Kasas Sûresi 22. Ayet

وَلَمَّا تَوَجَّهَ تِلْقَٓاءَ مَدْيَنَ قَالَ عَسٰى رَبّ۪ٓي اَنْ يَهْدِيَن۪ي سَوَٓاءَ السَّب۪يلِ  ...

(Şehirden çıkıp) Medyen’e doğru yöneldiğinde, “Umarım Rabbim beni doğru yola iletir” dedi.
 
Sıra Kelime Anlamı Kökü
1 وَلَمَّا ne zaman ki
2 تَوَجَّهَ yönelince و ج ه
3 تِلْقَاءَ tarafına ل ق ي
4 مَدْيَنَ Medyen
5 قَالَ dedi ق و ل
6 عَسَىٰ umarım ki ع س ي
7 رَبِّي Rabbim ر ب ب
8 أَنْ
9 يَهْدِيَنِي beni iletir ه د ي
10 سَوَاءَ doğru س و ي
11 السَّبِيلِ yola س ب ل
 

Medyen, Akabe körfezinin kuzeyindeki Maan yakınlarında, Mısır’a yaya yürüyüşü ile sekiz günlük mesafede bulunan eski bir şehirdir (bilgi için bk. A‘râf 7/85). Buranın halkı Arap asıllı olduğu için Hz. Mûsâ’nın soyundan olan İbrânîler’e hem ırk hem de dil bakımından yakındılar, dolayısıyla ona yardım etmiş olmaları tarihen mümkündür. Tefsirlerde anlatıldığına göre Hz. Mûsâ’nın Medyen suyu başında gördüğü iki kadın Medyen halkına peygamber olarak gönderilmiş olan Şuayb aleyhisselâmın kızları olup, ancak halk hayvanlarını sulayıp kuyunun başından ayrıldıktan sonra hayvanlarını sulayabiliyorlardı. Bunların Şuayb’ın kardeşi oğlunun veya Medyen halkından sâlih birinin kızları olduğuna dair rivayetler de vardır (bk. Abdülvehhâb en-Neccâr, s. 202-204). Kızlar, Mûsâ’nın sorusu üzerine kendilerinin güçsüz, babalarının da ihtiyar olduğunu söyleyerek dolaylı bir şekilde yardım istemişlerdir. Hz. Mûsâ’nın, “Ey rabbim! Bana lutfedeceğin her türlü hayra muhtacım!” şeklindeki duasından o sırada onun da yalnız ve desteksiz kaldığı, yardım ve himayeye muhtaç olduğu anlaşılmaktadır (bk. İbn Âşûr, XX, 103).

 

Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 4 Sayfa: 223
 

وَلَمَّا تَوَجَّهَ تِلْقَٓاءَ مَدْيَنَ قَالَ عَسٰى رَبّ۪ٓي اَنْ يَهْدِيَن۪ي سَوَٓاءَ السَّب۪يلِ

 

وَ  istînâfiyyedir.  لَمَّٓا  kelimesi  حين (...dığı zaman) manasında şart anlamı taşıyan zaman zarfıdır. Cümleye muzâf olur. 

a) (لَمَّا) muzari fiilden önce gelirse, muzari fiili cezm eden harf olur. 

b) (لَمَّا) ‘ya aynı zamanda cezmetmeyen şart edatı da denir.

c) Bazen mana bakımından cevap olan cümleden sonra da gelebilir. 

d) Sükun üzere mebnidir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)

تَوَجَّهَ  ile başlayan fiil cümlesi muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur. 

تَوَجَّهَ  fetha üzere mebni mazi fiildir. Faili müstetir olup takdiri هو ‘dir.  تِلْقَٓاءَ  mekân zarfı,   تَوَجَّهَ  fiiline mütealliktir.  مَدْيَنَ  muzâfun ileyh olup gayri munsarif olduğu için fetha ile mecrurdur.

Gayri munsarif isimler: Kesra (esre) ve tenvini alamayan isimlerdir. Gayri munsarif isimler esre yerine fetha alırlar. Yani bu isimler ref halinde damme, nasb halinde fetha, cer halinde yine fetha alırlar. Gayri munsarif “memnu’un mine’s-sarf (اَلْمَمْنُوعُ مِنَ الصَّرفِ)” da denir. Arapçada kullanılmakla birlikte Arapça kökenli olmayan alem (özel) isimler (Yer, ülke, kişi adları vb. gibi isimler) de gayri munsariftir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)

فَ  karînesi olmadan gelen  قَالَ عَسٰى رَبّ۪ٓي  cümlesi şartın cevabıdır.  

قَالَ  fetha üzere mebni mazi fiildir. Faili müstetir olup takdiri هو ‘dir. Mekulü’l-kavli  عَسٰى رَبّ۪ٓي ‘dir. قَالَ  fiilinin mef’ûlun bihi olarak mahallen mansubdur. 

عَسٰى  terecci harfi, elif üzere mukadder fetha ile mebni, nakıs fiildir.  كَانَ  gibi ismini ref haberini nasb eder.  رَبّ۪ٓي  kelimesi  عَسٰى ‘nın ismi olup mukadder fetha ile mansubdur. Mütekellim zamiri  ي  muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur. 

اَنْ  ve masdar-ı müevvel  عَسٰى ‘nın haberi olarak mahallen mansubdur.  يَهْدِيَن۪ي  mansub muzari fiildir. Faili müstetir olup takdiri هو ‘dir. Sonundaki  نِ  vikayedir. Mütekellim zamiri  ي  mef’ûlun bih olarak mahallen mansubdur.

سَوَٓاءَ  ikinci mef’ûlun bih olup fetha ile mansubdur. السَّب۪يلِ  muzâfun ileyh olup kesra ile mecrurdur.      

تَوَجَّهَ  fiili sülâsî mücerrede iki harf ilave edilerek mezid yapılan fiillerdendir  تَفَعَّلَ babındadır. Sülâsîsi  وجه ’dir.

Bu bab fiile mutavaat, tekellüf, ittihaz, sayruret, tecennüb (sakınma) ve talep anlamları katar.

 

وَلَمَّا تَوَجَّهَ تِلْقَٓاءَ مَدْيَنَ قَالَ عَسٰى رَبّ۪ٓي اَنْ يَهْدِيَن۪ي سَوَٓاءَ السَّب۪يلِ

 

وَ , istînâfiyyedir.  لَمَّا  kelimesi  حين (...dığı zaman) manasında şart anlamı da taşıyan zaman zarfıdır.  لَمَّا ’nın müteallakı cevap cümlesidir. Müspet mazi fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelam olan  تَوَجَّهَ تِلْقَٓاءَ مَدْيَنَ  şart cümlesi olup  لَمَّا ’nın muzâfun ileyhidir. 

Haynûne manasındaki  لَمَّا  aslında şartının bilindiği durumlarda gelir ve şartla cevap arasındaki kuvvetli irtibatı ve tertipteki sürati ifade eder. (Muhammed Ebu Musa, Hâ-Mîm Sureleri Belâgî Tefsiri, Ahkâf/29, s. 424)

لَمَّا ; muzarinin başında cezm, kalb ve nefî harfi, mazinin başında ise zaman zarfıdır. 

لَمَّا ; maziden önce vakta ki,...dığı zaman, manalarına gelen, cezmetmeyen, şart manalı zaman zarfıdır. Şart fiili de, cevap fiili de mazi veya mazi manalı olmalıdır. (Meral Çörtü, Cümle Kuruluşu ve Tercüme Tekniği)

فَ  karinesi olmadan gelen cevap cümlesi  قَالَ عَسٰى رَبّ۪ٓي اَنْ يَهْدِيَن۪ي سَوَٓاءَ السَّب۪يلِ , müspet mazi fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır.

Mazi fiil sebata, temekkün ve istikrara işaret eder. (Hâlidî, Vakafât, S.107)

قَالَ  fiilinin mekulü’l-kavli, terecci manalı nakıs fiil  عَسَى ’nın dahil olduğu  … عَسٰى رَبّ۪ٓي اَنْ يَهْدِيَن۪ي  cümlesi, gayr-ı talebî inşâî isnaddır.

Tereccî, husûlu arzu edilen ve sevilen, imkân dahilinde olan bir şeyin istenmesidir. 

Masdar harfi  اَنْ  ve akabindeki  يَهْدِيَن۪ي سَوَٓاءَ السَّب۪يلِ  cümlesi, masdar teviliyle  عَسٰى ‘nın haberi konumundadır. Muzari fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır. 

Şart ve cevap cümlelerinden müteşekkil terkip, şart üslubunda faide-i haber ibtidaî kelamdır. Haber cümlesi yerine şart üslubunun tercih edilmesi, şart üslubunun daha beliğ ve etkili olmasındandır.   

Medyen, Şuayb (as)’ın kasabasıdır. Hz İbrahim'in oğlu Medyen'in adı buraya verilmiştir. Medyen, Firavun'un hükmü altında değildi. Medyen ile Mısır arasında sekiz günlük mesafe vardır. (Ebüssuûd)