Mü'minûn Sûresi 110. Ayet

فَاتَّخَذْتُمُوهُمْ سِخْرِياًّ حَتّٰٓى اَنْسَوْكُمْ ذِكْر۪ي وَكُنْتُمْ مِنْهُمْ تَضْحَكُونَ  ...

Siz ise onlarla alay ediyordunuz. O kadar ki onlar size beni anmayı unutturdu. Onlara hep gülüyordunuz.
 
Sıra Kelime Anlamı Kökü
1 فَاتَّخَذْتُمُوهُمْ siz onları aldınız ا خ ذ
2 سِخْرِيًّا alaya س خ ر
3 حَتَّىٰ nihayet
4 أَنْسَوْكُمْ size unutturdular ن س ي
5 ذِكْرِي beni anmayı ذ ك ر
6 وَكُنْتُمْ ve siz ك و ن
7 مِنْهُمْ onlara
8 تَضْحَكُونَ daima gülüyordunuz ض ح ك
 
Burada âhirette inkârcıların yargılanmalarından bir sahne anlatılmaktadır: Allah inkârcılara, âyetleri kendilerine okunduğunda onları yalanlayıp reddettiklerini hatırlatır. Kuşkusuz inkârcıların bütün kötülükleri öncelikle âyetleri inkâr etmeleriyle başladığı için bu suçun altının özellikle çizildiği anlaşılmaktadır. İnkârcıların verdiği cevap gerçeğin tam ifadesidir: “Kötü yanımızın etkisinde kaldık; biz bir sapkınlar topluluğu olduk.” Demek ki inkâr ve isyanları samimi araştırmalarına, akıl ve düşüncelerinin vardığı fikirlere değil, nefsânî arzularını, çıkar kaygılarını, beşerî zaaflarını aşamamalarına dayanıyordu. Bu yüzden “Bizi buradan çıkar!” feryatları da karşılıksız kalacaktır. Çünkü bu yakarışları dünyada yapmaları gerekirdi. Ama dünyada iken samimi müslümanlar âhiret kurtuluşu için niyaz ederken, bu zor hesap için hazırlanırken o inkârcılar bu günahsız müminleri küçümseyip alaya alıyorlardı. Ama şimdi mutlu âkıbeti o müminler elde etmişlerdir.
 
Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 4 Sayfa: 46
 

Dahake ضحك :  ضَحِكٌ sevinçten dolayı çehrenin açılması ve dişlerin açığa çıkmasıdır (gülme). İstiare yoluyla bu kelime alay etmek anlamında da kullanılır. Bu kavram salt mutluluk için de kullanılır. Yine bazen de sadece taaccüb etme, şaşma manasını ifade eder. (Müfredat)

  Kuran’ı Kerim’de türevleriyle 10 defa geçmiştir. (Mucemul Müfehres) Türkçede kullanılan bir türevi bulunmamakla birlikte Kuran-ı Kerim'de 10'dan fazla geçmesi sebebiyle kitabın Arapça kelimeler sözlüğü bölümüne alınmıştır.(Kuranı Anlayarak Okuma Rehberi)

 

فَاتَّخَذْتُمُوهُمْ سِخْرِياًّ حَتّٰٓى اَنْسَوْكُمْ ذِكْر۪ي 

 

Fiil cümlesidir.  فَ  atıf harfidir.  اتَّخَذْتُمُوهُمْ  sükun üzere mebni mazi fiildir. Muttasıl zamir  تُمُ  fail olarak mahallen merfûdur. 

Cemi müzekker muhatap mazi fiillere mansub muttasıl zamirler doğrudan doğruya gelmez. Bu fiillerle söz edilen zamir arasına bir  و  harfi getirilir.  اتَّخَذْتُمُوهُمْ  fiilinde olduğu gibi. Buna işbâ vavı -işbâ edatı- denir. Muttasıl zamir  هُمْ  mef’ûlun bih olarak mahallen mansubdur. 

سِخْرِياًّ  kelimesi amili  اتَّخَذْتُمُو ’nün ikinci mef’ûlün bihi olarak fetha ile mansubdur. 

حَتّٰٓى  gaye bildiren cer harfidir.

اَنْ  ve masdar-ı müevvel,  حَتّٰٓى  harf-i ceriyle birlikte  فَاتَّخَذْتُمُوهُمْ  fiiline mütealliktir.

اَنْسَوْكُمْ  sükun üzere mebni mazi fiildir. Mahallen mansubdur. Zamir olan çoğul و ’ı fail olarak mahallen merfûdur. Muttasıl zamir  كُمْ  mef’ûlun bih olarak mahallen mansubdur.  

ذِكْر۪ي  mef’ûlün bih olup mukadder fetha üzere mansubdur. Mütekellim zamiri  ي  muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur. 

فَاتَّخَذْتُمُوهُمْ  fiili, sülâsî mücerrede iki harf ilave edilerek mezid yapılan fiillerdendir. Fiil iftiâl babındadır. Sülâsîsi  أخذ ’dir.

İftiâl babı fiile mutavaat (dönüşlülük), ittihaz (edinmek, bir şeyi kendisi için yapmak), müşareket (ortaklık), izhar (göstermek), ihtiyar (seçmek), talep ve çaba göstermek manaları katar. İfteale kalıbı hem soyut hem somut anlamlı fiiller için kullanılır.

  

 وَكُنْتُمْ مِنْهُمْ تَضْحَكُونَ

 

كُنْتُمْ  atıf harfi  وَ la  اَنْسَوْكُمْ  fiiline mütealliktir. و , matuf ve matufun aleyhin hükümde ortak olduğunu belirtir. İkisi arasında tertip (sıra) olduğunu göstermez. Vav ile yapılan atıfta matuf ve matufun aleyh yer değiştirebilir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)

كَانَ  nakıs, mebni mazi fiildir. İsim cümlesinin önüne geldiğinde, ismini ref haberini nasb eder.  تُمْ  muttasıl zamiri  كَانَ ’nin ismi olarak mahallen merfûdur. 

مِنْهُمْ  car mecruru  تَضْحَكُونَ  fiiline mütealliktir.  تَضْحَكُونَ  fiili  كَانَ ’nin haberi olarak mahallen mansubdur.

تَضْحَكُونَ  fiili  نَ ’un sübutuyla merfû muzari fiildir. Zamir olan çoğul و ’ı fail olarak mahallen merfûdur.

 

فَاتَّخَذْتُمُوهُمْ سِخْرِياًّ حَتّٰٓى اَنْسَوْكُمْ ذِكْر۪ي وَكُنْتُمْ مِنْهُمْ تَضْحَكُونَ

 

Ayet  فَ  ile önceki ayetteki  يَقُولُونَ  fiiline atfedilmiştir. Müspet mazi fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır.

Mazi fiil sebata, temekkün ve istikrara işaret eder. (Halidî, Vakafât, s. 107)

Nâfi', Hamze ve Kisâî burada ve Sad Suresinde damme ile  سُخْرِيّاً  okumuşlardır. İkisi de  سَخَرَ nın masdarıdır, mübalağa için nispet  ياًّ ’sı ziyade kılınmıştır. Kûfelilere göre maksûr olan alay etmek, mazmûm olan da  سُخْرَ ’dan gelir ki itaat ve kulluk etmektir. (Beyzâvî) 

Gaye bildiren cer harfi  حَتّٰٓى , akabindeki cümleyi gizli  أن ’le masdara çevirmiştir.  حَتّٰٓى  ile birlikte  فَاتَّخَذْتُمُوهُمْ  fiiline müteallik olan masdar-ı müevvel, mazi fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır.

ذِكْر۪ي  kelimesinin Allah Teâlâ’ya ait zamire muzâf olması tazim içindir.

حَتّٰٓى , olumsuz fiillerden ve yasak ifadelerinden sonra kullanıldığında, olumsuzluğun kalktığı ve yasağın sona erdiği sınırı ifade eder. (Abdullah Hacıbekiroğlu, Arap Dilinde Edatların Metinde Kurduğu Anlamsal İlişkiler, Doktora Tezi)

حَتّى  ibtidaiyye olup, cümleye sebebiyye  ف ’sinin kattığı manayı katar. Bunun için istiare-i tebeiyyedir. Şiddetli sebebiyet, gayeye benzetilmiş ve bu manada kullanılmıştır. (Âşûr)

وَكُنْتُمْ مِنْهُمْ تَضْحَكُونَ ; cümlesi makabline atfedilmiştir. Atıf sebebi hükümde ortaklıktır.  كان ’nin dahil olduğu isim cümlesi, faide-i haber ibtidaî kelamdır. Cümlede car mecrur, önemine binaen amili olan  كان ’nin haberine takdim edilmiştir.

سِخْرِياًّ - تَضْحَكُونَ  kelimeleri arasında mürâât-ı nazîr sanatı vardır.

سِخْرِياًّ  kelimesindeki tenvin nev, kesret ve tahkir ifade eder.

Müsned muzari fiille gelerek, onların durumunu göz önünde canlandırmış ve bu durumun yenilendiğine işaret etmiştir.

Müsnedin muzari fiil cümlesi formunda gelmesi hükmü takviye, hudûs ve teceddüt ifade eder. Muzari fiil tecessüm özelliği sayesinde muhatabın muhayyilesini harekete geçirerek olayı daha iyi anlamasını sağlar.

كان ’nin haberinin muzari fiille gelmesi, geçmişte belirli bir süre devam edip biten eylemler ve  geçmişte mûtat olarak yapılan, âdet haline gelmiş davranışlar olmak üzere iki manaya delalet eder. (Vecih Uzunoğlu, Arap Dilinde كَانَ ‘nin Fiili ve Kur’an’da Kullanımı, DEÜ İlahiyat Fak. Dergisi Sayı 41)

Nihayet onlar da size Beni anmanızı unutturdu yani nihayetsiz, onlarla alay etmekle meşgul oldunuz ve beni hatırlamaz oldunuz. Siz onlara gülüp geçiyordunuz yani onlarla alay ederek, gülüyordunuz. Burada unutturmanın müminlere izafe edilmesi, onların müminlerle alay etmekle meşgul olup O'nu anmayı unutmalarına sebep teşkil etmelerinden ve müminlerle alay etmenin vebalinin kâfirlerin kalplerini istila edecek hale kadar gelmesindendir. (Kurtubî)