وَحُشِرَ لِسُلَيْمٰنَ جُنُودُهُ مِنَ الْجِنِّ وَالْاِنْسِ وَالطَّيْرِ فَهُمْ يُوزَعُونَ
وَحُشِرَ لِسُلَيْمٰنَ جُنُودُهُ مِنَ الْجِنِّ وَالْاِنْسِ وَالطَّيْرِ
وَ atıf harfidir. حُشِرَ fetha üzere mebni, meçhul mazi fiildir. لِسُلَيْمٰنَ car mecruru حُشِرَ fiiline mütealliktir.
سُلَيْمٰنَ gayri munsarif olduğu için cer alameti fethadır. Sonundaki elif ve nun ziyadedir.
Gayri munsarif isimler: Kesra (esre) ve tenvini alamayan isimlerdir. Gayri munsarif isimler esre yerine fetha alırlar. Yani bu isimler ref halinde damme, nasb halinde fetha, cer halinde yine fetha alırlar. Gayri munsarif “memnu’un mine’s-sarf (اَلْمَمْنُوعُ مِنَ الصَّرفِ)” da denir. Arapçada kullanılmakla birlikte arapça kökenli olmayan alem (özel) isimler (Yer, ülke, kişi adları vb. gibi isimler) de gayri munsariftir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
جُنُودُ naib-i fail olup lafzen merfûdur. Muttasıl zamir هُ muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur. مِنَ الْجِنّ car mecruru جُنُودُ ‘un mahzuf haline mütealliktir.
الْاِنْسِ ve الطَّيْرِ atıf harfi وَ ‘la الْجِنِّ ‘e matuftur.
فَهُمْ يُوزَعُونَ
فَ atıf harfidir. İsim cümlesidir. Munfasıl zamir هُمْ mübteda olarak mahallen merfûdur. يُوزَعُونَ mübtedanın haberi olarak mahallen merfûdur.
يُوزَعُونَ fiili نَ ‘un sübutuyla merfû meçhul muzari fiildir. Zamir olan çoğul و ‘ı naib-i fail olarak mahallen merfûdur.
وَحُشِرَ لِسُلَيْمٰنَ جُنُودُهُ مِنَ الْجِنِّ وَالْاِنْسِ وَالطَّيْرِ
Ayet وَ ‘la önceki ayetteki … قَالَ cümlesine atfedilmiştir. Atıf sebebi hükümde ortaklıktır.
Ayetin ilk cümlesi müspet mazi fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır. Mazi fiil sebata, temekküne ve istikrara işaret eder. (Hâlidî, Vakafât, s.107)
حُشِرَ fiilli meçhul bina edilmiştir. Meçhul bina edilen fiillerde mef’ûle dikkat çekme kastı vardır. Çünkü malum bina edildiğinde mef’ûl olan kelime meçhul binada naibu fail olur.
Meçhul bina, naibu failin bu fiilde bir dahli olmadığına da işaret eder. (Dr. Adil Ahmet Sâbir er-Ruveynî, Teemmülat fi Sûret-i İbrahim, s. 127)
Cümlede takdim-tehir sanatı vardır. Car mecrur لِسُلَيْمٰنَ , ihtimam için faile takdim edilmiştir. مِنَ الْجِنِّ ile ona matuf الْاِنْسِ ve الطَّيْرِ kelimeleri, جُنُودُ ’nun mahzuf haline mütealliktir.
جُنُودُ ‘nun, yani ordunun cin, insan ve kuş şeklinde ifade edilmesi cem' ma’at-taksim sanatıdır.
Hz. Süleyman’ın hitap ettiği kimseler, insanlardan, cinlerden ve diğerlerinden memleketinin reisleri ve devletinin büyükleri idi. Buna göre Hz.Süleyman'ın, "Ey insanlar..." hitabında insanlar, tağlip (galip kılmak) yoluyla hepsini kapsamaktadır.
Ayette cinlerin, insanlardan önce zikredilmesi, daha sözün başında onun hükümdarlığının son derece güçlü ve saltanatının pek üstün olduğunu acilen beyan etmek içindir. Zira cinler, serkeş, azgın, itaatsiz ve toplanmak ile boyun eğdirilen inekten uzak bir taifedir. (Ebüssuûd)
فَهُمْ يُوزَعُونَ
Ayetin son cümlesi makabline hükümde ortaklık nedeniyle atfedilmiştir.
Mübteda ve haberden müteşekkil, sübut ve istimrar ifade eden isim cümlesi, faide-i haber ibtidaî kelamdır.
Cümlede müsnedin muzari fiil cümlesi olarak gelmesi hükmü takviye, hudûs ve teceddüt ifade eder. Muzari fiil tecessüm özelliği sayesinde muhatabın muhayyilesini harekete geçirerek olayı daha iyi anlamasını sağlar.
Muzari fiilin geldiği hallerde çoğunlukla bu gaye mevcuttur. Muzari fiilin kullanımıyla sahne muhatabın gözünde sanki o anda canlanır. Bu da insanı etkiler. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur'an Işığında Belâgat Dersleri Meânî İlmi)
یُوزَعُونَ fiilli meçhul bina edilmiştir. Meçhul bina edilen fiillerde mef’ûle dikkat çekme kastı vardır.
Cümlenin haberinin fiil olması hükmü takviye ve teceddüt ifade eder. Muzari fiil oluşu muhatabın olayı zihninde canlandırmasını sağlayarak ilgisini artırır. Müsnedün ileyhi takdim edilmiş terkibin müspet ve müsnedin fiil olması halinde bu terkip; Sa‘d ve Dr. Fâdıl Hasan Abbas’a göre yine tahsis ifade eder. Ancak Sekkakî bunun tahsis ifade etmediği görüşündedir.
Alışılmışın dışındaki haber tekidi gerektirmiştir. Bunun için de müsnedün ileyh takdim edilmiştir. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur'an Işığında Belâgat Dersleri Meânî İlmi)