Furkan Sûresi 60. Ayet

وَاِذَا ق۪يلَ لَهُمُ اسْجُدُوا لِلرَّحْمٰنِ قَالُوا وَمَا الرَّحْمٰنُۗ اَنَسْجُدُ لِمَا تَأْمُرُنَا وَزَادَهُمْ نُفُوراً۟ ۩  ...

Onlara, “Rahmân’a secdeye kapanın denildiğinde “Rahmân da nedir? Senin bize emrettiğine mi secde edeceğiz?” derler ve bu onların nefretini artırır.
 
Sıra Kelime Anlamı Kökü
1 وَإِذَا ve ne zaman ki
2 قِيلَ denildi ق و ل
3 لَهُمُ onlara
4 اسْجُدُوا secde edin س ج د
5 لِلرَّحْمَٰنِ Rahman’a ر ح م
6 قَالُوا derler ق و ل
7 وَمَا nedir?
8 الرَّحْمَٰنُ Rahman ر ح م
9 أَنَسْجُدُ secde eder miyiz hiç? س ج د
10 لِمَا şeye
11 تَأْمُرُنَا senin bize emrettiğin ا م ر
12 وَزَادَهُمْ ve onların artırır ز ي د
13 نُفُورًا nefretini ن ف ر
 
Her ne kadar Zemahşerî, Mekke Arapları’nın Rahmân ismi konusunda bilgilerinin olmayabileceğini söylüyorsa da (III, 102), aslında Mekkeliler’in rahmân ismini Allah anlamında kullandıkları bilinmektedir. Nitekim birçok Câhiliye şairinin şiirlerinde bu isme rastlanır (bk. Taberî, I, 131-132). Ya‘kūbî’nin de kaydettiği bir telbiyede yer alan, “Emrine boyun eğdik Allahım, boyun eğdik; sen Rahmân’sın!” anla­mındaki ifade de bunu göstermektedir (bilgi için bk. Mustafa Çağrıcı, “Arap [İslâm’dan Önce Araplar’da Din]”, DİA, III, 316-317). Bu bilgiler dikkate alındığında kendilerine, “Rahmâna secde edin” denildiğinde müşriklerin, “Rahmân da neymiş!” demelerinin gerçek sebebi, Allah’ın Rahmân ismini bilmemeleri değil, İslâm karşısındaki bilinen inatçı ve isyankâr tavırları olmalıdır. Nitekim âyetin devamında onların nefret duygularına işaret edilmesi de bunu göstermektedir. Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 4 Sayfa: 134
 

وَاِذَا ق۪يلَ لَهُمُ اسْجُدُوا لِلرَّحْمٰنِ قَالُوا

 

وَ  istînâfiyyedir.  اِذَا  şart manası taşıyan, cezmetmeyen zaman zarfıdır. Cümleye muzâf olur. Vuku bulma ihtimali kuvvetli veya kesin olan durumlar için gelir.

إِذَا : Cümleye muzâf olan zarflardandır. Kendisinden sonra gelen muzâfun ileyh cümlesi aynı zamanda şart cümlesidir. 

إِذَا : dan sonraki şart cümlesinin, fiili, mazi veya muzari manalı olur. Cevabı ise umumiyetle muzari olur, mazi de olsa muzari manası verilir: 

a)  إِذَا  fiil cümlesinden önce gelirse, zarf (zaman ismi); isim cümlesinden önce gelirse (mufâcee=sürpriz) harfi olur.

b)  إِذَا  nın cevap cümlesi, iki muzari fiili cezm edenlerin cevap cümleleri gibi mazi, muzari, emir, istikbâl, isim cümlesi... şeklinde gelir. Cevabın başına  ف ‘nın gelip gelmeme durumu, iki muzari fiili cezm edenlerle aynıdır.

c)  Sükun üzere mebnîdir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)

ق۪يلَ  ile başlayan fiil cümlesi muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur.

ق۪يلَ  fetha üzere mebni, meçhul mazi fiildir.  لَهُمْ  car mecruru  ق۪يلَ  fiiline mütealliktir.

اسْجُدُوا لِلرَّحْمٰنِ  cümlesi naib-i fail olarak mahallen merfûdur. 

اسْجُدُوا  fiili ن ‘un hazfiyle mebni emir fiildir. Zamir olan çoğul و ‘ı fail olarak mahallen merfûdur.  لِلرَّحْمٰنِ  car mecruru  اسْجُدُوا  fiiline mütealliktir. 

فَ  karinesi olmadan gelen  قَالُوا  cümlesi şartın cevabıdır. قَالُوا  damme üzere mebni mazi fiildir. Zamir olan çoğul  و ‘ı fail olarak mahallen merfûdur.  

وَ  atıf harfidir. Matuf ve matufun aleyhin hükümde ortak olduğunu belirtir. İkisi arasında tertip (sıra) olduğunu göstermez. Vav ile yapılan atıfta matuf ve matufun aleyh yer değiştirebilir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi) 


 وَمَا الرَّحْمٰنُۗ اَنَسْجُدُ لِمَا تَأْمُرُنَا وَزَادَهُمْ نُفُوراً۟

 

مَا الرَّحْمٰنُۗ  mukadder mekulü’l-kavl cümlesine matuftur. Takdiri, ما السجود وما الرحمن.. أو نسجد وما الرحمن (Secde nedir ve Rahman nedir.. Veya secde ederiz ve Rahman nedir?) şeklindedir. Ya da vav harfi zaiddir.

Soru ismi  مَا  mübteda olarak mahallen merfûdur.  الرَّحْمٰنُ  mübtedanın haberi olarak lafzen merfûdur. 

Hemze istifhâm harfidir.  نَسْجُدُ  damme ile merfû muzari fiildir. Faili müstetir olup takdiri  نحن ‘dur. 

مَا  müşterek ism-i mevsûl  لِ harf-i ceriyle birlikte  نَسْجُدُ  fiiline mütealliktir. İsm-i mevsûlun sılası  تَأْمُرُنَا ‘dır. Îrabdan mahalli yoktur. 

تَأْمُرُنَا  damme ile merfû muzari fiildir. Faili müstetir olup takdiri  أنت ’dir. Mütekellim zamiri  ناَ  mef’ûlun bih olarak mahallen mansubdur.  

وَ  istînâfiyyedir.  زَادَهُمْ  fetha üzere mebni mazi fiildir. Faili müstetir olup takdiri هو ‘ dir. Muttasıl zamir  هُمْ  mef’ûlun bih olarak mahallen mansubdur.  نُفُوراً۟  ikinci mef’ûl olup fetha ile mansubdur.

 

وَاِذَا ق۪يلَ لَهُمُ اسْجُدُوا لِلرَّحْمٰنِ قَالُوا وَمَا الرَّحْمٰنُۗ

 

وَ , istînâfiyyedir. Ayet şart üslubunda gelmiş faide-i haber ibtidaî kelamdır. Şart manası taşıyan zaman zarfı  اِذَا ’nın muzâf olduğu  ق۪يلَ لَهُمُ اسْجُدُوا لِلرَّحْمٰنِ  şart cümlesi, müspet mazi fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır. Fiil meçhul bina edilerek mef’ûle dikkat çekilmiştir.

ق۪يلَ  fiilinin naib-i faili olan  اسْجُدُوا لِلرَّحْمٰنِ  cümlesi, emir üslubunda talebî inşâî isnaddır. Malum binada bu cümle mekulü’l-kavl konumundadır. 

قَالُوا وَمَا ٱلرَّحۡمَـٰنُ  cümlesi şartın cevabıdır. Müspet mazi fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır. Bu cümlenin mekulü’l-kavli olan  مَا ٱلرَّحۡمَـٰنُ  istifham üslubunda talebî inşâî isnaddır. Takdiri  ما السجود  (secde nedir?) olan mukadder cümleye  وَ ’la atfedilmiştir. Veya  وَ  harfi zaiddir.

Ayette mütekellim Allah Teâlâ olduğu halde Rahmân isminin zikredilmesi tecrîd sanatıdır.

Mübteda ve haberden müteşekkil  وَمَا ٱلرَّحۡمَـٰنُ  cümlesi, istifham üslubunda talebî inşâî isnaddır.

Cümle istifham üslubunda gelmiş olmasına rağmen muhatabını küçümseyip onunla alay etmek manası murad edildiği için mecaz-ı mürsel mürekkebdir. Ayrıca mütekellimin Allah Teâlâ olması sebebiyle cümlede tecâhül-i ârif sanatı vardır.

قَالُوا - ق۪يلَ  kelimeleri arasında iştikak cinası ve reddü’l-acüz ale’s-sadr sanatları vardır.

ٱلرَّحۡمَـٰنُ  kelimesinin tekrarında ıtnâb ve reddü’l- acüz ale’s-sadr sanatları vardır.

Rahmân nedir sorusu, bu ismin anlamını, kime isim olarak verildiğini, niçin verildiğini sormak olabileceği gibi, inkâr için de olabilir. (Elmalılı Hamdi Yazır) 

İstifham taaccüp manasındadır. Bu ismi bilmiyormuş gibi soru sorulmuştur. Bunun için de  مَن  değil de ismin manasının sorulduğuna delalet için  مَا  ismi gelmiştir. (Âşûr)


اَنَسْجُدُ لِمَا تَأْمُرُنَا 

 

Mekulü’l-kavle dahil müstenefe cümlesidir. Hemze inkârî istifham manasındadır.

İstifham üslubunda talebî inşâî isnad olan cümle, inkâr manası taşıdığı için mecaz-ı mürsel mürekkebdir. 

Mecrur mahaldeki  مَا  müşterek ism-i mevsûlu  لِ  harf-i ceriyle birlikte  نَسْجُدُ  fiiline mütealliktir. Müspet muzari fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelam olan sıla cümlesi  تَأۡمُرُنَا , tecessüm ve teceddüt ifade eder. Muzari fiil, bu emrin tekrarlanarak devam ettiğine işarettir.

Bu sualin cevabı bir başka surede, Rahman Suresinde verilmiştir: [Çok merhametli (Allah), Kur'an'ı öğretti. İnsanı yarattı. Ona beyanı (konuşup düşüncelerini açıklamayı) öğretti.] (Rahman/1-4) (Ali Turgut, Tefsir Usûlu ve Kaynakları, s. 200)

اسْجُدُوا - اَنَسْجُدُ  kelimeleri arasında iştikak cinası ve reddü’l-acüz ale’s-sadr sanatları vardır.

Ayette iki ayrı manayı taşıyan  مَا ’larda tam cinas,  الرَّحْمٰنُۗ  kelimesinin tekrarında reddü’l-acüz ale’s-sadr sanatları vardır.


 وَزَادَهُمْ نُفُوراً۟

 

وَ  istînâfiyye olarak fasılla gelen son cümle, müspet mazi fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır.

Mazi fiil sebata, temekkün ve istikrara işaret eder. (Hâlidî, Vakafat, S.107)

Mef’ûl olan  نُفُورࣰا ’daki tenvin nev, kesret ve tahkir ifade eder.