Şuarâ Sûresi 167. Ayet

قَالُوا لَئِنْ لَمْ تَنْتَهِ۬ يَا لُوطُ لَتَكُونَنَّ مِنَ الْمُخْرَج۪ينَ  ...

Dediler ki: “Ey Lût! (İşimize karışmaktan) vazgeçmezsen mutlaka (şehirden) çıkarılanlardan olacaksın!”
 
Sıra Kelime Anlamı Kökü
1 قَالُوا dediler ق و ل
2 لَئِنْ andolsun eğer
3 لَمْ
4 تَنْتَهِ vazgeçmezsen ن ه ي
5 يَا لُوطُ Lut
6 لَتَكُونَنَّ mutlaka olacaksın ك و ن
7 مِنَ -den
8 الْمُخْرَجِينَ sürülenler- خ ر ج
 

قَالُوا لَئِنْ لَمْ تَنْتَهِ۬ يَا لُوطُ لَتَكُونَنَّ مِنَ الْمُخْرَج۪ينَ

 

Fiil cümlesidir.  قَالُوا  damme üzere mebni mazi fiildir. Zamir olan çoğul  و ’ı fail olup mahallen merfûdur. 

Mekulü’l-kavli  لَئِنْ لَمْ تَنْتَهِ۬ ‘dir.  قَالُوا  fiilinin mef’ûlun bihi olarak mahallen mansubdur. 

لَ  harfi, mahzuf kasemin cevabının başına gelen muvattiedir. 

إِنْ  şart harfi iki muzari fiili cezm eder. Şart ve cevap cümlesinde şartın vuku bulma ihtimali şüpheli veya zayıfsa kullanılır. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)

لَمْ  muzariyi cezm ederek manasını olumsuz maziye çeviren harftir.

تَنْتَهِ۬  şart fiili olup illet harfinin hazfıyla meczum muzari fiildir. Faili müstetir olup takdiri  أنت  ‘dir. 

يَا  nida harfi,  لُوطُ  münadadır. Müfred alem olup damme üzere mebni mahallen mansubdur. İtiraziyyedir.

Münada; kendisine seslenilen ve seslenen kişiye yönelmesi istenilen kişidir. Münada, fiili hazf edilmiş mef’ûlün bihtir. Münadaya “ey, hey!” anlamlarına gelen nida harfleri ile seslenilir. En yaygın kullanılan nida edatı  يَا  ’dır.

Münada îrab yönünden mureb münada ve mebni münada olmak üzere 2 kısma ayrılır. 

Mureb münada lafzen mansub olur ve 3 şekilde gelir: 1) Muzâf, 2) Şibh-i muzâf, 3) Nekre-i gayrı maksude. 

Mebni münada merfû üzere mebni, mahallen mansub olur 3 şekilde gelir: 1) Müfred alem, 2) Nekre-i maksude, 3) Harfi tarifli isim. Burada münada müfred alem olarak geldiği için mebni münadaya girer ve merfû üzere mebni, mahallen mansubdur. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)

لَ  harfi, mahzuf kasemin cevabının başına gelen muvattiedir.

تَكُونَنَّ  nakıs, fetha üzere mebni muzari fiildir. İsim cümlesinin önüne geldiğinde, ismini ref haberini nasb eder. Sonundaki  نَّ  tekid harfidir. 

تَكُونَنَّ ‘nin ismi, müstetir olup takdiri  أنت ‘dir.

مِنَ الْمُخْرَج۪ينَ  car mecruru  تَكُونَنَّ ‘nin mahzuf haberine müteallık olup cer alameti  ي ‘dir. Cemi müzekker salim kelimeler harfle îrablanır. Şartın cevabı kasemin cevabının delaletiyle mahzuftur. 

تَنْتَهِ۬  fiili, sülâsî mücerrede iki harf ilave edilerek mezid yapılan fiillerdendir. Fiil iftiâl babındadır. Sülâsîsi  نهي ’dir.

İftiâl babı fiile mutavaat (dönüşlülük), ittihaz (edinmek, bir şeyi kendisi için yapmak), müşareket (ortaklık), izhar (göstermek), ihtiyar (seçmek), talep ve çaba göstermek manaları katar. İfteale kalıbı hem soyut hem somut anlamlı fiiller için kullanılır.

مُخْرَج۪ينَ  kelimesi, sülâsi mücerredi  خرج  olan fiilin ism-i mef’ûlüdür.

 

قَالُوا لَئِنْ لَمْ تَنْتَهِ۬ يَا لُوطُ لَتَكُونَنَّ مِنَ الْمُخْرَج۪ينَ

 

Allah Teâlâ’nın, bize inkârcıların sözlerini bildirdiği ayet, istînâfiyye olarak fasılla gelmiştir. Fasıl sebebi şibh-i kemâl-i ittisâldir. Müspet mazi fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır. 

قَالُوا  fiilinin mekulü’l-kavli olan  لَئِنْ لَمْ تَنْتَهِ۬  cümlesinde  لَ , mahzuf kasemin cevabının başına gelen muvattiedir.  إنْ  şart harfidir.  اِنْ  edatı başlıca şu yerlerde kullanılır: 

1) Muhatabın tam olarak inanmadığı durumlarda kesinlikle doğru olan sözün başında  اِنْ  gelir.

2) Bilmezden gelinen durumlarda da  اِنْ  kullanılır: Efendisini soran birisine hizmetçinin evde olduğunu bildiği halde: “Evdeyse sana haber veririm” demesi gibi.

3) Bilen kimse sanki bilmiyormuş gibi kabul edilerek  اِنْ  kullanılır: Sebebi de kişinin, bildiği şeyin gereğini yerine getirmemesidir.  إِنْ كُنْتَ مِنْ تُرَابٍ فَلَا تَفْتَخِرْ  “Eğer sen topraktan yaratılmışsan böbürlenme.” örneğinde olduğu gibi. Kişi, topraktan yaratıldığını bilmektedir. Ancak bunu unutup kibirlenmektedir. Bu nedenle de kendisine hitapta  اِنْ  edatı kullanılmıştır. (Prof. Dr. Ali Bulut, Belâgat)

Kasem fiilinin hazfi îcâz-ı hazif sanatıdır. Mahzufla birlikte cümle kasem üslubunda gayr-ı talebî inşâî isnaddır.

Mahzuf kasemin cevabı şart üslubunda gelmiştir.

Şart cümlesi olan  لَمْ تَنْتَهِ۬  menfi muzari fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır.

يَا لُوطُ  nidası, itiraziyye olarak fasılla gelmiştir. Fasıl sebebi kemâl-i ittisâldir. Çeşitli gayelere binaen araya girmiş saplama bir cümle olan itiraz cümleleri ıtnâb babındandır. Ana cümlenin anlamına tesiri yoktur.

Şartın cevabı sonraki mukadder kasemin cevabının delaletiyle hazfedilmiştir. Şartın cevabının hazfi, îcâz-ı hazif sanatıdır. Mezkûr şart ve mukadder cevap cümlesinden oluşan terkip şart üslubunda faide-i haber inkârî kelamdır. 

لَتَكُونَنَّ مِنَ الْمُخْرَج۪ينَ  cümlesi, mahzuf bir kasemin cevabıdır. Kasem fiilinin hazfi îcâz-ı hazif sanatıdır. Mahzufla birlikte cümle kasem üslubunda gayr-ı talebî inşâî isnaddır.

لَ  ve nûn-u sakîle ile tekid edilmiştir. Nakıs fiil  كان ’nin dahil olduğu sübut ve istimrar ifade eden isim cümlesi, faide-i haber inkârî kelamdır. 

Ayette cevabın mahzuf olması farklı yönlerden düşünmeyi gerektirdiği, ayrıca dinleyici ve okuyucuyu düşünce ve hayal ufkuna yönlendirdiği için mübalağa içermektedir. Îcâz metoduyla cümleye daha yoğun anlamlar yüklenmiştir. (Hasan Uçar, Kur’an-ı Kerîm’deki Anlamsal Bedî‘ Sanatları, Doktora Tezi)

Cümlede îcâz-ı hazif sanatı vardır.  تَكُونَنَّ ‘nin haberi mahzuftur.  مِنَ الْمُخْرَج۪ينَ , mahzuf habere mütealliktir.