اَلَمْ تَكُنْ اٰيَات۪ي تُتْلٰى عَلَيْكُمْ فَكُنْتُمْ بِهَا تُكَذِّبُونَ
اَلَمْ تَكُنْ اٰيَات۪ي تُتْلٰى عَلَيْكُمْ فَكُنْتُمْ بِهَا تُكَذِّبُونَ
Hemze istifham harfidir. …اَلَمْ تَكُنْ اٰيَات۪ي cümlesi mukadder sözün mekulü’l-kavli olarak mahallen mansubdur.
لَمْ muzariyi cezm ederek manasını olumsuz maziye çeviren harftir.
كَانَ nakıs, mebni mazi fiildir. İsim cümlesinin önüne geldiğinde, ismini ref haberini nasb eder. تَكُنْ ’nün ismi اٰيَات۪ي olup nasb alameti kesradır. Cemi müennes salim kelimeler fetha yerine kesra alırlar. Mütekellim zamiri ي muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur.
تُتْلٰى عَلَيْكُمْ cümlesi تَكُنْ ’nün haberi olarak mahallen merfûdur. تُتْلٰى elif üzere mukadder damme ile merfû, meçhul muzari fiildir. Naib-i faili müstetir olup takdiri أنت ’dir.
عَلَيْكُمْ car mecruru تُتْلٰى fiiline mütealliktir.
فَ atıf harfidir. كُنْتُمْ nakıs, mebni mazi fiildir. كُنْتُمْ ’ün ismi muttasıl zamir تُمْ olup mahallen merfûdur.
بِهَا car mecruru تُكَذِّبُونَ fiiline mütealliktir. تُكَذِّبُونَ fiili كُنْتُمْ ’ün haberi olarak mahallen mansubdur.
تُكَذِّبُونَ fiili نَ ’un sübutuyla merfû muzari fiildir. Zamir olan çoğul و ’ı fail olarak mahallen merfûdur. تُكَذِّبُونَ sülâsî mücerrede bir harf ilave edilerek mezid yapılan fiillerdendir. Fiil tef’il babındandır. Sülâsîsi كذب ’dir.
Bu bab, fiile çokluk (fiilin, failin veya mef‘ûlun çokluğu), bir tarafa yönelme, mef'ûlü herhangi bir vasfa nispet etmek, gidermek, bir terkibi kısaltmak, eylemin belli bir zaman diliminde meydana gelmesi, özneyi fiilin türediği şeye benzetmek, sayruret, isimden fiil türetmek, hazır olmak, bir şeyin aralıklarla tekrarlanması manalarını katar.
اَلَمْ تَكُنْ اٰيَات۪ي تُتْلٰى عَلَيْكُمْ فَكُنْتُمْ بِهَا تُكَذِّبُونَ
Fasılla gelen ayette icâz-ı hazif vardır. Mekulü’l-kavl olan cümlenin amili olan يُقالُ fiili mahzuftur.
Mekulü’l-kavl olan اَلَمْ تَكُنْ اٰيَات۪ي تُتْلٰى عَلَيْكُمْ cümlesi, inkârî istifham üslubunda talebî inşaî isnaddır. Menfi muzari كَانَ ’nin dahil olduğu isim cümlesi sübut ifade eder.
Cümle istifham üslubunda geldiği halde soru kastı taşımayıp kınama azarlama, tahkir manasına geldiği için mecaz-ı mürsel mürekkebdir. Ayrıca cümlede tecâhül-i ârif sanatı vardır.
Veciz anlatım kastıyla gelen اٰيَات۪ي izafetinde Allah Teâlâ’ya ait zamire muzâf olan اٰيَات۪ tazim edilmiştir.
تَكُنْ ’un haberi olan تُتْلٰى muzari fiil cümlesi olarak gelmiştir.
Cümlede müsnedin muzari fiil cümlesi olarak gelmesi hükmü takviye, hudûs ve teceddüt ifade eder. Muzari fiil tecessüm özelliği sayesinde, muhatabın muhayyilesini harekete geçirerek olayı daha iyi anlamasını sağlar.
Muzari fiilin geldiği hallerde çoğunlukla bu gaye mevcuttur. Muzari fiilin kullanımıyla sahne muhatabın gözünde sanki o anda canlanır. Bu da insanı etkiler. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur'an Işığında Belâgat Dersleri Meânî İlmi)
فَكُنْتُمْ بِهَا تُكَذِّبُونَ cümlesi ayetin ilk cümlesine atfedilmiştir. Cümle كان ’nin dahil olduğu isim cümlesi, faide-i haber ibtidaî kelamdır. Cümlede car mecrur, amili olan كان ’nin haberine önemine binaen takdim edilmiştir.
Müsned yine muzari fiil cümlesi formunda gelerek yukarıda belirtilen manaları taşımıştır.
كان ’nin haberinin muzari fiille gelmesi, geçmişte belirli bir süre devam edip biten eylemler ve geçmişte mûtat olarak yapılan, âdet haline gelmiş davranışlar olmak üzere iki manaya delalet eder. (Vecih Uzunoğlu, DEÜ İlahiyat Fak. Dergisi Sayı 41)
تَكُنْ - كُنْتُمْ kelimeleri arasında iştikak cinası ve reddü’l-acüz ale’s-sadr sanatları vardır.