فَكَذَّبُوهُ فَاَخَذَتْهُمُ الرَّجْفَةُ فَاَصْبَحُوا ف۪ي دَارِهِمْ جَاثِم۪ينَۘ
Şuayb aleyhisselâm Hz. Mûsâ’nın çağdaşı olan bir peygamberdir. Kitâb-ı Mukaddes’te bildirildiğine göre (Çıkış, 2/18-22; Resullerin İşleri, 7/29) uzun süre Mûsâ’yı hizmetinde çalıştırdıktan sonra onu kızıyla evlendirmiştir. Kur’an-ı Kerîm’de bu olay Hz. Şuayb’ın ismi zikredilmeden anlatılmakta (bk. Kasas 28/22-28), tefsirlerde ise Hz. Mûsâ’nın kayınpederinin Şuayb aleyhisselâm olduğu bildirilmektedir. Sînâ yarımadasının kuzeyindeki bölgenin adı olan Medyen’de peygamber olmuş; fakat onun bütün gayretlerine rağmen halkı, başka günahları yanında özellikle iş ve ticaret hayatında hukuk ve ahlâk kurallarını çiğnedikleri, insanların yolunu kesip hak dini öğrenmelerine engel oldukları için helâk olmuşlardır (bilgi için bk. A‘râf 7/85-93).
Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 4 Sayfa: 268-267
فَكَذَّبُوهُ فَاَخَذَتْهُمُ الرَّجْفَةُ فَاَصْبَحُوا ف۪ي دَارِهِمْ جَاثِم۪ينَۘ
Fiil cümlesidir. فَ atıf harfidir. Matuf ve matufun aleyh arasında hiç zaman geçmediğini, işin hemen yapıldığını ifade eder. فَ ile yapılan atıfta matuf ve matufun aleyh yer değiştiremez. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
كَذَّبُوهُ damme üzere mebni mazi fiildir. Zamir olan çoğul و ’ı fail olarak mahallen merfûdur. Muttasıl zamir هُ mef’ûlun bih olarak mahallen mansubdur.
فَ atıf harfidir. اَخَذَتْهُمُ fetha üzere mebni mazi fiildir. Muttasıl zamir هُمُ mef’ûlun bih olarak mahallen mansubdur. الرَّجْفَةُ fail olup lafzen merfûdur.
فَ atıf harfidir. اَصْبَحُوا nakıs damme üzere mebni mazi fiildir. كَانَ gibi isim cümlesinin başına gelir, ismini ref haberini nasb eder. Zamir olan çoğul و ’ı اَصْبَحُوا ’nun ismidir. فٖي دِيَارِهِمْ car mecruru جَاثِم۪ينَ ’ye mütealliktir. Muttasıl zamir هِمْ muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur.
جَاثِم۪ينَ kelimesi اَصْبَحُوا ’nun haberi olup nasb alameti ي ’dir. Cemi müzekker salim kelimeler ي ile nasb olurlar.
كَذَّبُوهُ fiili, sülâsî mücerrede bir harf ilave edilerek mezid yapılan fiillerdendir. Tef’il babındandır. Sülâsîsi كذب ’dir.
Bu bab fiile çokluk (fiilin, failin veya mef‘ûlun çokluğu), bir tarafa yönelme, mef'ûlü herhangi bir vasfa nispet etmek, gidermek, bir terkibi kısaltmak, eylemin belli bir zaman diliminde meydana gelmesi, özneyi fiilin türediği şeye benzetmek, sayruret, isimden fiil türetmek, hazır olmak, bir şeyin aralıklarla tekrarlanması manalarını katar.
اَصْبَحُوا fiili, sülâsî mücerrede bir harf ilave edilerek mezid yapılan fiillerdendir. İf’al babındadır. Sülâsîsi صبح ’dir.
İf’al babı fiille tadiye (geçişlilik) kesret, haynunet (zamanı gelmesi), sayruret, izale, zamana ve mekâna duhul, temkin (imkân sağlamak), vicdan (bir vasıf üzere bulmak) mutavaat (tef’il babının dönüşlülüğü), tariz (arz etmek, maruz bırakmak) manaları katar.
جَاثِم۪ينَ kelimesi sülâsî mücerred olan جثم fiilinin ism-i failidir.
İsm-i fail: Eylemi yapan ve gerçekleştiren demektir. Geçici olarak o sıfatı yüklenen isimdir. İsm-i fail; hem varlığa (zata) hem de onun sıfatına delalet eden kelimedir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
فَكَذَّبُوهُ فَاَخَذَتْهُمُ الرَّجْفَةُ
Ayetin ilk cümlesi olan كَذَّبُوهُ , önceki ayetteki … قَالَ cümlesine atfedilmiştir. Atıf sebebi, hükümde ortaklıktır. Müspet mazi fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır.
كَذَّبُوهُ fiili تفعيل babındadır. Bu bab fiile, kesret, mef’ûlu bir vasfa nispet etmek, izale, sayruret ve fiilin muayyen zamanda meydana gelişi, tevcih, huzur, isimden fiil türetme gibi anlamlar katar. Bunlardan en fazla öne çıkanı fiilde veya mef’ûlde olan kesrettir.
Aynı üslupta gelen فَاَخَذَتْهُمُ الرَّجْفَةُ cümlesi, hükümde ortaklık nedeniyle makabline atfedilmiştir.
الرَّجْفَةُ fiilinin, اَخَذَتْهُمُ ’ye isnadı, mecazî bir isnaddır. Sebep-müsebbep alakasıyla mecâz-ı mürseldir.
فَاَصْبَحُوا ف۪ي دَارِهِمْ جَاثِم۪ينَۘ
فَ , atıf harfidir. Cümle, hükümde ortaklık nedeniyle فَاَخَذَتْهُمُ الرَّجْفَةُ cümlesine atfedilmiştir.
Nakıs fiil اَصْبَح ’nın dahil olduğu, sübut ve istimrar ifade eden isim cümlesi faide-i haber ibtidaî kelamdır.
Cümlede takdim-tehir sanatı vardır. ف۪ي دَارِهِمْ car mecruru, ihtimam için amili olan جَاثِم۪ينَۘ ’ye takdim edilmiştir.
اَصْبَح ’nın haberi olan جَاثِم۪ينَۘ , ism-i fail kalıbında gelerek durumun devamlılığına işaret etmiştir.
İsim cümlesindeki ism-i fail istimrar ifade eder. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur’an Işığında Belâgat Dersleri Meânî İlmi)
İsim cümleleri, mübteda ve haberden oluşur. Zaman ifade etmez. Asıl kuruluş sebebi; müsnedin, müsnedün ileyh için sabit olduğunu ifade etmektir. İsim cümlesinin haberi müfred ya da isim cümlesi olursa asıl konulduğu mana olan sübutu (sabit olması) veya bazı karînelerle istimrarı (devamlılığı) ifade eder. İstimrar ifadesi daha çok medh ve zem durumlarında olur. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur'an Işığında Belâgat Dersleri Meâni İlmi )
فَاَصْبَحُوا ف۪ي دَارِهِمْ [Yurtlarında oldular]; memleketlerinde yahut evlerinde demektir. دَارِ ’nin çoğul yapılmaması, karışıklık endişesi olmamasındandır. (Beyzâvî)