Şuarâ Sûresi 29. Ayet

قَالَ لَئِنِ اتَّخَذْتَ اِلٰهاً غَيْر۪ي لَاَجْعَلَنَّكَ مِنَ الْمَسْجُون۪ينَ  ...

Firavun, “Eğer benden başka bir ilâh edinirsen, andolsun seni zindana atılanlardan ederim.”
 
Sıra Kelime Anlamı Kökü
1 قَالَ (Fir’avn) dedi ق و ل
2 لَئِنِ andolsun ki eğer
3 اتَّخَذْتَ edinirsen ا خ ذ
4 إِلَٰهًا bir tanrı ا ل ه
5 غَيْرِي benden başka غ ي ر
6 لَأَجْعَلَنَّكَ seni mutlaka yapacağım ج ع ل
7 مِنَ -dan
8 الْمَسْجُونِينَ zindana atılanlar- س ج ن
 
Eski Mısır inancında Firavun hem kral hem de tanrının oğlu ve dolayısıyla tanrı sayılıyordu. Bu sebeple, onun tanrılığını kabul etmemek veya tanrısallığına karşı meydan okumak mevcut dine karşı çıkmak anlamına geliyordu (Firavun hakkında bilgi için bk. A‘râf 7/103); Allah tarafından seçilerek gönderilmiş bir peygamberin, Firavun’un tanrılığını kabul etmesi ise söz konusu olamazdı. Hz. Mûsâ’nın getirdiği deliller karşısında çaresiz kalan Firavun, kaba kuvvete başvurarak onu zindana atmakla tehdit etti. Bununla birlikte Mûsâ aleyhisselâm Firavun’un iman edeceği ümidiyle ona tatlı dille konuştu, Allah da mûcizeler gönderdi (32 ve 33. âyetlerde belirtilen mûcizeler hakkında bilgi için bk. A‘râf 7/107-108; Tâhâ 22/22, 56-76). Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 4 Sayfa: 151
 

قَالَ لَئِنِ اتَّخَذْتَ اِلٰهاً غَيْر۪ي لَاَجْعَلَنَّكَ مِنَ الْمَسْجُون۪ينَ

 

Fiil cümlesidir.  قَالَ  fetha üzere mebni mazi fiildir. Faili müstetir olup takdiri هو ‘dir. 

Mekulü’l-kavli  لَئِنِ اتَّخَذْتَ اِلٰهاً ‘dir.  قَالَ  fiilinin mef’ûlun bihi olarak mahallen mansubdur.

لَ  harfi, mahzuf kasemin cevabının başına gelen muvattiedir.  

إِنْ  şart harfi iki muzari fiili cezm eder.  اتَّخَذْتَ  şart fiili olup, sükun üzere mebni mazi fiildir. Mahallen meczumdur. Muttasıl zamir  تَ  fail olarak mahallen merfûdur. 

اِلٰهاً  mef’ûlun bih olup fetha ile mansubdur.  غَيْر۪ي  muzâfun ileyh olup mukadder  ي  üzere kesra ile mecrurdur. Mütekellim zamiri  ي  muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur. 

İkinci  لَ  harfi, mahzuf kasemin cevabının başına gelen muvattiedir. 

اَجْعَلَنَّ  fetha üzere mebni muzari fiildir. Faili müstetir olup takdiri  أنا ’dir. Fiilin sonundaki  نَ , tekid ifade eden nûn-u sakiledir. Muttasıl zamir  كَ  mef’ûlun bih olarak mahallen mansubdur.

Tekid nunları, bitiştikleri fiile istikbal manası kazandıran bir edatın veya durumun bulunması halinde muzari fiilin sonuna gelirler. (Soru, arz, tekid lamı, ummak, teşvik, nehiy, temenni ve yemin gibi.)

Tekid nûnu çoğu zaman sarih kasem, gizli kasem ve nehiyden sonra gelir. Hal ve istikbal ifade eden muzari fiilin manasını sadece istikbal anlamına hamleder ve bu  ن , َّfiilin üç defa tekidini sağlar. (Kur’an’da Tekid Üslupları ve Çeşitleri Mehmet Altın Şırnak Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 2017/3) 

مِنَ الْمَسْجُون۪ينَ  car mecruru  اَجْعَلَنَّكَ  fiiline müteallik olup cer alameti  ي ‘dir. Cemi müzekker salim kelimeler harfle îrablanır. Şartın cevabı kasemin cevabının delaletiyle mahzuftur. 

مَسْجُون۪ينَ  kelimesi, sülasi mücerredi  سجن  olan fiilin ismi mef’ûlüdür.

اتَّخَذْتَ  fiili, sülâsî mücerrede iki harf ilave edilerek mezid yapılan fiillerdendir. Fiil iftiâl babındadır. Sülâsîsi  أخذ ’dir.

İftiâl babı fiile mutavaat (dönüşlülük), ittihaz (edinmek, bir şeyi kendisi için yapmak), müşareket (ortaklık), izhar (göstermek), ihtiyar (seçmek), talep ve çaba göstermek manaları katar. İfteale kalıbı hem soyut hem somut anlamlı fiiller için kullanılır.

 

قَالَ لَئِنِ اتَّخَذْتَ اِلٰهاً غَيْر۪ي لَاَجْعَلَنَّكَ مِنَ الْمَسْجُون۪ينَ

 

Allah Teâlâ’nın, Firavun’un sözlerini bildirdiği bu ayette Firavun, Musa (as)’ı tehdit ediyor.

Cümle istînâfiyye olarak fasılla gelmiştir. Müspet mazi fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır. Fasıl sebebi şibh-i kemâl-i ittisâldir. 

قَالَ  fiilinin mekulü’l-kavli olan  لَئِنِ اتَّخَذْتَ اِلٰهاً غَيْر۪ي  cümlesindeki  لَ , mahzuf kasem fiiline işaret eden lam-ı muvattie,  إنْ  şart harfidir. Ayet, kasem üslubunda gayrı talebî inşâ cümlesidir. Mahzuf kasemin cevabı şart üslubunda gelmiştir.

Şart cümlesi olan  اتَّخَذْتَ اِلٰهاً غَيْر۪ي , müspet mazi fiil sıygasında faide-i haber inkârî kelamdır.  اِلٰهاً ’deki tenvin, muayyen olmayan cinse delalet eder.

لَاَجْعَلَنَّكَ مِنَ الْمَسْجُون۪ينَ  cümlesi, mukadder kasemin cevabıdır. Müspet muzari fiil sıygasında faide-i haber inkâri kelamdır. Muzari fiil hudûs, istimrârî teceddüt ve tecessüm ifade etmiştir.

Kasemin cevap cümlesinin delaletiyle şartın cevabının hazfi, icâz-ı hazif sanatıdır.

Mahzuf cevap ve mezkûr şart cümlelerinden müteşekkil terkip, şart üslubunda faide-i haber inkârî kelamdır.

Ayette cevabın mahzuf olması farklı yönlerden düşünmeyi gerektirdiği, ayrıca dinleyici ve okuyucuyu düşünce ve hayal ufkuna yönlendirdiği için mübalağa içermektedir. Îcâz metoduyla cümle daha yoğun anlamlar yüklenmiştir. (Hasan Uçar, Kur’ân-ı Kerîm’deki Anlamsal Bedî‘ Sanatları Doktora Tezi)

Cümledeki kasemler ve şart üslubu, Firavun’un çok hiddetlendiğinin ve çok kararlı olduğunun işaretleridir.

Şart edatı  اِنْ , mazi fiilin başına da gelebilir. Bu durumda, fiilin gerçekleşmesi konusundaki şiddetli arzuyu ifade eder. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur’an Işığında Belâgat Dersleri Meânî İlmi)

Nahivcilere göre şart fiili olarak kullanılan mazi fiil gelecek zaman ifade eder. (Fâdıl Sâlih Samerrâî Tefsir, c. 2, s. 88.)

إنْ  şart harfi, maziyi muzariye çevirir. (Fâdıl Sâlih Samerrâî Tefsir, c. 2, s. 106.)

Şart ve cevap cümlesinde şartın vuku bulma ihtimali şüpheli veya zayıfsa  اِنْ  kullanılır. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)

اِنْ  edatı başlıca şu yerlerde kullanılır: 

1) Muhatabın tam olarak inanmadığı durumlarda kesinlikle doğru olan sözün başında  اِنْ  gelir.

2) Bilmezden gelinen durumlarda da  اِنْ  kullanılır: Efendisini soran birisine hizmetçinin evde olduğunu bildiği halde: “Evdeyse sana haber veririm” demesi gibi.

3) Bilen kimse sanki bilmiyormuş gibi kabul edilerek  اِنْ  kullanılır: Sebebi de kişinin, bildiği şeyin gereğini yerine getirmemesidir.  إِنْ كُنْتَ مِنْ تُرَابٍ فَلَا تَفْتَخِرْ  “Eğer sen topraktan yaratılmışsan böbürlenme.” örneğinde olduğu gibi. Kişi, topraktan yaratıldığını bilmektedir. Ancak bunu unutup kibirlenmektedir. Bu nedenle de kendisine hitapta  اِنْ  edatı kullanılmıştır. (Prof. Dr. Ali Bulut, Belâgat)

لَاَجْعَلَنَّكَ مِنَ الْمَسْجُون۪ينَ  cümlesi kasemin cevabıdır. Şartın cevabı, kasemin cevabının delaletiyle  mahzuftur.

Şayet ‘’Seni zindana tıkarım!’’ ifadesi Seni zindana tıkılanlardan eylerim! ifadesinden daha kısa değil mi, onunla aynı anlamı vermiyor mu? dersen şöyle derim: Kısa olması açısından doğru, anlam açısından ise hayır. Zira bunun anlamı ‘’Seni benim zindanlarımdaki -hani şu (içler acısı) durumu bilinen- kimselerden yaparım!”dır. Firavun’un bir âdeti de şuydu: Zindana atmak istediği kişiyi alıp onu yerin derinliklerine inen bir deliğe tek başına attırır, orada artık o, ne duyulur ne de görülürdü! Bu ise ölümden daha zor ve ağır bir durumdur. (Keşşâf)