قَالُوا نَحْنُ اُو۬لُوا قُوَّةٍ وَاُو۬لُوا بَأْسٍ شَد۪يدٍ وَالْاَمْرُ اِلَيْكِ فَانْظُر۪ي مَاذَا تَأْمُر۪ينَ
Sıra | Kelime | Anlamı | Kökü |
---|---|---|---|
1 | قَالُوا | dediler ki |
|
2 | نَحْنُ | biz |
|
3 | أُولُو | sahibiyiz |
|
4 | قُوَّةٍ | güç |
|
5 | وَأُولُو | ve erbabıyız |
|
6 | بَأْسٍ | savaş |
|
7 | شَدِيدٍ | yaman |
|
8 | وَالْأَمْرُ | ama emir |
|
9 | إِلَيْكِ | senindir |
|
10 | فَانْظُرِي | o halde bak |
|
11 | مَاذَا | ne |
|
12 | تَأْمُرِينَ | buyurursan |
|
قَالُوا نَحْنُ اُو۬لُوا قُوَّةٍ وَاُو۬لُوا بَأْسٍ شَد۪يدٍ وَالْاَمْرُ اِلَيْكِ فَانْظُر۪ي مَاذَا تَأْمُر۪ينَ
Fiil cümlesidir. قَالُوا damme üzere mebni mazi fiildir. Zamir olan çoğul و ’ı fail olup mahallen merfûdur.
Mekulü’l kavli نَحْنُ اُو۬لُوا ‘dir. قَالُوا fiilinin mef’ûlun bihi olarak mahallen mansubdur.
Munfasıl zamir نَحْنُ mübteda olarak mahallen merfûdur. اُو۬لُوا haber olup cemi müzekker salim kelimelere mülhak olduğu için ref alameti و ’dır. Aynı zamanda muzâftır. قُوَّةٍ muzâfun ileyh olup kesra ile mecrurdur.
اُو۬لُوا بَأْسٍ kelimesi atıf harfi وَ ‘la makabline matuftur. شَد۪يدٍ kelimesi بَأْسٍ ‘nin sıfatı olup kesra ile mecrurdur.
Varlıkları niteleyen kelimelere sıfat denir. Arapçada sıfatın asıl adı na’t ( النَّعَتُ )dır. Sıfatın nitelediği isme de men’ut ( المَنْعُوتُ ) denir. Bir ismi doğrudan niteleyen sıfata hakiki sıfat, dolaylı olarak niteleyen sıfata da sebebi sıfat denir.
Sıfat ile mevsuftan oluşan tamlamaya sıfat tamlaması denir. Sıfat tek kelime (isim), cümle ve şibh-i cümle olabilir. Ve sıfat birden fazla gelebilir.
Sıfat iki kısma ayrılır: 1. Hakiki sıfat 2. Sebebi sıfat
Hakiki sıfat :1. Müfred olan sıfatlar 2. Cümle olan sıfatlar olmak üzere ikiye ayrılır.
1. Müfred olan sıfatlar: Müfred olan sıfatlar genellikle ism-i fail, ism-i mef’ûl, mübalağalı ism-i fail, sıfat-ı müşebbehe, ism-i tafdil, masdar, ism-i mensub ve sayı isimleri şeklinde gelir. Sıfat mevsûfuna: cinsiyet, adet, marifelik - nekrelik ve îrab bakımından uyar.
Gayri akil (akılsız çoğullar) mevsûf olarak geldiğinde sıfatını müfred müennes olarak da alır.
2. Cümle olan sıfatlar : Üçe ayrılır: 1- İsim cümlesi olan sıfatlar, 2- Fiil cümlesi olan sıfatlar, 3- Şibh-i cümle olan sıfatlar. Nekre isimden sonra gelen cümle veya şibhi cümle sıfat olur. Marife isimden sonra gelen cümle veya şibhi cümle hal olur. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
وَالْاَمْرُ اِلَيْكِ cümlesi mekulü’l-kavle matuftur.
وَ atıf harfidir. الْاَمْرُ mübteda olup lafzen merfûdur. اِلَيْكِ car mecruru mübtedanın mahzuf haberine mütealliktir.
فَ mukadder şartın cevabının başına gelen rabıta veya fasiha harfidir. Takdiri, إن عزمت على أمر (Sen bir işe karar verirsen) şeklindedir.
انْظُر۪ي fiili نَ ‘un hazfıyla mebni emir fiildir. Faili müstetir olup takdiri أنت ‘dir. Muttasıl zamiri ي fail olarak mahallen merfûdur.
فَ karinesi olmadan gelen مَاذَا تَأْمُر۪ينَ cümlesi mukadder şartın cevabıdır.
مَاذَا istifhâm ismi, amili انْظُر۪ي ‘nin mef’ûlün bihi olarak mahallen mansubdur.
تَأْمُر۪ينَ fiili نَ ‘un sübutuyla merfû muzari fiildir. Muttasıl zamir ي fail olarak mahallen merfûdur.
قَالُوا نَحْنُ اُو۬لُوا قُوَّةٍ وَاُو۬لُوا بَأْسٍ شَد۪يدٍ وَالْاَمْرُ اِلَيْكِ
Beyânî istînâf olarak fasılla gelen cümlenin fasıl sebebi şibh-i kemâl-i ittisâldir. Müspet mazi fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır. Allah Teâlâ, Sebe Melikesinin ileri gelenlerinin, ona verdikleri cevabı bildiriyor.
قَالُوا fiilinin mekulü’l-kavli olan نَحْنُ اُو۬لُوا قُوَّةٍ cümlesi, mübteda ve haberden müteşekkil sübut ve istimrar ifade eden isim cümlesi, faide-i haber ibtidaî kelamdır.
وَاُو۬لُوا بَأْسٍ , tezâyüf nedeniyle habere atfedilmiştir.
بَأْسٍ için sıfat olan شَد۪يدٍ , mevsufunun bir özelliğini belirten ıtnâb sanatıdır. Sıfat-ı müşebbehe kalıbında gelerek mübalağa ifade etmiştir.
Hükümde ortaklık nedeniyle makabline atfedilen وَالْاَمْرُ اِلَيْكِ cümlesi, sübut ifade eden isim cümlesi, faide-i haber ibtidaî kelamdır. Cümlede îcâz-ı hazif sanatı vardır. Car mecrur اِلَيْكِ , mahzuf habere mütealliktir.
اُو۬لُوا kelimesinin tekrarı kavmin kendilerini üstün gördüklerine işaret etmek için olabilir. Bu tekrarda ıtnâb ve reddü’l-acüz ale’s-sadr sanatları vardır.
قُوَّةٍ , شَد۪يدٍ kelimelerindeki tenvin kesret, tazim ve nev ifade eder. Bu kelimeler arasında mürâât-ı nazîr sanatı vardır.
فَانْظُر۪ي مَاذَا تَأْمُر۪ينَ
Mekulü’l-kavle dahil olan cümlede فَ , takdiri إن عزمت على أمر (Sen bir işe karar verirsen) olan mahzuf şartın cevabının başına gelmiş rabıta harfidir.
Cevap olan فَانْظُر۪ي مَاذَا تَأْمُر۪ينَ cümlesi, emir üslubunda talebî inşâî isnaddır.
Şart cümlesinin hazfi îcâz-ı hazif sanatıdır. Mahzufla birlikte terkip, şart üslubunda talebî inşâî isnaddır.
İstifham üslubunda talebi inşaî isnad olan مَاذَا تَأْمُر۪ينَ cümlesi, انْظُر۪ي fiilinin mef’ûlü konumundadır.
مَاذَا , istifham harfi olarak تَأْمُر۪ينَ fiilinin mef’ûlü konumundadır.
الْاَمْرُ - تَأْمُر۪ينَ kelimeleri arasında iştikak cinası ve reddü’l-acüz ale’s-sadr sanatları vardır.