Şuarâ Sûresi 72. Ayet

قَالَ هَلْ يَسْمَعُونَكُمْ اِذْ تَدْعُونَۙ  ...

İbrahim, dedi ki: “Onlara yalvardığınızda sizi işitiyorlar mı?”
 
Sıra Kelime Anlamı Kökü
1 قَالَ dedi ki ق و ل
2 هَلْ -mı?
3 يَسْمَعُونَكُمْ onlar sizi işitiyorlar- س م ع
4 إِذْ zaman
5 تَدْعُونَ du’a ettiğiniz د ع و
 

Bu âyetlerin zâhirinden anlaşıldığı üzere Hz. İbrâhim’in kavmi ay, güneş ve yıldızlara veya bunların yerdeki sembolü olan putlara tapıyorlardı. Bu toplumun gökyüzündeki en büyük tanrıları güneş, yeryüzündeki en büyük tanrıları ise onun temsilcisi olan Baal adındaki put idi. Onlara göre insanların hayatını putlar yönetiyordu, yaratma ve yok etme işini de zaman yapıyordu (İbn Âşûr, XIX, 141). İşte Hz. İbrâhim, kavminin Allah’ı bırakıp da tapmış oldukları bütün tanrıların uydurma, onlara tapanların da yanlış yolda olduklarına işaret etmiş, bundan sonra da gerçek ve tapılmaya lâyık olan tanrının yaratan, hidayete erdiren, yediren, içiren, şifa veren, öldüren, hayat veren ve kıyamet gününde günahları bağışlayan Allah Teâlâ olduğuna dikkat çekmiştir.

 


 

قَالَ هَلْ يَسْمَعُونَكُمْ اِذْ تَدْعُونَۙ

 

Fiil cümlesidir.  قَالَ  fetha üzere mebni mazi fiildir. Faili müstetir olup takdiri هو ’dir.

Mekulü’l-kavli  هَلْ يَسْمَعُونَكُمْ ’dir.  قَالَ  fiilinin mef’ûlun bihi olarak mahallen mansubdur.

يَسْمَعُونَكُمْ  fiili  نَ ’un sübutuyla merfû muzari fiildir. Zamir olan çoğul و ’ı fail olarak mahallen merfûdur. Muttasıl zamir  كُمْ  mef’ûlun bih olarak mahallen mansubdur. 

اِذْ  zaman zarfı  يَسْمَعُونَ  fiiline mütealliktir.

(إِذْ) : Yalnız Cümleye muzâf olan zaman zarfıdır.

a) (إِذْ) mef’ûlun fih, mef’ûlun bih, mef’ûlun leh olur.

b) (إِذْ)’den sonra muzâri fiil veya isim cümlesi gelirse gelecek zaman ifade eder.

c) (بَيْنَا) ve (بَيْنَمَا)’dan sonra gelirse mufâcee (sürpriz) harfi olur. Bu durumda zarf (zaman bildiren isim) değil harf olur.

d) Sükûn üzere mebnîdir. Burda mef’ûlun fih konumunda gelmiştir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)  

تَدْعُونَ  ile başlayan fiil cümlesi muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur.

تَدْعُونَ  fiili  نَ ’un sübutuyla merfû muzari fiildir. Zamir olan çoğul و ’ı fail olarak mahallen merfûdur.

 

قَالَ هَلْ يَسْمَعُونَكُمْ اِذْ تَدْعُونَۙ

 

Bu ayetle Allah Teâlâ, Hz. İbrahim’in cevabını bildiriyor. Ayet istînâfiyye olarak fasılla gelmiştir. Fasıl sebebi, şibh-i kemâl-i ittisâldir. Müspet mazi fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır.

قَالَ  fiilinin mekulü’l-kavli olan  هَلْ يَسْمَعُونَكُمْ اِذْ تَدْعُونَۙ  cümlesi, istifham üslubunda talebî inşâî isnaddır.

Cümle istifham üslubunda gelmiş olsa da soru kastı taşımayıp tahkir ve alay anlamda geldiği için mecaz-ı mürsel mürekkebdir. Ayrıca istifhamda tecâhül-i ârif sanatı vardır.

اِذْ  Zaman zarfı  يَسْمَعُونَ  fiiline mütealliktir. Müspet muzari fiil sıygasında, faide-i haber ibtidaî kelam olan …تَدْعُونَ  cümlesi  اِذْ ’in muzâfun ileyhi konumundadır. 

[Sizi işitiyorlar mı?] cümlesinde mutlaka hazfedilen bir muzâf olduğu düşünülmelidir; “Sizin dualarınızı işitiyorlar mı?” anlamındadır. Katâde ifadeyi, “Dualarınıza cevap verdiklerini size işittiriyorlar mı, buna güçleri yetiyor mu yani!” anlamında  يَسْمَعُونَكُمْ  şeklinde okumuştur.  اِذْ  geçmiş zamandaki olayların aktarılması için kullanılmasına rağmen burada muzari fiil ile gelmiştir ve anlam şöyledir: “Dua ettiğiniz önceki zamanlardaki halinizi aklınıza getirin; hiç sizi işittikleri veya size işittirdikleri oldu mu, söyleyin!” Bu, muhatabı susturmada daha etkilidir. (Keşşâf) 

هَلْ يَسْمَعُونَكُمْ [Sizi duyuyorlar mı?] ifadesi  أيسمعون  دعائكم  demektir, veya  يَسْمَعُونَكُمْ تدعون demektir ki  اِذْ تدعون  ifadesi bu manaya delâlet ettiği için hazf edilmiştir.  تدعون nin muzari olarak gelmesi, geçmiş halin hikâyesi olmasındandır, zihinde canlandırılmıştır. (Beyzâvî)