Rûm Sûresi 14. Ayet

وَيَوْمَ تَقُومُ السَّاعَةُ يَوْمَئِذٍ يَتَفَرَّقُونَ  ...

Kıyametin kopacağı gün, işte o gün mü’minler ve kâfirler birbirinden ayrılacaklardır.
 
Sıra Kelime Anlamı Kökü
1 وَيَوْمَ ve gün ي و م
2 تَقُومُ başladığı ق و م
3 السَّاعَةُ sa’at س و ع
4 يَوْمَئِذٍ o gün
5 يَتَفَرَّقُونَ ayrılırlar ف ر ق
 

Dünya hayatında sınav ortamının icaplarından olmak üzere müminler ve inkârcılar bir arada yaşarlarken, mahşer günü bu birliktelik sona erecek, insanlar iki kesim halinde birbirinden ayrılacaklar, iman edip Allah’ın hoşnutluğuna uygun yararlı işler yapanlar Allah katında itibarlı bir mevki kazanmanın ve cennet nimetlerine kavuşmanın mutluluğunu yaşayacaklar, inkâr edip ilâhî bildirimleri yalan saymayı inatla sürdürenler ise âhiret azabı ile baş başa bırakılacaklardır. 14. âyetin “insanlar birbirinden ayrılacaklar” diye çevrilen kısmı, müminlerin görecekleri muamele açısından kâfirlerden ayırt edileceği veya müminlerin bir daha bir araya gelmemek üzere kâfirlerden ayrılacakları şeklinde de açıklanmıştır (İbn Atıyye, IV, 331). 15. âyetin “ağırlanırlar” şeklinde çevirdiğimiz kısmına “sevindirilirler, nimetlere mazhar kılınırlar, kendilerine iyi muamele yapılır, ikramda bulunulur” anlamları da verilmiştir (Şevkânî, IV, 250-251).

 


 

وَيَوْمَ تَقُومُ السَّاعَةُ يَوْمَئِذٍ يَتَفَرَّقُونَ

 

وَ  atıf harfidir. Matuf ve matufun aleyhin hükümde ortak olduğunu belirtir. İkisi arasında tertip (sıra) olduğunu göstermez. Vav ile yapılan atıfta matuf ve matufun aleyh yer değiştirebilir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)

يَوْمَ  zaman zarfı,  يَتَفَرَّقُونَ  fiiline mütealliktir.

يَوْمَ  hem cümleye hem de tek kelimeye (müfrede) muzâf olan zarflardandır. Cümleye muzâf olduğunda, muzâfun ileyh cümlesinin başında (اَنْ) bulunmaz. Bu duruma pratikte çok rastlanılmaktadır. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)

تَقُومُ السَّاعَةُ  fiil cümlesi muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur. 

تَقُومُ  damme ile merfû muzari fiildir.  السَّاعَةُ  fail olup lafzen merfûdur.  يَوْمَئِذٍ  önce geçen zaman zarfını tekid içindir. 

يَتَفَرَّقُونَ  fiili  نَ ‘un sübutuyla merfû muzari fiildir. Zamir olan çoğul و ‘ı fail olarak mahallen merfûdur. 

يَتَفَرَّقُونَ  fiili sülâsî mücerrede iki harf ilave edilerek mezid yapılan fiillerdendir.  تَفَعَّلَ babındadır. Sülâsîsi  فرق ’dir.

Bu bab fiile mutavaat, tekellüf, ittihaz, sayruret, tecennüp (sakınma) ve talep anlamları katar.
 

وَيَوْمَ تَقُومُ السَّاعَةُ يَوْمَئِذٍ يَتَفَرَّقُونَ

 

Ayet, … يُبْلِسُ  cümlesine atıf harfi  وَ ’la atfedilmiştir. Atıf sebebi hükümde ortaklıktır. 

Müspet muzari fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır.

Cümlede takdim-tehir sanatı vardır. Zaman zarfı  يَوْمَ , ihtimam için müteallakı olan  يَتَفَرَّقُونَ fiiline takdim edilmiştir.

Muzâfun ileyh konumundaki  تَقُومُ السَّاعَةُ  cümlesi müspet muzari fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır.

Cümlede fiillerin muzari sıygada gelmesi hudûs ve teceddüt ifade eder. Muzari fiil tecessüm özelliği sayesinde muhatabın muhayyilesini harekete geçirerek olayı daha iyi anlamasını sağlar.

Muzari fiilin geldiği hallerde çoğunlukla bu gaye mevcuttur. Muzari fiilin kullanımıyla sahne muhatabın gözünde sanki o anda canlanır. Bu da insanı etkiler. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur'an Işığında Belâgat Dersleri Meânî İlmi)

Önceki zarfı tekid için gelen  يَوْمَ ’nin muzâf olduğu  ئِذٍ ’deki tenvin, mahzuf muzafun ileyhten ivazdır.

Gün manasındaki  يَوْمَ  kelimesinin tekrar edilmesi kıyamet gününün korkunçluğunu zihinlere yerleştirmek içindir.

يَوْمَ تَقُومُ السَّاعَةُ  ibaresi 12. ayetteki ibareyle aynıdır. Itnâb babından olan bu tekrarlarda reddü’l-acüz ale’s-sadr sanatı vardır.

‘’O gün birbirlerinden ayrışırlar’’ manasındaki  يَتَفَرَّقُونَ  cümlesindeki zamir, daha sonra gelen cümlelerin delaletiyle Müslümanlara ve kâfirlere aittir. Hasan-ı Basrî’den rivayet edildiğine göre: “Bu ayrışma, Müslümanlarla kâfirlerin ayrışmasıdır; berikiler İlliyyîn’de, ötekiler Esfel-i safilîn’de olacaklardır.” Katâde’den (v. 117/735) rivayet edildiğine göre ise “Bu, bir daha asla bir araya gelinmesi söz konusu olmayan bir ayrılmadır.” (Keşşâf)

تَقُومُ السَّاعَةُ  ifadesinde istiare vardır. Saatin gelmesi ile kastedilen, vaktinin, onun için belirlenen zaman diliminin gelmesidir. Arapların: قد قامت السوق  (Pazar geldi/başladı) sözleri de bu manada olup, pazar esnafının hareketlenip alışveriş yapacakları vakit başladı demektir. Kıyamete,  القيامة  adının verilmesi de bu manaya göredir. Yine o vakitte insanların ayakları üzerine dikilmelerinden dolayı onun bu şekilde isimlendirilmiş olması da mümkündür. Çünkü kıyametin asıl anlamı ‘ayağa kalkma’dır. Nitekim Yüce Allah bu manada  يَوْمَ يَقُومُ النَّاسُ لِرَبِّ الْعَالَمٖينَ [O gün insanlar alemlerin Rabbi huzurunda ayağa kalkacaklardır] (Mutaffifin/6)  buyurmuştur. Yine Allah’ın bu suredeki  وَمِنْ اٰيَاتِه۪ٓ اَنْ تَقُومَ السَّمَٓاءُ وَالْاَرْضُ بِاَمْرِه۪ۜ [Göğün ve yerin, onun buyruğu ile ayakta durması da 0’nun delillerindendir] sözüne gelince, bunun manası, göğün ve yerin Allah’ın iradesiyle uzay boşluğundaki tutunma yerlerine sarılmaları, durmalarıdır. إنَّما يقوم الأمر فلان بكذا  (Falanca bu işi ancak şununla ayakta tutar) anlamındaki sözü de bunun gibidir ki, o işin ancak o şeye yapışarak ayağa kaldırılacağını ifade etmek istemektedir. Halbuki burada, gerçek anlamda, kendisine işaret edilen ayakta durma (kıyam) diye bir şey mevcut değildir. (Şerîf er-Radî, Kur’an Mecazları)

Kıyamet kopacağı gün" ifadesinin burada da tekrarlanması, kıyamet gününün, o gün olacakların korkunçluğunu ve dehşetini bildirmek içindir, "işte o zaman müminler ile kâfirler birbirlerinden ayrılacaklardır" cümlesi de, tekrar kıyametin korkunçluğunu bildirmek içindir. Bu ifade tarzıyla işaret ediliyor ki, bu ayrılma, kıyamet gününün bir aşamasında gerçekleşecektir. Bu aşamada mahşer yerindeki insanlar, müminler ve kâfirler olmak üzere iki fırkaya ayrılacaklardır. (Ebüssuûd)