birbirleriyle yarışırcasına” şeklinde çevrilen kısmı “(Allah’ı) âciz bırakabileceklerini sanarak” şeklinde de anlaşılmıştır (Taberî, XVII, 185).
 
 Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 3 Sayfa: 741
 

فَالَّذ۪ينَ اٰمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ لَهُمْ مَغْفِرَةٌ وَرِزْقٌ كَر۪يمٌ

 

فَ  atıf harfidir. Matuf ve matufun aleyh arasında hiç zaman geçmediğini, işin hemen yapıldığını ifade eder.  فَ  ile yapılan atıfta matuf ve matufun aleyh yer değiştiremez. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi) 

Cemi müzekker has ism-i mevsûl  الَّذ۪ينَ, mübteda olarak mahallen merfûdur. İsm-i mevsûlun sılası  اٰمَنُوا dur. Îrabdan mahalli yoktur. 

اٰمَنُوا  damme üzere mebni mazi fiildir. Zamir olan çoğul  و ’ı fail olup mahallen merfûdur. عَمِلُوا  fiili atıf harfi  وَ la  اٰمَنُوا ya matuftur.  عَمِلُوا  damme üzere mebni mazi fiildir. Zamir olan çoğul  و ’ı fail olup mahallen merfûdur.  الصَّالِحَاتِ  mef’ûlun bih olup nasb alameti kesradır. Cemi müennes salim kelimeler fetha yerine kesra alırlar. 

لَهُمْ مَغْفِرَةٌ وَرِزْقٌ كَر۪يمٌ  cümlesi mübteda  الَّذ۪ينَ nin haberi olarak mahallen merfûdur.

لَهُمْ  car mecruru mahzuf mukaddem habere mütealliktir.  مَغْفِرَةٌ  muahhar mübteda olup lafzen merfûdur.  رِزْقٌ  kelimesi atıf harfi  وَ ‘la  مَغْفِرَةٌ e matuftur.  كَر۪يمٌ  kelimesi, رِزْقٌ un sıfatı olup merfûdur.

Varlıkları niteleyen kelimelere sıfat denir. Arapçada sıfatın asıl adı “na’t (النَّعَتُ)”dır. Sıfatın nitelediği isme de “men’ut (المَنْعُوتُ)” denir. Bir ismi doğrudan niteleyen sıfata hakiki sıfat, dolaylı olarak niteleyen sıfata da sebebi sıfat denir.

Sıfat ile mevsuftan oluşan tamlamaya sıfat tamlaması denir. Sıfat tek kelime (isim), cümle ve şibh-i cümle olabilir. Ve sıfat birden fazla gelebilir.

Sıfat iki kısma ayrılır:

1. Hakiki sıfat

2. Sebebi sıfat

HAKİKİ SIFAT 

1. Müfred olan sıfatlar

2. Cümle olan sıfatlar olmak üzere ikiye ayrılır.

1. MÜFRED OLAN SIFATLAR

Müfred olan sıfatlar genellikle ism-i fail, ism-i mef’ûl, mübalağalı ism-i fail, sıfat-ı müşebbehe, ism-i tafdil, masdar, ism-i mensub ve sayı isimleri şeklinde gelir.

Sıfat mevsûfuna: cinsiyet, adet, marifelik - nekrelik ve îrab bakımından uyar.

Not: Gayri akil (akılsız çoğullar) mevsûf olarak geldiğinde sıfatını müfred müennes olarak da alır.

2. CÜMLE OLAN SIFATLAR: Üçe ayrılır: 1- İsim cümlesi olan sıfatlar, 2- Fiil cümlesi olan sıfatlar, 3- Şibh-i cümle olan sıfatlar. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)

اٰمَنُوا  fiili sülâsî mücerrede bir harf ilave edilerek mezid yapılan fiillerdendir. Fiil if’âl babındandır. Sülâsîsi  أمن ’dir. 

İf’al babı fiile, tadiye (geçişlilik) kesret, haynunet (zamanı gelmesi), sayruret, izale, zamana ve mekâna duhul, temkin (imkân sağlamak), vicdan (bir vasıf üzere bulmak) mutavaat (tef’il babının dönüşlülüğü), tariz (arz etmek, maruz bırakmak) manaları katar. Bazen de fiilin mücerret manasını ifade eder. 

الصَّالِحَاتِ  sülâsi mücerredi  صلح  olan fiilin ism-i failidir. 

İsm-i fail; eylemi yapan ve gerçekleştiren demektir. Geçici olarak o sıfatı yüklenen isimdir. İsm-i fail; hem varlığa (zata) hem de onun sıfatına delalet eden kelimelerdir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)

 كَر۪يمٌ  kelimesi sıfat-ı müşebbehe kalıbındandır.

Sıfat-ı müşebbehe; “benzeyen sıfat” demektir. İsm-i faile benzediği için bu adı almıştır. İsm-i failin ifade ettiği anlam geçici olduğu halde sıfat-ı müşebbehenin ifade ettiği anlam kalıcıdır. İsm-i fail değişen ve yenilenen vasfa delalet eder. Sıfat-ı müşebbehe sürekli ve sabit vasfa delalet eder. Bu süreklilik ve sabitlik az veya çok, bazen de sonsuza kadar devam eder. Geniş zamana delalet eder. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)

 

فَالَّذ۪ينَ اٰمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ لَهُمْ مَغْفِرَةٌ وَرِزْقٌ كَر۪يمٌ

 

Ayet  فَ  ile nidanın cevabına atfedilmiştir. Sübut ifade eden isim cümlesi faide-i haber ibtidaî kelamdır. Müsnedün ileyhin ism-i mevsûlle marife olması, bahsi geçenlerin bilinen kişiler olmasının yanında o kişilere tazim ifade eder. 

Merfû mahaldeki  اَلَّذ۪ينَ ’nin sılası olan  اٰمَنُوا  müspet mazi fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır.

Aynı üslupta gelen  وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ  cümlesi, mevsûlün sılası olan  اٰمَنُوا ’ya matuftur.

Fiillerin mazi sıygada gelmesi sebat, temekkün ve istikrar ifade etmiştir. (Hâlidî, Vakafat, s. 107)

Burada  عملوا الصالحات  ibaresinin aslı  عَمِلُوا الاعمال الصالحات  şeklindedir. Mevsuf hazf edilmiş, sıfat söylenmiştir. Bu da onların (ve amellerinin) bu sıfatla ne kadar özdeşleştiklerini, kuvvetle vasıflandıklarını gösterir. Îcaz-ı hazif vardır.

لَهُمْ مَغْفِرَةٌ  cümlesi, mübteda olan  اَلَّذ۪ينَ ’nin haberidir. Faide-i haber ibtidaî kelam olan isim cümlesinde takdim-tehir ve îcâz-ı hazif sanatları vardır.  لَهُمْ, mahzuf mukaddem habere mütealliktir. Mübteda olan  مَغْفِرَةٌ ’daki tenvin, kesret nev ve tazim ifade eder.

مَغْفِرَةٌ, ya küçük günahların bağışlanması yahut tövbe edilen büyük günahların bağışlanması veyahut da tövbe edilmeksizin büyük günahların bağışlanması demektir. (Fahreddin er-Râzî)   

وَرِزْقٌ كَر۪يمٌ, tezâyüf sebebiyle  مَغْفِرَةٌ a atfedilmiştir. 

رِزْقٌ  için sıfat olan  كَر۪يمٌ, sıfat-ı müşebbehe vezninde gelerek mübalağa ifade etmiştir. Sıfat, mevsûfunun sahip olduğu bir özelliğe işaret etmek için yapılan tetmim ıtnâbı  sanatıdır.