Şuarâ Sûresi 48. Ayet

رَبِّ مُوسٰى وَهٰرُونَ  ...

“Mûsâ’nın ve Hârûn’un Rabbi’ne.”
 
Sıra Kelime Anlamı Kökü
1 رَبِّ Rabbine ر ب ب
2 مُوسَىٰ Musa’nın
3 وَهَارُونَ ve Harun’un
 

رَبِّ مُوسٰى وَهٰرُونَ

 

Ayet makablindeki  بِرَبِّ الْعَالَم۪ينَۙ den bedel olarak mahallen mecrurdur.

Bedel: Matbuundaki kapalılığı açıklamak ve pekiştirmek gibi sebeplerle getirilen ve îrab bakımından matbuuna uyan tabidir. Bedelden önce gelen ve bedelin îrabını almış olduğu kelimeye “mübdelün minh” denir. Bedel 3 gruba ayrılır: 

1. Bedel-i kül, 

2. Bedel-i ba’z, 

3. Bedel-i iştimâl.  رَبِّ  burada bedel-i küldür.

Bedel-i kül: Bedel-i küldeki amaç, öncesindeki kelimenin manasını açıklamak ve onu pekiştirmektir. Buna bedel denmesinin sebebi, öncesindeki kelimenin yerini tam olarak doldurabileceğinden dolayıdır. Bir cümlede öncesindeki kelimeyi kaldırarak onun yerine bedelini koyduğumuzda manada herhangi bir noksanlık meydana gelmez. Bedelli bir ifadede asıl maksat bedel olan kelime olup öncesindeki kelime ise ona bir hazırlık olarak zikredilmektedir. Bedel-i küle “bedel-i mutabık” da denilmektedir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)

رَبِّ  muzâf olup kesra ile mecrurdur.  مُوسٰى  muzâfun ileyh olup gayri munsarif olduğu için elif üzere mukadder fetha ile mecrurdur.

Gayri munsarif isimler: Kesra (esre) ve tenvini alamayan isimlerdir. Gayri munsarif isimler esre yerine fetha alırlar. Yani bu isimler ref halinde damme, nasb halinde fetha, cer halinde yine fetha alırlar. Gayri munsarif “memnu’un mine’s-sarf (اَلْمَمْنُوعُ مِنَ الصَّرفِ)” da denir. Arapçada kullanılmakla birlikte Arapça kökenli olmayan alem (özel) isimler (yer, ülke, kişi adları vb. gibi isimler) de gayri munsariftir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi) 

هٰرُونَ  atıf harfi  وَ ‘la  مُوسٰى ‘ya matuftur.  هٰرُونَ  gayri munsarif olduğu için fetha ile mecrurdur. Matuf ve matufun aleyhin hükümde ortak olduğunu belirtir. İkisi arasında tertip (sıra) olduğunu göstermez. Vav ile yapılan atıfta matuf ve matufun aleyh yer değiştirebilir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)

 

رَبِّ مُوسٰى وَهٰرُونَ

 

Önceki ayetteki  بِرَبِّ الْعَالَم۪ين  ifadesinden bedel olarak fasılla gelmiştir. Fasıl sebebi kemâl-i ittisâldir. Bedel, anlama açıklık getirmek amacıyla yapılan ıtnâb sanatıdır.

Bedel; Arap dilinde bir kelimenin yerine kullanılan başka bir kelimenin atıf yapılmadan ve tefsir maksatlı kullanılmasıyla yapılan ıtnâb sanatıdır. Bedel yapmanın amacı, kapalı olan kelamı açmak, açık olanı ise tekid etmektir. (Ar. Gör. Ömer Kara, Yüzüncü Yıl Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi Sayı: 1 Yıl: 2000)

مُوسٰى - هٰرُونَ  kelimeleri arasında mürâât-ı nazîr sanatı vardır.

“Harun ve Musa’nın Rabbi” şeklindeki izafet muzâfun ileyhin tazimi, gayrının tahkiri içindir.

رَبِّ  kelimesinin tekrarında reddü’l-acüz ale’s-sadr sanatı vardır.

مُوسٰى  ve هٰرُونَ ’un Rabbine ifadesi, بِرَبِّ الْعَالَم۪ينَ  [alemlerin Rabbine] ifadesinin atf-ı beyanıdır; zira -Allah’ın laneti üzerine olsun- firavun rablık iddiasında bulunuyordu. Böylece onu rablıktan azletmek istediler. Böyle bir makamda,  رَبِّ ’nin Musa ve Harun’a izafe edilmesi O’nun bu ikisinin çağırdığı şey (Rab) olmasından ve ikisinin yaptıklarını asıl yapanın O olmasından kaynaklanmaktadır. (Keşşâf, Fahreddin er-Râzî)