وَبَشَّرْنَاهُ بِاِسْحٰقَ نَبِياًّ مِنَ الصَّالِح۪ينَ
وَبَشَّرْنَاهُ بِاِسْحٰقَ نَبِياًّ مِنَ الصَّالِح۪ينَ
Fiil cümlesidir. وَ atıf harfidir. Matuf ve matufun aleyhin hükümde ortak olduğunu belirtir. İkisi arasında tertip (sıra) olduğunu göstermez. Vav ile yapılan atıfta matuf ve matufun aleyh yer değiştirebilir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
بَشَّرْنَاهُ sükun üzere mebni mazi fiildir. Mütekellim zamiri نَا fail olarak mahallen merfûdur. Muttasıl zamir هُ mef’ûlun bih olarak mahallen mansubdur.
بِاِسْحٰقَ car mecruru بَشَّرْنَاهُ fiiline mütealliktir. اِسْحٰقَ gayri munsarif olduğu için fetha ile mecrurdur. نَبِياًّ hal olup fetha ile mansubdur.
Hal, cümlede failin, mef’ûlun veya her ikisinin durumunu bildiren lafızlardır (kelime veya cümle). Hal, “nasıl?” sorusunun cevabıdır. Halin durumunu açıkladığı kelimeye “zül-hal” veya “sahibu’l-hal” denir. Umumiyetle hal nekre, sahibu’l hal marife olur. Hal mansubdur. Türkçeye “…rek, …rak, …dığı, halde iken, olduğu halde” gibi ifadelerle tercüme edilir. Sahibu’l hal açık isim veya zamir olduğu gibi müstetir (gizli) zamir de olabilir. Hali sahibu’l hale bağlayan zamire rabıt zamiri denir. Bu zamir bariz (açık), müstetir (gizli) veya mahzuf (hazf edilmiş) olarak gelir.
Hal sahibu’l-hale ya و (vav-ı haliye) ya zamirle veya her ikisi ile bağlanır. Hal üçe ayrılır: 1. Müfred olan hal (Müştak veya camid), 2. Cümle olan hal (İsim veya fiil), 3. Şibh-i cümle olan hal (Harf-i cerli veya zarflı isim). (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
مِنَ الصَّالِح۪ينَ car mecruru نَبِياًّ ‘in mahzuf haline mütealliktir.
بَشَّرْنَاهُ fiili, sülâsî mücerrede bir harf ilave edilerek mezid yapılan fiillerdendir. Tef’il babındandır. Sülâsîsi بشر ’dir.
Bu bab fiile çokluk (fiilin, failin veya mef‘ûlun çokluğu), bir tarafa yönelme, mef'ûlü herhangi bir vasfa nispet etmek, gidermek, bir terkibi kısaltmak, eylemin belli bir zaman diliminde meydana gelmesi, özneyi fiilin türediği şeye benzetmek, sayruret, isimden fiil türetmek, hazır olmak, bir şeyin aralıklarla tekrarlanması manalarını katar.
الصَّالِح۪ينَ kelimesi sülâsî mücerred olan صلح fiilinin ism-i failidir.
İsm-i fail; eylemi yapan ve gerçekleştiren demektir. Geçici olarak o sıfatı yüklenen isimdir. İsm-i fail; hem varlığa (zata), hem de onun sıfatına delalet eden kelimelerdir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
وَبَشَّرْنَاهُ بِاِسْحٰقَ نَبِياًّ مِنَ الصَّالِح۪ينَ
وَ , atıf harfidir. Ayet, hükümde ortaklık nedeniyle … وَتَرَكْنَا cümlesine atfedilmiştir. Müspet mazi fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır.
Mazi fiil sebata, temekkün ve istikrara işaret eder. (Hâlidî, Vakafat, S.107)
بَشَّرْنَاهُ fiili, azamet zamirine isnadla tazim edilmiştir.
نَبِياًّ kelimesi بِاِسْحٰقَ ‘dan haldir. Hal anlamı zenginleştiren ıtnâb sanatıdır.
نَبِياًّ ‘in mahzuf sıfatına müteallik مِنَ الصَّالِح۪ينَ ism-i fail vezninde gelerek sübut ve süreklilik anlamı ifade etmiştir.
Sıfat olarak kullanılan ism-i fail, isimleşse de zaman özelliğini kaybetmez. Mesela, المدرس kelimesi ders veren anlamında bir sıfat fiildir, bu kelime hoca anlamında kullanılsa da hocaya hoca adı, ders vermesinden dolayı verildiğinden, sıfat fiil ve zaman özelliği devam eder ve muzari fiil anlamında kullanılır. İsm-i fail adet/örf, hikmet ve ilmi kurallar gibi konularda kullanıldığında, zaman özelliği taşımaz. İsm-i fail kişinin elinde olan fiillerden yapılır. İrade dışında olan fiillerden ism-i fail yapılmaz. Bu tür fiillerin ism-i failini sıfat-ı müşebbehe üstlenir. (Yrd.Doç.Dr. M.Akif Özdoğan, KSÜ. İlahiyat Fakültesi Dergisi, 10 (2007), s. 55 - 90, Arapçada İsm-İ Fâil Ve İşlevleri)
Bu ayet hakkında İbn Abbâs: Ona İshak'ın peygamber olacağı müjdesi verildi demiş ve bu müjdenin iki defa gerçekleştiği kanaatini belirtmiştir. Bu açıklamaya göre boğazlanması emredilen kişi İshak'tır. Sabırla Rabbinin emrine razı olup ona teslimiyetine mükâfat olmak üzere peygamber olacağı müjdesi ona verilmiştir. (Kurtubî)