Yâsin Sûresi 3. Ayet

اِنَّكَ لَمِنَ الْمُرْسَل۪ينَۙ  ...

(Ey Muhammed!) Hikmet dolu Kur’an’a andolsun ki, sen elbette dosdoğru bir yol üzere (peygamber) gönderilenlerdensin.  (2 - 4. Ayetler Meali)
 
Sıra Kelime Anlamı Kökü
1 إِنَّكَ kuşkusuz sen
2 لَمِنَ
3 الْمُرْسَلِينَ gönderilmiş elçilerdensin ر س ل
 

Araplar’da yalan yere yemin etmenin dünyanın harabına yol aça­cak kadar ağır bir kötülük olduğuna inanılırdı. Resûl-i Ekrem de bir hadisinde bu anlayışı teyit etmiştir. İşte bu âyetlerde Hz. Muhammed’in gerçek bir peygamber olduğu bir yemine bağlı olarak ifade edilmektedir; üzerine yemin edilen ise muhataplarınca kendileri tarafından bir benzerinin ortaya konamayacağı anlaşılmış bulunan eşsiz mûcize Kur’an-ı Kerîm’dir (Râzî, XXVI, 41). 

“Hikmet dolu” diye çevrilen 2. âyetteki hakîm kelimesi, “muhkem, sağlam; öğütleri, buyruk ve yasakları yerli yerince olan” şeklinde de anlaşılmıştır (İbn Atıyye, IV, 446).

 Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 4 Sayfa: 476
 

اِنَّكَ لَمِنَ الْمُرْسَل۪ينَۙ

 

İsim cümlesidir. اِنَّ  tekid harfidir. İsim cümlesinin önüne gelir. İsmini nasb haberini ref eder.  كً  muttasıl  zamiri  اِنَّ ‘nin ismi olarak mahallen mansubdur. 

لَ  harfi  اِنَّ ’nin haberinin başına gelen lam-ı muzahlakadır.  مِنَ الْمُرْسَل۪ينَ  car mecruru  اِنَّ ‘nin mahzuf haberine mütealliktir.  

الْمُرْسَل۪ينَ  kelimesi; sülâsî mücerrede bir harf ilave edilerek mezid yapılan if’al babının ism-i mef’ûlüdür.
 

اِنَّكَ لَمِنَ الْمُرْسَل۪ينَۙ

 

Ayet fasılla gelmiştir. Fasıl sebebi, şibh-i kemâl-i ittisâldir. Bu cümle kasemin cevabıdır, Allah Teâlâ, Rasulullah’ın (sav) gönderilenlerden olduğuna yemin etmiştir.

اِنَّ  ve lam-ı muzahlaka ile tekid edilmiş isim cümlesi, faide-i haber inkârî kelamdır.

Bu cümlede îcâz-ı hazif sanatı vardır.  مِنَ الْمُرْسَل۪ينَ  car mecruru,  اِنَّ ’nin mahzuf haberine mütealliktir.  مِنَ  ba'diyet içindir.

Yalnızca bir isim cümlesi bile devam ve sübut ifade ettiğinden bu ve benzeri cümleler, اِنَّ isim cümlesi ve lam-ı muzahlaka sebebiyle üç katlı tekid ifade eden çok muhkem cümlelerdir. 

İsim cümlelerinin asıl kuruluş sebebi; müsnedin, müsnedün ileyh için sabit olduğunu ifade etmektir. İsim cümlesinin haberi müfred ya da isim cümlesi olursa, asıl konulduğu mana olan sübutu veya bazı karînelerle istimrarı (devamlılığı) ifade eder. İstimrar ifadesi daha çok medh ve zem durumlarında olur. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur'an Işığında Belâgat Dersleri Meânî İlmi)

Bir soruya cevap verilirken çoğunlukla cümlenin başında  إِنَّ  bulunur. Yani, lafzî ve mukadder soruların cevaplarının başında bulunur. Ya da soru soran kişinin, verilecek cevabın aksi bir düşünceye sahip olduğunun bilindiği durumlarda (yani inkâr makamında) cevabın başına  إِنَّ  gelir. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur'an Işığında Belâgat Dersleri Meânî İlmi)

Bu ayetteki cevap  اِنَّ  ve  لَ  ile tekid edilmiştir. Bunun sebebi kavminin onun risaletini inkar etmesindeki şiddettir. Bu yüzden arkadaki ayetler de aynı şekilde gelmiştir. Onların gafil olduğu ve inanmadıkları için çoğunun başına o sözün hak olduğu zikredilmiştir. Onların hem önlerinden hem arkalarından setler çekilmiştir ve her taraftan sarılmışlardır. Onlar artık görmezler. Onlar uyarılsalar da, uyarılmasalar da fark etmez, artık hiç bir şekilde iman etmezler. İşte bu manalar da tekidin arttırılmasını gerektirmiştir. (Fâdıl Sâlih Sâmerrâî, Beyânî Tefsir Yolu, C. 2, s. 12)