خَالِد۪ينَ ف۪يهَٓا اَبَداًۚ لَا يَجِدُونَ وَلِياًّ وَلَا نَص۪يراًۚ
خَالِد۪ينَ ف۪يهَٓا اَبَداًۚ
خَالِد۪ينَ önceki ayette geçen لَهُمْ ’un zamirinden hal olup nasb alameti ي ’dir. Cemi müzekker salim kelimeler ي ile nasb olurlar.
ف۪يهَا car mecruru خَالِد۪ينَ ’ye mütealliktir. اَبَداً zaman zarfı fetha ile mansub olup خَالِد۪ينَ ’ye mütealliktir.
خَالِد۪ينَ kelimesi sülâsî mücerred olan خلد fiilinin ism-i failidir.
İsm-i fail: Eylemi yapan ve gerçekleştiren demektir. Geçici olarak o sıfatı yüklenen isimdir. İsm-i fail; hem varlığa (zata) hem de onun sıfatına delalet eden kelimelerdir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
لَا يَجِدُونَ وَلِياًّ وَلَا نَص۪يراًۚ
Fiil cümlesidir. لَا nefy harfi olup olumsuzluk manasındadır. يَجِدُونَ fiili نَ ’un sübutuyla merfû muzari fiildir. Zamir olan çoğul وَ ’ı fail olarak mahallen merfûdur. وَلِياًّ mef’ûlun bih olup fetha ile mansubdur.
وَ atıf harfidir. Matuf ve matufun aleyhin hükümde ortak olduğunu belirtir. İkisi arasında tertip (sıra) olduğunu göstermez. Vav ile yapılan atıfta matuf ve matufun aleyh yer değiştirebilir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
لَا zaid harftir. لَا nefy harfinin tekrarı olumsuzluğu tekid içindir. نَص۪يراً kelimesi وَلِياًّ ’a matuftur.خَالِد۪ينَ ف۪يهَٓا اَبَداًۚ لَا يَجِدُونَ وَلِياًّ وَلَا نَص۪يراًۚ
خَالِد۪ينَ , önceki ayetteki kâfirlerin hali olduğu için fasılla gelmiştir. Car mecrur ve zaman zarfı خَالِد۪ينَ ’ye mütealliktir.
خَالِد۪ينَ ف۪يهَٓا اَبَداًۚ Onlar orada ebediyyen kalıcıdırlar.” Burada cehennem ateşine “es-Sa'îr”e ait olan zamirin ف۪يهَٓا şeklinde müennes olarak gelmesi bunu “en-nar (cehennem ateşi)” anlamında oluşundan dolayıdır. (Kurtubî)
لَا يَجِدُونَ cümlesi, kâfirlerin müekked hali olarak ıtnâbdır. Menfi muzari fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır. و ’la gelmeyen bu hal cümlesi bu durumun sürekli bir özellik olduğuna işaret eder. Hal sahibinin durumunu tekid ifade ettiği için fasıl sebebi kemâl-i ittisâldir. Tekid edici halin başına وَ gelmez.
نَص۪يراًۚ ’e dahil olan nefy harfi, olumsuzluğu yani onların hiçbir şekilde yardım görmeyeceklerini tekid içindir.
يَجِدُونَ fiilinin mef’ûlleri olan وَلِياًّ ve نَص۪يراًۚ kelimelerindeki tenvin kıllet, nev ve umum ifade eder.
وَلِياًّ - نَص۪يراًۚ kelimeleri arasında mürâât-ı nazîr sanatı sanatı vardır.
Allah, “Onlar ne bir dost ne bir yardımcı bulamayacaklardır” buyurmuştur. Allah onların orada ebedî kalacaklarından bahsedince, işin iç yüzünü de beyan etmiştir. Çünkü azaba düçar edilmiş olanı, bundan ancak kendisine şefaat edecek bir dost yahut ondan o azabı savuşturacak bir yardımcı kurtarabilir. Onların ise ne böyle şefaat edecek dostları, ne de azabı def edecek bir yardımcıları vardır. (Fahreddin er-Râzî)