قَالُوا لَئِنْ لَمْ تَنْتَهِ۬ يَا نُوحُ لَتَكُونَنَّ مِنَ الْمَرْجُوم۪ينَۜ
قَالُوا لَئِنْ لَمْ تَنْتَهِ۬ يَا نُوحُ لَتَكُونَنَّ مِنَ الْمَرْجُوم۪ينَۜ
Fiil cümlesidir. قَالُوا damme üzere mebni mazi fiildir. Zamir olan çoğul و ’ı fail olup mahallen merfûdur.
لَ harfi, mahzuf kasemin cevabının başına gelen muvattiedir.
إِنْ şart harfi iki muzari fiili cezm eder.
Mekulü’l-kavli لَمْ تَنْتَهِ۬ نَذ۪يرٌ ‘dir. قَالُوا fiilinin mef’ûlun bihi olarak mahallen mansubdur.
لَمْ muzariyi cezm ederek manasını olumsuz maziye çeviren harftir. تَنْتَهِ۬ fiili mukadder ى üzere meczum muzari fiildir. Faili müstetir olup takdiri أنت ’dir.
يَا nida, نُوحُ münadadır.
لَ harfi, mahzuf kasemin cevabının başına gelen muvattiedir.
تَكُونَ nakıs mansub muzari fiildir. İsim cümlesinin önüne geldiğinde ismini ref haberini nasb eder.
تَكُونَ ’nin ismi, mahzuftur. تَكُونَنَّ fiilinin sonundaki ن tekid harfidir.
مِنَ الْمَرْجُوم۪ينَ car mecruru تَكُونَ ‘nin mahzuf haberine mütealliktir. الْمَرْجُوم۪ينَ ‘nin cer alameti ى ’dir. Cemi müzekker salim kelimeler harfle îrablanırlar.
تَنْتَهِ۬ fiili, sülâsî mücerrede bir harf ilave edilerek mezid yapılan fiillerdendir. İftiâl babındadır. Sülâsîsi نهى ’dir.
İftiâl babı fiile mutavaat (dönüşlülük), ittihaz (edinmek, bir şeyi kendisi için yapmak), müşâreket (ortaklık), izhar (göstermek), ihtiyar (seçmek), talep ve çaba göstermek manaları katar. İfteale kalıbı hem soyut hem somut anlamlı fiiller için kullanılır.
الْمَرْجُوم۪ينَ kelimesi, sülâsi mücerredi رجم olan fiilin ism-i mef’ûlüdür.
قَالُوا لَئِنْ لَمْ تَنْتَهِ۬ يَا نُوحُ لَتَكُونَنَّ مِنَ الْمَرْجُوم۪ينَۜ
Allah Teâlâ’nın, bize inkârcıların sözlerini bildirdiği ayet istînâfiyye olarak fasılla gelmiştir. Müspet mazi fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır. Fasıl sebebi şibh-i kemâl-i ittisâldir.
قَالُوا fiilinin mekulü’l-kavli olan لَئِنْ لَمْ تَنْتَهِ۬ cümlesinde لَ , mahzuf kasemin cevabının başına gelen muvattiedir. إنْ şart harfidir. Kasem fiilinin hazfi îcâz-ı hazif sanatıdır. Mahzufla birlikte cümle kasem üslubunda gayr-ı talebî inşâî isnaddır.
Şart cümlesi olan لَمْ تَنْتَهِ۬ menfi mazi fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır.
يَا نُوحُ nidası, itiraziyye olarak fasılla gelmiştir. Fasıl sebebi kemâl-i ittisâldir. Çeşitli gayelere binaen araya girmiş saplama bir cümle olan itiraz cümleleri ıtnâb babındandır. Ana cümlenin anlamına tesiri yoktur.
Şartın cevabı sonraki mukadder kasemin cevabı delaletiyle hazf edilmiştir. Şartın cevabının hazfi, îcâz-ı hazif sanatıdır. Mezkûr şart ve mukadder cevap cümlesinden oluşan terkip şart üslubunda faide-i haber inkârî kelamdır.
لَتَكُونَنَّ مِنَ الْمَرْجُوم۪ينَ cümlesi, mahzuf kasemin cevabıdır. Kasem fiilinin hazfi îcâz-ı hazif sanatıdır. Mahzufla birlikte cümle kasem üslubunda gayr-ı talebî inşâî isnaddır.
لَ ve nun-u sakîle ile tekid edilmiştir. Nakıs fiil كان ’nin dahil olduğu sübut ve istimrar ifade eden isim cümlesi, faide-i haber inkârî kelamdır.
Ayette cevabın mahzuf olması farklı yönlerden düşünmeyi gerektirdiği, ayrıca dinleyici ve okuyucuyu düşünce ve hayal ufkuna yönlendirdiği için mübalağa içermektedir. Îcâz metoduyla cümle daha yoğun anlamlar yüklenmiştir. (Hasan Uçar, Kur’an-ı Kerîm’deki Anlamsal Bedî‘ Sanatları Doktora Tezi)
مِنَ الْمَرْجُوم۪ينَۜ car mecruru, تَكُونَ ’nin mahzuf haberine mütealliktir.
الرَّجْم kelimesinin, öldürmek (القَتْلِ) manasında kullanılması meşhurdur. (Âşûr)
Müşriklerin sözlerindeki kasemler ve tekid nûnu, onların söylediklerini yapmakta ne kadar kararlı olduklarını göstermektedir.
Hz. Nuh'un kavmi, kendisine dediler ki: "Ey Nuh! sen eğer bu söylediklerinden vazgeçmezsen, hiç şüphesiz sövülenlerden yahut taşla taşlanmış olanlardan olacaksın. Onlar, bunu en son aşamada söylemişlerdi. (Ebüssuûd)