Mü'minûn Sûresi 66. Ayet

قَدْ كَانَتْ اٰيَات۪ي تُتْلٰى عَلَيْكُمْ فَكُنْتُمْ عَلٰٓى اَعْقَابِكُمْ تَنْكِصُونَۙ  ...

Çünkü âyetlerim size okunurdu da siz buna karşı büyüklük taslayarak arkanızı döner, geceleyin toplanıp hezeyanlar savururdunuz.  (66 - 67. Ayetler Meali)
 
Sıra Kelime Anlamı Kökü
1 قَدْ gerçekten
2 كَانَتْ idi ك و ن
3 ايَاتِي ayetlerim ا ي ي
4 تُتْلَىٰ okunuyor ت ل و
5 عَلَيْكُمْ size
6 فَكُنْتُمْ fakat siz ك و ن
7 عَلَىٰ üzere
8 أَعْقَابِكُمْ arkanız ع ق ب
9 تَنْكِصُونَ dönüyordunuz ن ك ص
 
Kur’an kendi halinde yaşayan gayri müslimleri de dine davet etmekle birlikte onlarla eleştiri anlamında yaygın olarak ilgilenmemiştir. Kur’an’ın yer yer ağır bir üslûpla yoğun bir şekilde eleştirdiği kesim, iman etmedikleri gibi akıl almaz taşkınlıktaki kin ve düşmanlık duygularıyla maddî ve mânevî bütün imkânlarını İslâmiyet, Hz. Peygamber ve diğer müminler aleyhine kullanan, onlar üzerinde psikolojik, sosyal ve iktisadî yönlerden baskı kuran inkârcılardır. Burada belirtildiğine göre genellikle içine düştükleri büyüklük kuruntusu ve azgınlıkları, onların sağlıklı düşünmelerini ve insanca davranmalarını engellerdi. Resûlullah Kâbe çevresinde insanlara Kur’an âyetlerini okurken inkârcılar umumiyetle hiçbir ahlâk ve terbiye kuralı tanımadan her türlü engellemeye başvururlar; özellikle geceleri Kâbe çevresinde toplanarak Kur’an hakkında inkârcı, alaycı konuşmalar yapar, akıl almaz iddialarda bulunurlardı. 
 

قَدْ كَانَتْ اٰيَات۪ي تُتْلٰى عَلَيْكُمْ فَكُنْتُمْ عَلٰٓى اَعْقَابِكُمْ تَنْكِصُونَۙ

 

 

قَدْ  tahkik harfidir. Tekid ifade eder.  كَانَتْ  nakıs, mebni mazi fiildir.  تْ  te’nis alametidir. İsim cümlesinin önüne geldiğinde, ismini ref haberini nasb eder. 

اٰيَات۪ي  kelimesi  كَانَتْ ‘in ismi olup mukadder  damme ile merfûdur. Mütekellim zamiri  ي muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur.

تُتْلٰى عَلَيْكُمْ  cümlesi  كَانَتْ ‘in haberi olarak mahallen mansubdur.  تُتْلٰى   elif üzere mukadder fetha ile mebni meçhul muzari fiildir. Faili müstetir olup takdiri  هى ‘dir. 

عَلَيْهِمْ  car mecruru  تُتْلٰى  fiiline mütealliktir.

فَ  atıf harfidir.  كُنْتُمْ  nakıs, mebni mazi fiildir. İsim cümlesinin önüne geldiğinde, ismini ref haberini nasb eder.  تُمْ  muttasıl zamir  كُنْتُمْ ‘un ismi olarak mahallen merfûdur.  

عَلٰٓى اَعْقَابِكُمْ  car mecruru  تَنْكِصُونَۙ  fiiline mütealliktir. Muttasıl zamir  كُمْ  muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur.

تَنْكِصُونَ  fiili,  كُنْتُمْ  ‘un haberi olarak mahallen mansubdur.  تَنْكِصُونَ  fiili  نَ ’un sübutuyla merfû muzari fiildir. Zamir olan çoğul  و ’ı fail olarak mahallen merfûdur.
 

قَدْ كَانَتْ اٰيَات۪ي تُتْلٰى عَلَيْكُمْ 

 

Ayet, yardım olunmayanların hali olarak fasılla gelmiştir.  وَ ’la gelmeyen bu hal cümlesi hal sahibinin durumunu tekid ifade ettiği için fasıl sebebi kemâl-i ittisâldir. Tekid edici halin başına  وَ  gelmez. Bu, durumun sürekli bir özellik olduğuna işaret eden ıtnâb sanatıdır.

Tahkik harfi  قَدۡ ‘la tekid edilmiş, müspet mazi fiil sıygasında faide-i haber talebî kelamdır. Veciz anlatım kastıyla gelen  اٰيَات۪ي  izafetinde Allah Teâlâ’ya ait zamire muzâf olan  اٰيَات۪  tazim edilmiştir.

كَانَتْ ‘in haberi olan  تُتْلٰى , muzari fiil cümlesi olarak gelmiştir.

Cümlede müsnedin muzari fiil cümlesi olarak gelmesi hükmü takviye, hudûs ve teceddüt ifade eder. Muzari fiil tecessüm özelliği sayesinde muhatabın muhayyilesini harekete geçirerek olayı daha iyi anlamasını sağlar.

Muzari fiilin geldiği hallerde çoğunlukla bu gaye mevcuttur. Muzari fiilin kullanımıyla sahne muhatabın gözünde sanki o anda canlanır. Bu da insanı etkiler. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur'an Işığında Belâgat Dersleri Meânî İlmi)


 فَكُنْتُمْ عَلٰٓى اَعْقَابِكُمْ تَنْكِصُونَۙ

 

Ayetin ikinci cümlesi, makabline  فَ  ile atfedilmiştir. 

Cümle  كان ’nin dahil olduğu isim cümlesi, faide-i haber ibtidaî kelamdır. Cümlede car mecrur  عَلٰٓى اَعْقَابِكُمْ , önemine binaen amili olan  كان ’nin haberi  تَنْكِصُونَۙ ‘ye takdim edilmiştir.

Müsnedin muzari fiil cümlesi formunda gelmesi hükmü takviye, hudûs ve teceddüt ifade eder. Muzari fiil tecessüm özelliği sayesinde muhatabın muhayyilesini harekete geçirerek olayı daha iyi anlamasını sağlar.

كان ‘nin haberinin muzari fiille gelmesi, geçmişte belirli bir süre devam edip biten eylemler ve geçmişte mûtat olarak yapılan, âdet haline gelmiş davranışlar olmak üzere iki manaya delalet eder. (Vecih Uzunoğlu, DEÜ İlahiyat Fak. Dergisi sayı 41)

فَكُنْتُمْ عَلٰٓى اَعْقَابِكُمْ تَنْكِصُونَ  (Siz, ökçelerinizin üzerine gerisin geri dönüyordunuz)  cümlesinde üstün bir istiare vardır. Yüce Allah, onların hak­tan yüz çevirmelerini istiare-i temsîliye yoluyla, arkaya dönene benzetmiştir. (Sâbûnî, Safvetü’t Tefâsîr) 

Ayetlerden maksat Kur'an'dır.  تَنْكِصُونَ , arkaya bakmadan geri geri gitmek demektir. Bu en çirkin yürüyüştür. Çünkü bu şekilde yürüyen arkasını görememektedir. (Nesefî, Medâriku’t Tenzîl Ve Hakâîku’t Te’vîl)