Ankebût Sûresi 15. Ayet

فَاَنْجَيْنَاهُ وَاَصْحَابَ السَّف۪ينَةِ وَجَعَلْنَاهَٓا اٰيَةً لِلْعَالَم۪ينَ  ...

Biz de onu (Nûh’u) ve gemide bulunanları kurtardık ve bunu âlemlere bir ibret kıldık.
 
Sıra Kelime Anlamı Kökü
1 فَأَنْجَيْنَاهُ fakat onu kurtardık ن ج و
2 وَأَصْحَابَ ve halkını ص ح ب
3 السَّفِينَةِ gemi س ف ن
4 وَجَعَلْنَاهَا ve onu yaptık ج ع ل
5 ايَةً bir ibret ا ي ي
6 لِلْعَالَمِينَ alemlere ع ل م
 

Sûrenin 3. âyetinde önceki toplulukların da imtihandan geçirildikleri bildirilmişti. Buradan itibaren 43. âyete kadar bazı peygamberlerin tebliğlerinin özünü oluşturan konulardan ve kendi topluluklarının bu peygamberler karşısında sergiledikleri inkârcı tutumlardan, bu yüzden uğradıkları felâketlerden örnekler verilerek insanlık tarihinin din bağlamında ders alınmaya değer yönleri özetlenmekte; böylece bir yandan İslâm’ın muhatapları olanlar uyarılırken bir yandan da İslâm peygamberinin karşılaştığı inkârcı ve düşmanca davranışların benzerleriyle önceki peygamberlerin de karşılaştığı hatırlatılarak Resûlullah ve müminler teselli edilmektedir.

Kur’an-ı Kerîm’de kavmiyle giriştiği inanç mücadelesi hakkında bilgi verilen ilk peygamber Hz. Nûh’tur; ayrıca yine Kur’an’da kaç yıl yaşadığı bildirilen tek peygamber de odur. Tevrat’ta da Nûh’un 950 yıl yaşadığı bildirilmektedir (Tekvîn, 9/29). Ancak, bir tarih kitabı mahiyetinde olan Tevrat’ın Tekvîn bölümünde (5/28-9/29) Nûh’un hayatı nisbeten ayrıntılı olarak anlatılırken Kur’an’da daha çok onun hayatının ibret alınacak yönleri verilmiştir (Nûh tûfanı hakkında bilgi için bk. Hûd 11/36-49).

 

فَاَنْجَيْنَاهُ وَاَصْحَابَ السَّف۪ينَةِ 

 

Fiil cümlesidir.  فَ   atıf harfidir. Matuf ve matufun aleyh arasında hiç zaman geçmediğini, işin hemen yapıldığını ifade eder.  فَ  ile yapılan atıfta matuf ve matufun aleyh yer değiştiremez. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)

اَنْجَيْنَا  sükun üzere mebni mazi fiildir. Mütekellim zamir  نَا  fail olarak mahallen merfûdur. Muttasıl zamir  هُ  mef’ûlun bih olarak mahallen mansubdur. 

اَصْحَابَ  atıf harfi وَ ‘la  اَنْجَيْنَاهُ ‘deki mef’ûlun bih olan zamire matuftur. Aynı zamanda muzâftır.  السَّف۪ينَةِ  muzâfun ileyh olup kesra ile mecrurdur. 

اَنْجَيْنَا  fiili sülâsî mücerrede bir harf ilave edilerek mezid yapılan fiillerdendir. Fiil if’âl babındandır. Sülâsîsi  نجو ’dir.

İf’al babı fiile tadiye (geçişlilik) kesret, haynunet (zamanı gelmesi), sayruret, izale, zamana ve mekâna duhul, temkin (imkân sağlamak), vicdan (bir vasıf üzere bulmak) mutavaat (tef’il babının dönüşlülüğü), tariz (arz etmek, maruz bırakmak) manaları katar. Bazan da fiilin mücerret manasını ifade eder.  

 

وَجَعَلْنَاهَٓا اٰيَةً لِلْعَالَم۪ينَ

 

Fiil cümlesidir. وَ  atıf veya haliyyedir. جَعَلْنَا  sükun üzere mebni mazi fiildir. Mütekellim zamir  نَا  fail olarak mahallen merfûdur. 

Değiştirme manasına gelen  جَعَلَ  kelimesi 3 şekilde gelir:

1. Bir şeyden başka bir şey meydana getirmek  

2. Bir halden başka bir hale geçmek 

3. Bir şeyle başka bir şeye hükmetmek. 

Bu ayette “Bir şeyle başka bir şeye hükmetmek” manasında kullanılmıştır. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)

Muttasıl zamir  هَٓا  mef’ûlun bih olarak mahallen mansubdur.  اٰيَةً  ikinci mef’ûlün bih olup fetha ile mansubdur.  لِلْعَالَم۪ينَ  car mecruru  اٰيَةً ‘nin mahzuf sıfatına mütealliktir.

عَالَم۪ينَ  kelimesi, sülasi mücerredi  علم  olan fiilin ism-i failidir.

İsm-i fail; eylemi yapan ve gerçekleştiren demektir. Geçici olarak o sıfatı yüklenen isimdir. İsm-i fail; hem varlığa (zata) hem de onun sıfatına delalet eden kelimelerdir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)

 

فَاَنْجَيْنَاهُ وَاَصْحَابَ السَّف۪ينَةِ وَجَعَلْنَاهَٓا اٰيَةً لِلْعَالَم۪ينَ

 

Ayet atıf harfi  فَ  ile önceki ayetteki  فَاَخَذَهُمُ الطُّوفَانُ  cümlesine atfedilmiştir. Atıf sebebi hükümde ortaklıktır. Müspet mazi fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır. 

Allah Teâlâ Hz. Nuh’u ve gemidekileri kurtardığını mazi fiil sıygasıyla bildiriyor. 

وَاَصْحَابَ السَّف۪ينَةِ  kelimesi  اَنْجَيْنَاهُ  fiilinin mef’ûlüne temâsül nedeniyle atfedilmiştir. 

اَنْجَيْنَاهُ  fiili  اِفعال  babından olup zorluktan ve sıkıntıdan kurtarma konusunda hızlı olunması gereken durumlarda kullanılır. Aynı kökten türeyen نَجَّي  fiili ise  تفعيل  babındandır ve çoğunlukla kurtarma fiilinde bir müddet bekleme ve ona zaman tanımanın sözkonusu olduğu yerlerde kullanılır. (Fâdıl Sâlih Sâmerrâî, Kur’an Kelimelerinin Sırlı Dünyası, S. 113)

وَجَعَلْنَاهَٓا اٰيَةً لِلْعَالَم۪ينَ  cümlesi atıf harfi  وَ ’la öncesine atfedilmiştir. Müspet mazi fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır.

Fiillerin azamet zamirine isnadı tazim, mazi fiil sıygasında gelmesi temekkün ve istikrara işaret etmiştir.

اٰيَةً ’deki tenvin tazim içindir.

وَجَعَلْنَاهَٓا  [bunu kıldık] ifadesindeki zamir sefîneye, hadiseye ya da kıssaya racidir.(Keşşâf)  

14 ve 15. ayetlerde Allah Teâlâ Nuh (as)’ın kıssasını çok veciz bir şekilde bildirmektedir. Bu, îcâz/özlü ifadesine rağmen kıssa içindeki tesirli öğüde delalet etmektedir. Çünkü bu kıssa, kavmi davetinden yüz çevirince Hz. Peygamber’in (sav) üzülmesi üzerine O’na teselli olmak üzere zikredilmiştir. Allah Teâlâ Peygamberine kendisinden önceki peygamberlerin de kavimlerinde bulunan kâfirlerle mücadele ettiklerini fakat sabrettiklerini bildirdi. Bu peygamberlerden ilk olarak Hz. Nuh’u zikretti. Zira o, yeryüzü küfürle dolduktan sonra gönderilen ilk resul idi. Ayrıca Hz. Nuh’un kavminden çektiğini hiçbir Peygamber çekmemiştir. (Sinan Yıldız, Vehbe Zuhaylî’nin Tefsiru’l Münir Adlı Tefsirinde Belâgat İlmi Uygulamaları)