Mü'minûn Sûresi 65. Ayet

لَا تَجْـَٔرُوا الْيَوْمَ اِنَّكُمْ مِنَّا لَا تُنْصَرُونَ  ...

Boşuna feryat edip durmayın bugün. Zira bizden yardım görmeyeceksiniz.
 
Sıra Kelime Anlamı Kökü
1 لَا
2 تَجْأَرُوا artık feryadetmeyin ج ا ر
3 الْيَوْمَ bugün ي و م
4 إِنَّكُمْ şüphesiz size
5 مِنَّا bize karşı
6 لَا
7 تُنْصَرُونَ yardım olunmaz ن ص ر
 
Bu ve gelecek âyetlerde söz konusu edilenler, Mekke putperestleridir. Onların kalplerinin “tam bir bilgisizlik karanlığı içinde” bulunduğu şey, bir önceki âyetin belirttiği “hakkı söyleyen kitap” (Kur’an) veya müminlerin, 57-61. âyetlerde özetlenen üstün nitelikleridir. Buna göre putperestlerin kalplerinin bilgisizlik karanlığı içinde bulunması, Kur’an’ın değerinden habersiz olmaları yahut müminlerin, belirtilen niteliklerini ve bunlar sayesinde elde ettikleri konum ve değeri kavrayamamaları (Zemahşerî, III, 50; Şevkânî, III, 551); bir başka yoruma göre ise bu dünyada Allah’ın kendilerine zenginlik ve evlâtlar vermesinin (bk. 55. âyet) hikmetini anlamaktan âciz olmalarıdır (Taberî, XVIII, 35).
 
 Bazı müfessirler, âyetin “bunun dışında” diye çevirdiğimiz kısmında geçen “zâlike” (bu) kelimesiyle 62. âyetteki “hak” kavramına işaret edildiğini belirtmişlerdir. Buna göre söz konusu ifade, “hak konusunda bilgisiz olmalarının, onun değerini kavrayamamalarının dışında” anlamına gelir. Bu yorumu aktaran Şevkânî burada ya müminlerin iyi fiillerine veya inkârcıların kötü fiillerine işaret edildiğini belirtir (III, 551). İlk görüşe göre âyetin ilgili bölümünü, “O inkârcıların, 57-61. âyetlerde müminlere nisbet edilen iyi fiillere aykırı daha nice kötü işleri vardır”; ikinci görüşe göre ise “Onların, kalplerinin karanlık içinde bulunması gibi kötü halleri ve eylemleri dışında daha nice kötü işleri vardır” şeklinde anlamak gerekir. 
 
 “Ceza” diye çevirdiğimiz 64. âyetteki azâb kelimesiyle Bedir’de müşriklerin müslümanlar karşısında uğrayacakları ağır yenilgiye veya âhiret azabına işaret edildiği belirtilmektedir. Burada asıl anlatılmak istenen husus, İslâm’a ve müslümanlara karşı kör bir mücadeleye girişen ve onlara her türlü haksızlığı reva gören Mekke’nin zengin ve şımarık putperestlerini dünyada veya âhirette Allah’ın mutlaka cezalandıracağı, son pişmanlıklarının kendilerine fayda vermeyeceğidir. Kur’an’ın bu açıklaması aynı zamanda, bâtıl inanç ve erdemsiz davranışların er-geç kaçınılmaz toplumsal yıkımlar doğuracağı, bunun ilâhî bir yasa olduğu şeklinde dolaylı bir uyarı anlamı da taşımaktadır.
  Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 4 Sayfa: 33-34
 

لَا تَجْـَٔرُوا الْيَوْمَ 

 

Cümlesi mukadder mekulü’l-kavl olarak mahallen mansubdur. Fiil cümlesidir. لَا  nehiy harfi olup olumsuz emir manasındadır.  تَجْـَٔرُوا  fiili  نَ ‘un hazfıyla meczum muzari fiildir. Zamir olan çoğul و ‘ı fail olarak mahallen merfûdur.  الْيَوْمَ  zaman zarfı,  تَجْـَٔرُوا  fiiline mütealliktir. 


اِنَّكُمْ مِنَّا لَا تُنْصَرُونَ

 

İsim cümlesidir.  اِنَّ  tekid harfidir. İsim cümlesinin önüne gelir. İsmini nasb haberini ref eder.  كُمْ  muttasıl zamir  اِنَّ ‘nin ismi olarak mahallen mansubdur.

مِنَّا  car mecruru  تُنْصَرُونَ  fiiline mütealliktir.

لَا تُنْصَرُونَ  cümlesi  اِنَّ ‘nin haberi olarak mahallen mansubdur. لَا  nefy harfi olup olumsuzluk manasındadır.  تُنْصَرُونَ  fiili  نَ ’un sübutuyla meçhul merfû muzari fiildir. Zamir olan çoğul  و ’ı naib-i fail olup mahallen merfûdur.
 

لَا تَجْـَٔرُوا الْيَوْمَ 

 

Ayetin fasılla gelen ilk cümlesi, nehiy üslubunda talebî inşâî isnaddır. Takdiri  تَقُولُ لَهم  olan mahzuf sözün mekulü’l-kavlidir. Mekulü’l-kavlin amilinin hazfi îcâz-ı hazif sanatıdır.

Bugün yalvarmayın cümlesinde  قول  kelimesi gizlidir, yani ‘’onlara bugün bağırıp yalvarmayın denilir’’ demektir. Çünkü sizler bizden yardım olunmazsınız cümlesi de yasağın gerekçesidir. Yani sızlanmayın, size fayda vermez, zira sizi bizden koruyacak yoktur ya da bizden taraf size yardım ve destek gelmez, demektir. (Beyzâvî)

Ayette, korkutmak ve feryat etme vaktinin kaçırıldığını bildirmek için, kıyamet gününden ibaret olan  الْيَوْمَ , özellikle dile getirilmiştir. (Ruhu’l Beyan) 


اِنَّكُمْ مِنَّا لَا تُنْصَرُونَ

 

Ayetin son cümlesi ta’liliyye olarak fasılla gelmiştir. Fasıl sebebi şibh-i kemâl-i ittisâldir. 

اِنَّ  ile tekid edilmiş isim cümlesi, faide-i haber inkârî kelamdır. 

Cümlede takdim-tehir sanatı vardır.  مِنَّا , amili olan  تُنْصَرُونَ ’ye ihtimam ve fasılaya riayet için takdim edilmiştir. (Âşûr) 

Müsned  تُنْصَرُونَ  şeklinde müspet muzari fiil sıygasında gelerek hükmü takviye, hudûs, teceddüt ve istimrar ifade etmiştir.

Yalnızca bir isim cümlesi bile devam ve sübut ifade ettiğinden bu ve benzeri cümleler,  اِنَّ , isim cümlesi ve isnadın tekrar etmesi sebebiyle üç katlı bir tekid ve yerine göre de tahsis ifade eden çok muhkem/sağlam cümlelerdir. (Elmalılı, Kadr/1.)

İsim cümlelerinin asıl kuruluş sebebi; müsnedin, müsnedün ileyh için sabit olduğunu ifade etmektir. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur'an Işığında Belâgat Dersleri Meânî İlmi)

Cümlede müsnedin muzari fiil cümlesi olarak gelmesi hükmü takviye, hudûs ve teceddüt ifade eder. Muzari fiil tecessüm özelliği sayesinde muhatabın muhayyilesini harekete geçirerek olayı daha iyi anlamasını sağlar.

Muzari fiilin geldiği hallerde çoğunlukla bu gaye mevcuttur. Muzari fiilin kullanımıyla sahne muhatabın gözünde sanki o anda canlanır. Bu da insanı etkiler.(Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur'an Işığında Belâgat Dersleri Meânî İlmi)

64. ayetteki  يَجْـَٔرُونَۜ   ve bu ayetteki  لَا تَجْـَٔرُو kelimeleri arasında tıbâk-ı selb, iştikak cinası ve reddü’l-acüz ale’s-sadr sanatları vardır.