Neml Sûresi 93. Ayet

وَقُلِ الْحَمْدُ لِلّٰهِ سَيُر۪يكُمْ اٰيَاتِه۪ فَتَعْرِفُونَهَاۜ وَمَا رَبُّكَ بِغَافِلٍ عَمَّا تَعْمَلُونَ  ...

De ki: “Hamd Allah’a mahsustur. O, âyetlerini size gösterecek ve siz de onları tanıyacaksınız. Rabbin, yaptıklarınızdan habersiz değildir.”
 
Sıra Kelime Anlamı Kökü
1 وَقُلِ ve de ki ق و ل
2 الْحَمْدُ hamdolsun ح م د
3 لِلَّهِ Allah’a
4 سَيُرِيكُمْ O size gösterecek ر ا ي
5 ايَاتِهِ ayetlerini ا ي ي
6 فَتَعْرِفُونَهَا siz de onları tanıyacaksınız ع ر ف
7 وَمَا ve değildir
8 رَبُّكَ Rabbin ر ب ب
9 بِغَافِلٍ gafil غ ف ل
10 عَمَّا şeylerden
11 تَعْمَلُونَ yaptıklarınız ع م ل
 

Allah’ın göstereceği işaretlerden maksat, O’nun birliğini ve kudretini gösteren gerek dış dünyadaki gerekse insanın kendi varlığındaki delillerdir (bilgi için bk. Fussılet 41/53). Sûrenin bu son âyetinin son cümlesi ile Hz. Peygamber teselli edilmekte, müşrikler ise uyarılmaktadır.

Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 4 Sayfa: 211
 

وَقُلِ الْحَمْدُ لِلّٰهِ سَيُر۪يكُمْ اٰيَاتِه۪ فَتَعْرِفُونَهَاۜ 

 

Fiil cümlesidir.  وَ  atıf harfidir. Matuf ve matufun aleyhin hükümde ortak olduğunu belirtir. İkisi arasında tertip (sıra) olduğunu göstermez. Vav ile yapılan atıfta matuf ve matufun aleyh yer değiştirebilir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)  

قُلِ  sükun üzere mebni emir fiildir. Faili müstetir olup takdiri  أنت ‘dir. Mekulü’l-kavli  الْحَمْدُ لِلّٰهِ سَيُر۪يكُمْ ‘dir.  قُلِ  fiilinin mef’ûlun bihi olarak mahallen mansubdur.

الْحَمْدُ  mübteda olup lafzen merfûdur.  لِلّٰهِ  car mecruru mübtedanın mahzuf haberine mütealliktir. 

Fiilinin başındaki  سَ  harfi tekid ifade eden istikbal harfidir. يُر۪ي  fiili  ى  üzere mukadder damme ile merfû muzari fiildir. Faili müstetir olup takdiri هو ‘dir.Muttasıl zamir  كُمْ  mef’ûlun bih olarak mahallen mansubdur.  اٰيَاتِه۪  ikinci mef’ûlun bih olup kesra ile mansubdur. Cemi müennes salim kelimeler hareke ile îrablanır.

فَ  atıf harfidir. Matuf ve matufun aleyh arasında hiç zaman geçmediğini, işin hemen yapıldığını ifade eder.  فَ  ile yapılan atıfta matuf ve matufun aleyh yer değiştiremez. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)

تَعْرِفُونَهَا  fiili  نَ ‘un sübutuyla merfû muzari fiildir. Zamir olan çoğul و ‘ı fail olarak mahallen merfûdur. Muttasıl zamir  هَا  mef’ûlun bih olarak mahallen mansubdur. 

 

 وَمَا رَبُّكَ بِغَافِلٍ عَمَّا تَعْمَلُونَ

 

وَ  atıf harfidir.  مَا  nefy harfi olup  لَيْسَ  gibi amel etmiştir.  رَبُّكَ  lafzı  مَا ’nın ismi olup lafzen merfûdur. Muttasıl zamir  كَ  muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur.

بِغَافِلٍ ’deki  بِ  harfi zaiddir. غَافِلٍ  lafzen mecrur mahallen  مَا ’nın haberi olarak mansubdur. 

Burada  بِ  harfi manayı pekiştirmek için zaid olarak gelmiştir. Olumlu cümlelerde  ل  harfinin tekid ifade etmesi gibi olumsuz cümlelerde de  لَيْسَ  ve  مَا ’nın haberinin başında gelen  بِ  harfi tekid bildirir. (Suyûtî, İtkân fî Ulûmi’l Kur’an, II, 142)

Kur’an-ı Kerim’de  بِ  harfi 22 yerde  لَيْسَ ’nin, 19 yerde de  مَا ’nın haberinin başında zaid olarak gelmiştir. (Ahmet Yüksel, Biçim, Anlam ve İmla Yönüyle Arapçada Zaidlik)

غَافِلٍ  kelimesi  sülâsîsi  غفل olan fiilin ism-i faildir.

İsm-i fail; eylemi yapan ve gerçekleştiren demektir. Geçici olarak o sıfatı yüklenen isimdir. İsm-i fail; hem varlığa (zata) hem de onun sıfatına delalet eden kelimelerdir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)

مَا  müşterek ism-i mevsûlu  عَنْ  harf-i ceriyle birlikte  تَعْمَلُونَ  fiiline mütealliktir. İsm-i mevsûlun sılası  تَعْمَلُونَ ’dir. Îrabdan mahalli yoktur.  

تَعْمَلُونَ  fiili  نَ ’un sübutuyla merfû muzari fiildir. Zamir olan çoğul  و ’ı fail olup mahallen merfûdur.

 

وَقُلِ الْحَمْدُ لِلّٰهِ 

 

وَ  atıf harfidir. Ayetin ilk cümlesi 91. ayetteki … اِنَّـمَٓا اُمِرْتُ اَنْ  cümlesine atfedilmiştir. Emir üslubunda talebî inşâî isnaddır. Atıf sebebi hükümde ortaklıktır. 

قُلِ  fiilinin mekulü’l-kavli olan  الْحَمْدُ لِلّٰهِ  cümlesi, sübut ve istimrar ifade eden isim cümlesi faide-i haber ibtidaî kelamdır. Cümlede îcâz-ı hazif sanatı vardır. Mübteda olan  الْحَمْدُ ’nün haberi mahzuftur.  لِلّٰهِ  bu mahzuf habere mütealliktir.

Yani de ki: "Allah'ın bana bolca ihsan buyurduğu nimetlerinden dolayı ve çeşitli dinî ve dünyevî nimetleri içeren peygamberlik nimetini bana bahşetmesinden, beni peygamberlik yüklerini taşımaya ve hükümlerini apaçık ayetlerle ve parlak delillerle bütün insanlığa tebliğ etmeye muvaffak kılmasından dolayı O'na hamd ederim."  (Ebüssuûd)


سَيُر۪يكُمْ اٰيَاتِه۪ فَتَعْرِفُونَهَاۜ 

 

Mekulü’l-kavle dahil istînâfiyye olan ikinci cümle müspet muzari fiil sıygasında faide-i haber talebî kelamdır.

İstikbal harfi  سَ , cümlede vaîd manası olduğu için tekid ifade etmektedir.

Ayetlerin Allah Teâlâ’ya ait zamire muzâf olması onları tazim ve teşrif işindir.

Buradaki görmek fiili yani  سَيُر۪يكُمْ  anlamak, bilmek manasındadır. 

فَتَعْرِفُونَهَا  cümlesi  فَ  ile öncesine atfedilmiştir. Atıf sebebi hükümde ortaklıktır. Müspet muzari fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır. 

سَيُر۪يكُمْ - تَعْرِفُونَهَاۜ  kelimeleri arasında mürâât-ı nazîr sanatı sanatı vardır.

Bu cümle, size ayetlerini gösterdiğinde onları tanımanız size fayda vermeyecek, iş işten geçmiş olacak anlamındadır. Lâzım zikredilmiş, melzûm kastedilmiştir. Mecaz-ı mürsel mürekkebdir. 

Bu kelam, makabli için bir izah mahiyetinde olup mükâfat ve ceza vaatlerini de zımnen içermektedir. Nitekim  رَبُّ  kelimesinin, Rasulullah'ın (sav) zamirine izafe edilmesi ve hitabın önce Rasulullah'a tahsis edilip sonra bütün kâfirlere tamim edilmesi (yaptıklarınızdan) de bu hakikati haber vermektedir. (Ebüssuûd)


وَمَا رَبُّكَ بِغَافِلٍ عَمَّا تَعْمَلُونَ

 

وَ   istînâfiyyedir. Nefy harfi  مَا ’nın dahil olduğu sübut ve istimrar ifade eden isim cümlesi faide-i haber inkârî kelamdır.  مَا  harfi  ليس  gibi amel etmiştir.

مَا ‘nın haberi olan  بِغَافِلٍ ’deki  بِ  harfi tekid ifade eden zaid harftir. 

رَبُّكَ  izafeti, muzâfun ileyhe şeref ve destek ifade eder. Müsnedün ileyhin Rabb ismiyle gelmesi Allah’ın rubûbiyet sıfatını ön plana çıkarır.

Ayette mütekellim Allah Teâlâ olduğu halde Rabb isminin zikredilmesi tecrîd sanatıdır.

غَـٰفِلٍ - تَعْمَلُونَ  kelimeleri arasında tıbâk-ı hafî sanatı vardır.

Burada  بِ  harfi manayı pekiştirmek için zaid olarak gelmiştir. Olumlu cümlelerde  ل  harfinin tekid ifade etmesi gibi olumsuz cümlelerde de  لَيْسَ  ve  مَا ’nın haberinin başında gelen  بِ  harfi tekid bildirir. (Suyûtî, İtkân fî Ulûmi’l Kur’an, II, 142)

عن harf-i ceriyle birlikte  بِغَافِلٍ ‘ye müteallik masdar harfi  مَا ‘nın sılası olan  بِغَافِلٍ , ism-i fail sıygasında gelerek isim cümlesindeki sübut ve istimrar anlamını kuvvetlendirmiştir.

İsim cümlesinde yer alan ism-i fail, çoğunlukla sübut ve süreklilik anlamı ifade eder. Fiil cümlesinde yer alan ism-i fail ise hudûs ve yenilenme anlamı ifade eder. İsm-i fail, isim cümlesi bağlamında kullanılıp başında tekid lamı (lâm-ı muzahlaka) bulunursa, bu durum sübut manasını artırır. (Muhammed Rızk, Dr. Öğr. Üyesi, Hitit Üniversitesi, İlahiyat Fakültesi, Arap Dili ve Belâgatı Anabilim Dalı, Kur’an-ı Kerim’de İsm-i Fail’in İfade Göstergesi (Manaya Delâleti), Hitit Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi) 

İsim cümleleri, mübteda ve haberden oluşur. Zaman ifade etmez. Asıl kuruluş sebebi; müsnedin, müsnedün ileyh için sabit olduğunu ifade etmektir.  İsim cümlesinin haberi müfred ya da isim cümlesi olursa, asıl konulduğu mana olan sübutu (sabit olması) veya bazı karinelerle istimrarı (devamlılığı) ifade eder. İstimrar ifadesi daha çok medh ve zem durumlarında olur. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur'an Işığında Belâgat Dersleri Meânî İlmi) 

[Allah gafil değildir.] sözü “Allah onların yaptıklarını bilir.” ifadesinden daha güçlüdür. Olumsuz cümlelerde daha fazla vurgu vardır.

Kur’an-ı Kerim’de  بِ  harfi 22 yerde  لَيْسَ ’nin, 19 yerde de  مَا ’nın haberinin başında zaid olarak gelmiştir. (Ahmet Yüksel, Biçim, Anlam ve İmla Yönüyle Arapçada Zaidlik) 

Allah yaptıklarınızdan gafil değildir cümlesi, bünyesinde ‘amellerinizin karşılığını verecek ve sizi mutlaka azaba uğratacaktır’ anlamını barındırmaktadır. Cümle, amellerinin karşılığının verilmesi konusunda tehdittir. Lâzım zikredilmiş, melzûm kastedilmiştir. Mecaz-ı mürsel mürekkebdir. 

Cümlede iki farklı görevdeki  مَا ’lar arasında tam cinas ve reddü’l-acüz ale’s-sadr sanatları vardır.

Ayetin bu son cümlesi mesel tarikinde tezyîldir. Tezyîl cümleleri ıtnâb babındandır. Önceki cümleyi tekid için gelmiştir. Mesel tarikinde olanlar müstakil olarak da bir mana ifade eder. Yani müstakil olarak dillerde dolaşır, atasözü gibi halk arasında bilinir.

Tezyîl, bir cümlenin diğer bir cümleyi takip etmesi ve tekid etmek amacıyla birincinin manasını kapsaması ve onu sağlamlaştırmasına verilen isimdir. Bu iki şekilde olmaktadır: Birinci cümle, ikinci cümlenin ya mantukunu ya da mefhumunu tekid etmektedir. (Ar. Gör. Ömer Kara, Belâgat İlminde İki İfade Biçimi: Itnâb-Îcâz Kur’an Metninin Anlaşılmasındaki Rolü Üzerine Bir Deneme)

[Allah yaptıklarınızdan gafil değildir.] Hülasa mana şöyledir: Ey Resulüm! Senin Rabbin, onların amellerinden habersiz değildir. Bu itibarla o, mutlaka onları azaba uğratacaktır. Onun için onlar, azaplarının tehir edilmesi, Allah'ın onların yaptıklarından habersiz bulunmasından dolayı olduğunu sanmasınlar! Allah, doğrusunu herkesten iyi bilir.  (Ebüssuûd)

Surenin sonunda  konuyu en güzel şekilde bağlayarak mükemmel bir sonuç teşkil eden bu ayet,  sözün makama ve girişe uygun güzel bir şekilde tamamlanması olan hüsn-i intihâ sanatının güzel bir örneğidir.  

Cemi  müzekker salim kalıbında gelen fasılalar surenin genelinde olduğu gibi bu sayfada da harika bir seci ahengi oluşturmuştur.