Şuarâ Sûresi 92. Ayet

وَق۪يلَ لَهُمْ اَيْنَ مَا كُنْتُمْ تَعْبُدُونَۙ  ...

Cehennem de azgınlara gösterilecek ve onlara, “Allah’ı bırakıp da tapmakta olduklarınız nerede? Size yardım ediyorlar mı veya kendilerini kurtarabiliyorlar mı?” denilecek.  (91 - 93. Ayetler Meali)
 
Sıra Kelime Anlamı Kökü
1 وَقِيلَ ve denilir ق و ل
2 لَهُمْ onlara
3 أَيْنَ hani nerede?
4 مَا şeyler
5 كُنْتُمْ ك و ن
6 تَعْبُدُونَ taptıklarınız ع ب د
 

وَق۪يلَ لَهُمْ اَيْنَ مَا كُنْتُمْ تَعْبُدُونَۙ

 

Ayet atıf harfi  وَ ‘la  اُزْلِفَتِ ‘e matuftur.  ق۪يلَ  fetha üzere mebni, meçhul mazi fiildir.  لَهُمْ  car mecruru  ق۪يلَ  fiiline mütealliktir.  

اَيْنَ مَا كُنْتُمْ تَعْبُدُونَ  cümlesi naib-i fail olarak mahallen mansubdur.

اَيْنَ  istifhâm ismi, mekân zarfı olup mahzuf mukaddem habere mütealliktir. 

Müşterek ism-i mevsûl  مَا  muahhar mübteda olup mahallen merfûdur. İsm-i mevsûlun sılası  كُنْتُمْ تَعْبُدُونَۙ  ‘dir. Îrabtan mahalli yoktur. Aid zamir mahzuftur. Takdiri; تعبدونها (Onlara ibadet ediyorsunuz) şeklindedir. 

كَانَ  nakıs, mebni mazi fiildir. İsim cümlesinin önüne geldiğinde, ismini ref haberini nasb eder.  تُمْ  muttasıl zamiri  كُنْتُمْ ’ün ismi olarak mahallen merfûdur.  تَعْبُدُونَۙ  fiili  كُنْتُمْ ’ün haberi olarak mahallen mansubdur. 

تَعْبُدُونَ  fiili  نَ ‘un sübutuyla merfû muzari fiildir. Zamir olan çoğul و ‘ı fail olarak mahallen merfûdur.

 

وَق۪يلَ لَهُمْ اَيْنَ مَا كُنْتُمْ تَعْبُدُونَۙ

 

Ayet  وَ  atıf harfiyle önceki ayete atfedilmiştir. Müspet mazi fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır.  ق۪يلَ  fiilinin naib-i faili olan  اَيْنَ مَا كُنْتُمْ تَعْبُدُونَ , istifham üslubunda talebî inşâî isnaddır. Cümlede takdim-tehir ve ‘icâz-ı hazif sanatları vardır. Soru harfi  اَيْنَ , mekân zarfı olarak mahzuf mukaddem habere mütealliktir. Muahhar mübteda konumundaki müşterek ism-i mevsûl  مَا  nın sılası olan كُنْتُمْ تَعْبُدُونَ , nakıs fiil  كان ’nin dahil olduğu sübut ve istimrar ifade eden isim cümlesidir.  كان ’nin haberinin muzari fiil cümlesi olarak gelmesi hükmü takviye, hudûs ve teceddüt ifade eder. 

Muzari fiil tecessüm özelliği sayesinde muhatabın muhayyilesini harekete geçirerek olayı daha iyi anlamasını sağlar.

Muzari fiilin geldiği hallerde çoğunlukla bu gaye mevcuttur. Muzari fiilin kullanımıyla sahne muhatabın gözünde sanki o anda canlanır. Bu da insanı etkiler. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur'an Işığında Belâgat Dersleri Meânî İlmi)

كان ’nin haberinin muzari fiille gelmesi, geçmişte belirli bir süre devam edip biten eylemler ve geçmişte mûtat olarak yapılan, âdet haline gelmiş davranışlar olmak üzere iki manaya delalet eder. (Vecih Uzunoğlu, Arap Dilinde كَانَ ’nin Fiili ve Kur'an’da Kullanımı, DEÜ İlahiyat Fak. Dergisi Sayı 41)

İstifham  üslubunda gelmiş olmasına rağmen tahkir ve azarlama amacı taşıyan cümle  lüzumiyet alakasıyla mecaz-ı mürsel mürekkebdir. Ayrıca soruda tecâhül-i ârif sanatı vardır.

اَيْنَ , istifhâm edatı olarak, Kur’an’da on ayette varid olmuştur. Bunlardan üçünde  اَيْنَ ’den hemen sonra gelen  مَا  ism-i mevsûl olup zaid değildir ve bu ayette olduğu gibi  اَيْنَ ’den ayrı olarak yazılmıştır.

اَيْنَ , Kur’an’da istifham edatının yanında şart edatı olarak da gelmiştir. Kur’an’da şart edatı olarak kullanıldığı tüm ayetlerde sonuna bir  مَا  ilave olunmuştur. Bu da  اَيْنَمَا  ve  اَيْنَ مَا  şekillerinde yani hem bitişik hem de ayrı olarak gelmiştir. (Sahip Aktaş, Kur’an’da İstifhâm Üslûbu)

Bu soru, cevapsız bırakma ve muhatabı susturma sorusudur. Bu sebeple böyle soruya cevap beklenmez. (Ruhu’l Beyan)