Sâffât Sûresi 124. Ayet

اِذْ قَالَ لِقَوْمِه۪ٓ اَلَا تَتَّقُونَ  ...

Hani kavmine şöyle demişti: “Allah’a karşı gelmekten sakınmaz mısınız?”
 
Sıra Kelime Anlamı Kökü
1 إِذْ hani
2 قَالَ demişti ki ق و ل
3 لِقَوْمِهِ kavmine ق و م
4 أَلَا
5 تَتَّقُونَ korunmaz mısınız? و ق ي
 
İlyâs aleyhisselâm Ahd-i Atîk’te İlya ismiyle geçen peygamberdir (II. Tarihler, 21/12). Bu ismin, Yunanca ve Latince’deki Elias, Etiyopya dilinde Elyas şeklinde okunduğu, bu son okunuşunun Arapça’ya İlyâs şeklinde geçtiği belirtilir. Yahudi kaynaklarında İlyâs’ın milâttan önce IX. yüzyılda yaşadığı bildirilir. İsrail Kralı Ahab’ın, Sâmiriye’de Baal adlı sözde tanrı için bir mâbed yaptırmasına İlyâs karşı çıkmış, bâtıl inançlarla mücadele etmiştir. En‘âm sûresinde (6/85) onun adı on yedi peygamberle birlikte “sâlihlerden biri” olarak anılmaktadır. Yahudi ve hıristiyan kültüründe İlyâs’ın ölmediği, bedeni ve ruhuyla semaya yükseltildiği kabul edilmektedir. Ahd-i Atîk’in sonunda (Malaki, 4/5-6) Tanrı’nın “dünyayı lânetle vurmaması için” İlya’nın (İlyâs) tekrar dünyaya gönderileceği bildirilmektedir. Bu sebeple yahudiler ve daha sonra hıristiyanlar, semaya çekilen İlyâs’ın tekrar dünyaya döneceğine inanmışlardır. Hz. Yahyâ’nın beklenen İlyâs olduğuna inananlar da olmuştur. Ahd-i Cedîd bu konuda Hz. Îsâ’dan farklı açıklamalar aktarmaktadır (meselâ bk. Matta, 11/ 14; krş. Luka, 1/17). İlyâs’ın halen hayatta olduğuna dair Kur’an’da ve hadislerde bilgi yoktur. İsrâiliyat türü rivayetlerde bu yönde açıklamalar bulunmakla birlikte âlimlerin çoğu İlyâs’ın öldüğü kanaatindedirler. Ayrıca bazı rivayetlerde onun İdrîs peygamberle aynı kişi olduğu ileri sürülmüşse de (meselâ bk. Buhârî, “Enbiyâ”, 4; Taberî, XXIII, 91), bunlar farklı zamanlarda yaşamış iki ayrı şahsiyettir. 130. âyette geçen İlyâsîn’le ilgili olarak “Âl-i Yâsîn” şeklindeki kıraat farkını da dikkate alan değişik açıklamalar yapılmıştır. Sonuncu okunuşu tercih eden İbn Âşûr, İlyâs’ın bir adının da Yâsîn olduğunu belirten görüşten hareketle Âli Yâsîn’in, “Yâsîn’in dinini kabul edip ona tâbi olan ve yardım edenler” anlamına geldiğini belirtir (XXIII, 170). Ancak bize göre İlyâsîn şeklindeki kıraatı tercih etmek, bununla da Hz. İlyâs’ın kastedildiğini düşünmek daha isabetli görünmektedir. Bu durumda İlyâs isminin sonundaki “în” eki, ismin aslından olmayıp âyetlerin sonundaki nazma uygun düşmesi için getirilmiştir (Hasan el-Mustafavî, I, 113 vd.; İlyâs hakkında bk. Ömer Faruk Harman, “İlyâs”, DİA, XXII, 160-162). Baal, Başta Ken‘ânîler olmak üzere eski Yakındoğu topluluklarının çoğunda tanrı ismi olarak kullanılan bir kelimedir. Ken‘an ülkesinde bereket verme, yağmur yağdırma, verimli kılma fonksiyonlarına sahip bir tanrı olarak kabul ediliyordu. İsrâiloğulları, Yeşu isimli peygamberin ölümünden sonra Baal’e tapmaya başlamışlardı (Hâkimler, 2/11-13). İlyâs, Baal inancını ortadan kaldırarak gerçek tanrı olan Yahve inancını tekrar hâkim kılmak için mücadele vermiştir. Konumuz olan âyetlerle İlyâs’ın bu mücadelesine değiniliyor. Önceleri soyut bir tanrı olarak tasavvur edilen Baal’in, zamanla boğa şeklinde temsil edilip putlaştırıldığı bildirilmektedir. Bu âyetlerde Hz. İlyâs’ın Baal inancına karşı çıkmasından söz edilmesinin asıl amacı, geçmişteki bütün peygamberlerin tevhid inancında birleştiklerini, bu inancı yerleştirmek ve devam ettirmek için çalıştıklarını ve bu sayede isimlerinin ebedîleştirildiğini hatırlatmaktır
 

اِذْ قَالَ لِقَوْمِه۪ٓ اَلَا تَتَّقُونَ

 

اِذْ  zaman zarfı,  الْمُرْسَل۪ينَ ’ye mütealliktir.

إِذْ : Yalnız cümleye muzâf olan zaman zarfıdır.

a. إِذْ  mef’ûlun fih, mef’ûlun bih, mef’ûlun leh olur.

b. إِذْ ‘den sonra muzari fiil veya isim cümlesi gelirse gelecek zaman ifade eder.

c. بَيْنَا  ve  بَيْنَمَا ‘dan sonra gelirse müfacee (sürpriz) harfi olur. Bu durumda zarf (zaman bildiren isim) değil harf olur.

d. Sükûn üzere mebnîdir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)

قَالَ  ile başlayan fiil cümlesi muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur.  قَالَ  fetha üzere mebni mazi fiildir. Faili müstetir olup takdiri  هُو ’dir.

لِقَوْمِهٖ  car mecruru  قَالَ  fiiline mütealliktir. Muttasıl zamir  هٖ  muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur. Mekulü’l-kavli  اَلَا تَتَّقُونَ ’dir. قَالَ  fiilinin mef’ûlün bihi olarak mahallen mansubdur. 

اَلَا  arz edatıdır. تَتَّقُونَ  fiili  نَ ‘un sübutuyla merfû muzari fiildir. Zamir olan çoğul و ‘ı fail olarak mahallen merfûdur. 

تَتَّقُونَ  fiili, sülâsî mücerrede bir harf ilave edilerek mezid yapılan fiillerdendir. İftiâl babındadır. Sülâsîsi  وقى ’dir.

İftiâl babı fiile mutavaat (dönüşlülük), ittihaz (edinmek, bir şeyi kendisi için yapmak), müşâreket (ortaklık), izhar (göstermek), ihtiyar (seçmek), talep ve çaba göstermek manaları katar. İfteale kalıbı hem soyut hem somut anlamlı fiiller için kullanılır.
 

اِذْ قَالَ لِقَوْمِه۪ٓ اَلَا تَتَّقُونَ

 

Ayete dahil olan zaman zarfı  اِذْ , önceki ayetteki  الْمُرْسَل۪ينَ ’ye mütealliktir. Müspet mazi fiil sıygasında, faide-i haber ibtidaî kelam olan …  قَالَ لِقَوْمِه۪ٓ  cümlesi  اِذْ ’in muzâfun ileyhi konumundadır.

قَالَ  fiilinin mekulü’l-kavli olan  اَلَا تَتَّقُونَ  cümlesi, müspet muzari fiil sıygasında, faide-i haber ibtidaî kelamdır. Cümleye dahil olan  اَلَا  edatı, istek ifade eder.

اَلَا  arz harfidir. Tahdîd ilişkisi kurar. Fiilin teşvik yoluyla ve şiddetli bir şekilde yerine getirilmesini talep eder. Arz için kullanıldığında ise fiilin yumuşak bir biçimde yapılmasının istenmesidir. 

Arz: Bir şeyin yapılmasını nazikçe, kibarca, yumuşaklık ve tatlılıkla istemektir. Arzda sertlik söz konusu değildir. (Abdullah Hacibekiroğlu, Arap Dilinde Edatların Metinde Kurduğu Anlamsal İlişkiler Doktora Tezi)

Zaman ismi olan  اِذْ ‘in masdara değil de fiil cümlesine muzâf olmasıyla bu vaktin tazimi anlaşılır. Fiil teceddüde ve şimdiki zamana delalet eder. (Âşûr, Hac/26)