Yâsin Sûresi 22. Ayet

وَمَا لِيَ لَٓا اَعْبُدُ الَّذ۪ي فَطَرَن۪ي وَاِلَيْهِ تُرْجَعُونَ  ...

“Hem ben, ne diye beni yaratana kulluk etmeyeyim. Oysa siz de yalnızca O’na döndürüleceksiniz.”
 
Sıra Kelime Anlamı Kökü
1 وَمَا ve
2 لِيَ ben niçin?
3 لَا
4 أَعْبُدُ kulluk etmeyeyim ع ب د
5 الَّذِي
6 فَطَرَنِي beni yaratana ف ط ر
7 وَإِلَيْهِ ve O’na
8 تُرْجَعُونَ döndürüleceksiniz ر ج ع
 

وَمَا لِيَ لَٓا اَعْبُدُ الَّذ۪ي فَطَرَن۪ي وَاِلَيْهِ تُرْجَعُونَ

 

Ayet, atıf harfi  وَ ‘la nidanın cevabına matuftur. Matuf ve matufun aleyhin hükümde ortak olduğunu belirtir. İkisi arasında tertip (sıra) olduğunu göstermez. Vav ile yapılan atıfta matuf ve matufun aleyh yer değiştirebilir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)

مَا  istifham ismi, mübteda olarak mahallen merfûdur.  لِيَ  car mecruru mahzuf habere mütealliktir.  لَٓا اَعْبُدُ الَّذ۪ي  cümlesi hal olarak mahallen mansubdur.

لَٓا  nefy harfi olup olumsuzluk manasındadır.  اَعْبُدُ damme ile merfû muzari fiildir. Faili müstetir olup takdiri  أنا ’dir. Müfred müzekker has ism-i mevsûl  الَّذ۪ي  mef’ûlun bih olarak mahallen mansubdur. İsm-i mevsûlun sılası فَطَرَن۪ي ‘dir. Îrabdan mahalli yoktur. 

فَطَرَن۪ي  fetha üzere mebni mazi fiildir. Faili müstetir olup takdiri هو ‘dir. Sonundaki  نِ  vikayedir. Mütekellim zamiri  ي  mef’ûlun bih olarak mahallen mansubdur. 

وَ  atıf harfidir.  اِلَيْهِ  car mecruru  تُرْجَعُونَ  fiiline mütealliktir. 

تُرْجَعُونَ  fiili  نَ ‘un sübutuyla merfû meçhul muzari fiildir. Zamir olan çoğul و ‘ı naib-i fail olarak mahallen merfûdur.

 

وَمَا لِيَ لَٓا اَعْبُدُ الَّذ۪ي فَطَرَن۪ي

وَ , atıftır. Ayet istifham üslubunda talebî inşâî isnaddır. 20. ayetteki nidanın cevabına hükümde ortaklık nedeniyle atfedilmiştir. Cümleler arasında lafzen ve manen ittifak mevcuttur. İstifham üslubunda gelmiş olmasına rağmen taaccüp, nasihat ve kınama amacı taşıyan cümle mecaz-ı mürsel mürekkebdir. Ayrıca mütekellimin, sorunun cevabını bilmemesi söz konusu olmadığından ifadede tecâhül-i ârif sanatı vardır.

Cümlede îcâz-ı hazif sanatı vardır.  مَا  mübtedadır. Car mecrur  لِيَ , mahzuf habere mütealliktir.

لَٓا اَعْبُدُ الَّذ۪ي فَطَرَن۪ي  cümlesi haldir. Hal cümleleri, manayı tamamlamak ve pekiştirmek için yapılan tetmim ıtnâbıdır.

Menfi muzari fiil sıygasında faide-i haber inkârî kelamdır. Muzari fiil istimrar, teceddüt ve tecessüm ifade etmiştir. 

Muzari fiil tecessüm özelliği sayesinde muhatabın muhayyilesini harekete geçirerek olayı daha iyi anlamasını sağlar. Muzari fiilin geldiği hallerde çoğunlukla bu gaye mevcuttur. Muzari fiilin kullanımıyla sahne muhatabın gözünde sanki o anda canlanır. Bu da insanı etkiler. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur'an Işığında Belâgat Dersleri Meânî İlmi) 

Mef’ûl konumundaki müfret has ism-i mevsûl  الَّذ۪ي ‘nin sılası olan  فَطَرَن۪ي  cümlesi, mazi fiil sıygasında gelerek sebata, temekkün ve istikrara işaret etmiştir.

Kavminin kendilerini yaratan Allah’a ibadet etmemelerinden kinayedir. Delili de [döndürülüp O’na götürüleceksiniz bölümüdür. Onları kızdırmadan nasihat etmek istemektedir. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kuran Işığında Belagat Dersleri Beyân İlmi)

Keşşâf'ta şöyle bir açıklama vardır: Bu konuşmada kendi nefsine nasihat ederken aslında onlara nazikçe nasihat etmek ve öğretmek maksadı vardır. Böylece kendi nefsi için ne istiyorsa, onlar için de aynı şeyi istediğini ifade etmiştir.

Burada mütekellim kalıbında olan  مَا لِيَ  ifadesinden muhatap kalıbında olan  تُرْجَعُونَ  ifadesine iltifat edilmiştir. (Dr. Mustafa Aydın, Arap Dili Belâgatında Bedî’ İlmi ve Sanatları)

Bu ayette de ta‘rîż üslubuyla ‘’siz, sizi yaratana niçin ibadet etmiyorsunuz?’’ denilmekte ve muhataba direkt olarak batıl yolda olduğunun söylenmesinin rahatsız edici olma ihtimali olduğu için yumuşak bir üslup tercih edilmektedir.  (Hasan Uçar, Kur’an-ı Kerim’deki Anlamsal Bedî‘ Sanatları Doktora Tezi)


وَاِلَيْهِ تُرْجَعُونَ

 

Ayetin son cümlesi sıla cümlesine matuftur. Atıf sebebi hükümde ortaklıktır. 

Müspet muzari fiil sıygasında faide-i haber inkârî kelamdır. 

Cümlede takdim-tehir sanatı vardır. Car mecrur  اِلَيْهِ ‘nin amiline takdimi, kasr ifade etmiştir. Takdim kasrında, takdim edilen her zaman maksûrun aleyh, tehir edilen ise maksûrdur.  اِلَيْهِ  mevsûf/maksûrun aleyh,  تُرۡجَعُونَ  sıfat/maksûr olduğu için kasr-ı sıfat ale’l mevsûftur. 

تُرْجَعُونَ  fiil meçhul bina edilmiştir. Meçhul bina edilen fiillerde mef’ûle dikkat çekme kastı vardır. Çünkü malum bina edildiğinde mef’ûl olan kelime meçhul binada naib-i fail olur. Kuran-ı Kerim’de  tehdit, uyarı ve korkutma manası olan fiiller genellikle meçhul sıyga ile gelir.

Meçhul bina, naib-i failin bu fiilde bir dahli olmadığına işaret eder. (Dr. Adil Ahmet Sâbir er-Ruveynî, Teemmülat fi Sûret-i İbrahim, s. 127)

Cümlenin seyrine göre  ِوَاِلَيْهِ تُرْجَعُونَ  ifadesi aslında  وَ اِلَيْهِ أرْجِعُ  şeklinde olmalıydı. Çünkü ifadenin başında söze mütekellim (birinci şahıs) kalıbı ile başlandı. Fakat burada mütekellimden (birinci şahıs) muhataba (ikinci şahıs) dönülerek iltifat yapılmıştır. Beyzâvî, buradaki dönüşüme iltifat adını vermeden ifadenin akışının değişmesindeki inceliği şu şekilde açıklar: Ayette bahsi geçen zat nasihatte içtenliğini ve nezaketini göstermek, kendi nefsi için istediğini onlar için de arzuladığını belirtmek üzere sözü kendi üzerinden sarfetmiştir. Gerçekte bu kişinin amacı müşrik kavme nasihat etmek ve onları kınamaktır. Bunun içindir ki daha çok tehdit etmek üzere yalnız O’na döndürüleceksiniz demiş, ardından eski üslubuna dönerek şöyle demiştir. O’ndan başka ilâhlar edinir miyim? (Süleyman Gür, Kâzî Beyzâvî Tefsîrinde Belâgat İlmi Ve Uygulanışı) 

Ayetin son bölümünde  إليه (Ona) şeklindeki car mecrur, ihtisas ifade etmek için fiile takdim edilmiştir. Mana şöyledir: Başkasına değil, sadece O'na geri dönülür. (Fâdıl Sâlih Sâmerrâî, Beyânî Tefsir Yolu, c.2, s.99)

اِلَيْهِ تُرْجَعُونَ sözü lafzen sarih olarak Allah'a dönüşe delalet eder. Bunun yanında bu sarih delalet söylenmemiş başka bir delaleti de kapsar. Bu da hesap, sevap ve cezadır. (Muhammed Ebu Musa, Hâmîm sûreleri Belaği tefsiri,  Zuhruf/85, c. 4, S. 370) Buna idmâc sanatı denir. Ya da lazım melzum alakasıyla mecazı mürsel denir.