Şuarâ Sûresi 111. Ayet

قَالُٓوا اَنُؤْمِنُ لَكَ وَاتَّبَعَكَ الْاَرْذَلُونَۜ  ...

Dediler ki: “Sana hep aşağılık kimseler uymuş iken, biz hiç sana inanır mıyız?”
 
Sıra Kelime Anlamı Kökü
1 قَالُوا dediler ki ق و ل
2 أَنُؤْمِنُ biz inanır mıyız? ا م ن
3 لَكَ sana
4 وَاتَّبَعَكَ uymuşken ت ب ع
5 الْأَرْذَلُونَ bayağı kimseler ر ذ ل
 
Bu âyet kümesi incelendiğinde Hz. Nûh’un davetinin esaslarıyla Hz. Mûsâ ve Hz. İbrâhim’in davetini anlatan âyetlerdeki ilkelerin öz ve içerik olarak aynı olduğu görülmekte; kezâ bu peygamberin tebliğde bulunduğu toplulukların inançları ve hak din karşısındaki tavırları arasında da büyük bir benzerlik olduğu anlaşılmaktadır. Sonuç itibariyle her üç peygambere dair âyetler grubunda da aynı mesajlar verilmiştir (Hz. Nûh’un kıssası hakkında ayrıntılı bilgi için bk. Hûd 11/25-49).
 

قَالُٓوا اَنُؤْمِنُ لَكَ وَاتَّبَعَكَ الْاَرْذَلُونَۜ

 

 

Fiil cümlesidir.  قَالُٓوا  damme üzere mebni mazi fiildir. Zamir olan çoğul و ’ı fail olup mahallen merfûdur. 

Mekulü’l-kavli  اَنُؤْمِنُ لَكَ ‘dir.  قَالُٓوا  fiilinin mef’ûlun bihi olarak mahallen mansubdur. 

Hemze istifhâm harfidir.  نُؤْمِنُ  damme ile merfû muzari fiildir. Faili müstetir olup takdiri  نحن ‘dur.  لَكَ  car mecruru  نُؤْمِنُ  fiiline mütealliktir.  

وَ  haliyyedir.  اتَّبَعَ  fetha üzere mebni mazi fiildir. Muttasıl zamir  كَ  mef’ûlun bih olarak mahallen mansubdur.

الْاَرْذَلُونَ  fail olup ref alameti  و ‘dır. Cemi müzekker salim kelimeler harfle îrablanır.
 

قَالُٓوا اَنُؤْمِنُ لَكَ وَاتَّبَعَكَ الْاَرْذَلُونَۜ

 

İstînâfiyye olarak fasılla gelen ayet, Nuh (as)’a kavminin cevabını bildiriyor. Müspet mazi fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır. Fasıl sebebi şibh-i kemâl-i ittisâldir.

Mazi fiil sebata, temekkün ve istikrara işaret eder. (Hâlidî, Vakafat, s. 107)

قَالُٓوا  fiilinin mekulü’l-kavli olan  اَنُؤْمِنُ لَكَ  cümlesi istifham üslubunda gelmiş, talebî inşâî isnaddır. Müspet muzari fiil sıygasında gelen cümle hudûs, teceddüt ve istimrar ifade etmiştir.

İstifham üslubunda gelmiş olmasına rağmen inkari anlamdadır. Yani “sana inanmamız olacak şey değil” demek istemişlerdir. Cümle, inşâ manasından çıkıp haber manasına geldiği için mecaz-ı mürsel mürekkebdir. Ayrıca ayette tecâhül-i ârif sanatı vardır.

اَنُؤْمِنُ  ifadesindeki istifham, istifham-ı inkâridir. (Âşûr)

وَٱتَّبَعَكَ ٱلۡأَرۡذَلُونَ  cümlesi  قد  takdiriyle, haldir. Mekulü’l-kavle dahil olan cümledeki  وَ , haliyyedir. Hal cümleleri, manayı tamamlamak ve pekiştirmek için yapılan tetmim ıtnâbıdır. 

Müspet mazi fiil sıygasında gelen cümle istikrar ve temekkün ifade etmiştir.

أرْذَلَ ‘nin çoğulu hem cemi müzekker salim ile  اَرْذَلُونَۜ  [hem de “…en aşağı olanlarımız…”] (Hûd 11/27) ayetinde olduğu gibi cemi teksir ile  أراذل  yapılmıştır. Rezalet ve nezalet, aşağılık, alçaklık demektir. Neseplerinin zayıflığı ve dünyevî nasiplerinin azlığı ve sebebiyle onları hakir görmektedirler. (Keşşâf, Ruhu’l Beyan) 

وَاتَّبَعَ  (sana tabi oldu) ifadesi ve  أتْبَعُكَ  (sana uyanlar) şeklinde de okunmuştur.  شَاهِدٍ  kelimesinin çoğulunun  أشْهَاد  olması gibi bu da  تَابِعٌ  kelimesinin cem’idir. Ya da  بَطَالٌ  kelimesinin cemi şeklinin  أبْطَالٌ  olması gibi  تَبِعٌ  kelimesinin cem‘idir.  وَ , hal konumunda olup  وَٱتَّبَعَكَ  ifadesindeki  وَ ’dan sonra  قد  kelimesinin gizli olmasını gerektirmektedir. (Keşşâf)