Yâsin Sûresi 50. Ayet

فَلَا يَسْتَط۪يعُونَ تَوْصِيَةً وَلَٓا اِلٰٓى اَهْلِهِمْ يَرْجِعُونَ۟  ...

Artık ne birbirlerine tavsiyede bulunabilirler, ne de ailelerine dönebilirler.
 
Sıra Kelime Anlamı Kökü
1 فَلَا artık
2 يَسْتَطِيعُونَ güçleri yetmez ط و ع
3 تَوْصِيَةً bir vasiyete و ص ي
4 وَلَا ne de
5 إِلَىٰ
6 أَهْلِهِمْ ailelerine ا ه ل
7 يَرْجِعُونَ dönmeye ر ج ع
 

Peygamberlerin uyarılarını hafife alıp “Sözünü ettiğiniz o gün gelecekse gelsin artık!” kabilinden sözler söyleyen inatçı münkirleri hizaya getirecek tek şey, kendilerine iyi ve kötüyü özgürce seçme imkânının verildiği sınav ortamının kapanmasından sonra ilâhî bildirimlerdeki gerçeklerle yüzleşmeleri olacaktır. 49. âyette “korkunç bir ses” diye çevrilen sayha kelimesinin bu bağlamdaki anlamı, dünyanın sonu geldiğinde büyük meleklerden İsrâfil’e verilen görev gereği onun sûru ilk üflemesi sonucunda çıkacak dehşet verici sestir (Taberî, XXIII, 13-14; ayrıca bk. 29. âyetin tefsiri; sûr hakkında bk. En‘âm 6/73). Âyetin “birbirleriyle uğraşırken” anlamındaki kısmı, “dünya işlerine dalmışlarken, kendi aralarında çekişmekte iken, öldükten sonra dirilme konusunu tartışıp dururlarken, hak ehline karşı mücadele vermeye çalışırlarken” tarzında yorumlanmıştır (İbn Atıyye, IV, 456; Râzî, XXVI, 87; Şevkânî, IV, 427). Tefsirlerde genellikle, 50. âyetin “o anda onlar ne bir vasiyette bulunabilecekler...” mânasına gelen kısmıyla, geride bıraktıklarına ilişkin bir vasiyet yapma veya birbirlerine tövbe edip günahlardan kaçınma tavsiyesinde bulunma fırsatı dahi bulamayacaklarının kastedildiği belirtilir. Bu âyetin “... ne de ailelerine dönebilecekler” diye tercüme edilen kısmı için de şu yorumlar yapılmıştır: Ölüm anında ailesini yanında görmek isterler ama evlerine dönme imkânı bile verilmez; ailelerine bir mesaj iletme fırsatı dahi tanınmaz; aileleriyle ilişkileri tamamen kesilmiştir (İbn Atıyye, IV, 456-457; Şevkânî, IV, 427-428). Muhammed Esed bu cümleyi “ne de yakınlarına sığınabilecekler” şeklinde çevirmiştir (II, 902). Ölüm her bir fert açısından kıyametin kopması demek olduğundan, buradaki tasvirlerin ve karşılaşılacak durumların sırf dünyanın sonu geldiğinde mevcut bulunacak nesille ilgili olmayıp bütün insanları kapsadığı açıktır; bu tasvirler arasından sadece sûrun üflenmesiyle ilgili olanı kıyametin kopuşuna ilişkin bir anlatımdır. 

 

Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 4 Sayfa: 501-502
 

فَلَا يَسْتَط۪يعُونَ تَوْصِيَةً وَلَٓا اِلٰٓى اَهْلِهِمْ يَرْجِعُونَ۟

 

فَ  atıf harfidir. Matuf ve matufun aleyh arasında hiç zaman geçmediğini, işin hemen yapıldığını ifade eder.  فَ  ile yapılan atıfta matuf ve matufun aleyh yer değiştiremez. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)

لَا  nefy harfi olup olumsuzluk manasındadır.  

يَسْتَط۪يعُونَ  fiili  نَ ‘un sübutuyla merfû muzari fiildir. Zamir olan çoğul و ‘ı fail olarak mahallen merfûdur. تَوْصِيَةً  mef’ûlun bih olup fetha ile mansubdur. 

وَ  atıf harfidir.  لَٓا  nefy harfi olup olumsuzluk manasındadır.  اِلٰٓى اَهْلِهِمْ  car mecruru  يَرْجِعُونَ۟  fiiline mütealliktir. Muttasıl zamir  هِمْ  muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur.

يَرْجِعُونَ۟  fiili  نَ ‘un sübutuyla merfû muzari fiildir. Zamir olan çoğul و ‘ı fail olarak mahallen merfûdur.

يَسْتَط۪يعُونَ  fiili, sülâsi mücerrede üç harf ilave edilerek mezid yapılan fiillerdendir. İstif’âl babındandır. Sülâsisi  طوع ‘dır. 

Bu bab fiile talep, tahavvül, vicdan, mutavaat, ittihaz ve itikat gibi anlamlar katar.

 

فَلَا يَسْتَط۪يعُونَ تَوْصِيَةً وَلَٓا اِلٰٓى اَهْلِهِمْ يَرْجِعُونَ۟

 

فَ  atıf harfidir. Ayet,  هُمْ يَخِصِّمُونَ  cümlesine hükümde ortaklık nedeniyle atfedilmiştir. Menfi muzari fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır. Muzari fiil tecessüm ifade etmiştir. Muzari fiil tecessüm özelliği sayesinde muhatabın muhayyilesini harekete geçirerek olayı daha iyi anlamasını sağlar.

Muzari fiilin geldiği hallerde çoğunlukla bu gaye mevcuttur. Muzari fiilin kullanımıyla sahne muhatabın gözünde sanki o anda canlanır. Bu da insanı etkiler. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur'an Işığında Belâgat Dersleri Meânî İlmi)

تَوْصِيَةً  kelimesinin nekre getirilmiş olması umumîlik için olup, bu, "O kimse, ufacık bir kelime dahi olsun, herhangi bir tavsiyede bulunamaz" demektir. Bir de, tavsiye, bazan işaretle olabilir. O halde, bundan aciz olan kimse, artık her şeyden aciz demektir.

(Fahreddin er-Râzî)

Menfî siyakta nekre, umum ve şümule işarettir.  تفعيل  kalıbının masdar vezninde gelerek mübalağa ifade etmiştir. Çünkü masdarlar, bütün cinslere şamildir.

Aynı üslupta gelen  وَلَٓا اِلٰٓى اَهْلِهِمْ يَرْجِعُونَ۟  cümlesi hükümde ortaklık nedeniyle makabline atfedilmiştir.

Cümlede takdim-tehir sanatı vardır. Car mecrur  اِلٰٓى اَهْلِهِمْ , kasr manası için, amili olan  يَرْجِعُونَ۟ ’ye takdim edilmiştir.

وَلَٓا اِلٰٓى اَهْلِهِمْ يَرْجِعُونَ۟  [ve ehline dönemezler] sözü ise, ailelerine geri dönmediklerini ifade ederken, başkasına, yani Allah'a geri döndüklerini ifade eder. Eğer,  وَلَٓايَرْجِعُونَ۟ اِلٰٓى اَهْلِهِمْ   buyurulsaydı, ailelerine geri dönmedikleri ifade edilirken, Allah'a geri döndükleri ifade edilmezdi, ki murad edilen mana bu değildir. Aksine Allah'a geri döndükleri anlatılmak istenmiştir. (Fâdıl Sâlih Sâmerrâî, Beyânî Tefsir Yolu, c.2, s.238)