Sâffât Sûresi 21. Ayet

هٰذَا يَوْمُ الْفَصْلِ الَّذ۪ي كُنْتُمْ بِه۪ تُكَذِّبُونَ۟  ...

Onlara, “İşte bu, yalanlamakta olduğunuz hüküm ve ayırım günüdür” denilir.
 
Sıra Kelime Anlamı Kökü
1 هَٰذَا bu
2 يَوْمُ günüdür ي و م
3 الْفَصْلِ hüküm ف ص ل
4 الَّذِي
5 كُنْتُمْ olduğunuz ك و ن
6 بِهِ onu
7 تُكَذِّبُونَ yalanlıyor ك ذ ب
 

Zemahşerî (III, 299), İbn Âşûr (XXIII, 101) gibi müfessirlere dayanarak “yargı günü” diye çevirdiğimiz âyet metnindeki yevmü’l-fasl (ayrım günü) deyimi, âhirette kurulacak mahkeme-i kübrâda kusursuz bir âdil yargılama sonunda haklıyla haksızın, iyilerle kötülerin birbirinden ayırt edileceğine, herkese hak ettiği karşılığın verileceğine işaret eder (Kurtubî, XV, 72; Şevkânî, IV, 447). 

Kaynak :  Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 4 Sayfa: 526-527
 

هٰذَا يَوْمُ الْفَصْلِ الَّذ۪ي كُنْتُمْ بِه۪ تُكَذِّبُونَ۟

 

İsim cümlesidir. İşaret ismi  هٰذَا  mübteda olarak mahallen merfûdur.  يَوْمُ  haber olup lafzen merfûdur. الْفَصْلِ  muzâfun ileyh olup kesra ile mecrurdur. 

الَّذ۪ي  müfred müzekker has ism-i mevsûl  الْفَصْلِ ‘ın sıfatı olarak mahallen mecrurdur. İsm-i mevsûlun sılası  كُنْتُمْ بِه۪ ‘dir. Îrabdan mahalli yoktur. 

Varlıkları niteleyen kelimelere sıfat denir. Arapça’da sıfatın asıl adı na’t ( النَّعَتُ )dır. Sıfatın nitelediği isme de men’ut ( المَنْعُوتُ ) denir. Bir ismi doğrudan niteleyen sıfata hakiki sıfat, dolaylı olarak niteleyen sıfata da sebebi sıfat denir.

Sıfat ile mevsuftan oluşan tamlamaya sıfat tamlaması denir. Sıfat tek kelime (isim), cümle ve şibh-i cümle olabilir. Ve sıfat birden fazla gelebilir.

Sıfat mevsûfuna: cinsiyet, adet, marifelik - nekrelik ve îrab bakımından uyar.

Sıfat iki kısma ayrılır: 1. Hakiki sıfat  2. Sebebi sıfat. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)

كَانَ  nakıs, mebni mazi fiildir. İsim cümlesinin önüne geldiğinde, ismini ref haberini nasb eder.  تُمْ  muttasıl zamiri  كان ’nin ismi olarak mahallen merfûdur.  بِه۪  car mecruru  تُكَذِّبُونَ۟  fiiline mütealliktir.  تُكَذِّبُونَ۟  fiili  كان ’nin haberi olarak mahallen mansubdur.

تُكَذِّبُونَ۟  fiili  نَ ‘un sübutuyla merfû muzari fiildir. Zamir olan çoğul و ‘ı fail olarak mahallen merfûdur.  تُكَذِّبُونَ۟  fiili sülâsî mücerrede bir harf ilave edilerek mezid yapılan fiillerdendir. Fiil tef’il babındandır. Sülâsîsi  كذب ’dir.

Bu bab fiile çokluk (fiilin, failin veya mef‘ûlun çokluğu), bir tarafa yönelme, mef'ûlü herhangi bir vasfa nispet etmek, gidermek, bir terkibi kısaltmak, eylemin belli bir zaman diliminde meydana gelmesi, özneyi fiilin türediği şeye benzetmek, sayruret, isimden fiil türetmek, hazır olmak, bir şeyin aralıklarla tekrarlanması manalarını katar.

 

هٰذَا يَوْمُ الْفَصْلِ الَّذ۪ي كُنْتُمْ بِه۪ تُكَذِّبُونَ۟

 

Beyanî istînâf olarak fasılla gelen cümlenin fasıl sebebi şibh-i kemâl-i ittisâldir. 

Sübut ve istimrar ifade eden isim cümlesi, faide-i haber ibtidaî kelamdır. 

هٰذَا  mübteda,  يَوْمُ الْفَصْلِ الَّذ۪ي كُنْتُمْ بِه۪ تُكَذِّبُونَ۟  cümlesi de haberdir. 

Müsnedün ileyhin işaret ismiyle marife olması işaret edilenin önemini vurgulamak onu en iyi şekilde temyiz etmek içindir. 

İşaret isminde tecessüm sanatı ve istiare vardır.  هٰذَا  ile zamana  işaret edilmiştir.

Bilindiği gibi işaret ismi mahsus şeyler için kullanılır. Ama burada olduğu gibi aklî şeyler için kullanıldığında istiare olur. Câmi’; her ikisinde de ‘‘vücudun tahakkuku’’dur. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur’an Işığında Belâgat Dersleri Beyân İlmi).

Müsned veciz ifade kastıyla izafet formunda gelmiştir.

يَوْمُ  için sıfat olan has ism-i mevsûl  بَيِّنَاتٌ ‘nin sılası olan  كُنْتُمْ بِه۪ تُكَذِّبُونَ۟ , nakıs fiil  كَان ’nin dahil olduğu sübut ve istimrar ifade eden isim cümlesi, faide-i haber ibtidaî kelamdır.

Sıfat, mevsûfunun sahip olduğu bir özelliğe işaret etmek için yapılan tetmim ıtnâbı  sanatıdır.

Sıla cümlesinde takdim-tehir sanatı vardır. Car mecrur  بِه۪ , ihtimam için amili olan  تُكَذِّبُونَ۟ ’ye takdim edilmiştir.

كَان ’nin haberinin muzari fiil cümlesi olarak gelmesi hükmü takviye, hudûs ve teceddüt ifade eder. Muzari fiil tecessüm özelliği sayesinde muhatabın muhayyilesini harekete geçirerek olayı daha iyi anlamasını sağlar.

Muzari fiilin geldiği hallerde çoğunlukla bu gaye mevcuttur. Muzari fiilin kullanımıyla sahne muhatabın gözünde sanki o anda canlanır. Bu da insanı etkiler.(Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur'an Işığında Belâgat Dersleri Meânî İlmi )

كَان ’nin haberinin muzari fiili olarak gelmesi, durumun yenilenerek tekrar ettiğine işaret eder.(Vakafat, s.103)

كَان ’in haberi muzari fiil olduğunda, genellikle  devam edegelen maziye, adet haline gelmiş davranışlara delalet eder. (Vecih Uzunoğlu, Arap Dilinde كَانَ ‘nin Fiili ve Kur’an’da Kullanımı, DEÜ İlahiyat Fak. Dergisi, Sayı 41)

Bu kelam, takbih ve azarlama olarak melekler tarafından kendilerine söylenecektir.

Diğer bir görüşe göre ise bu kelam da onların birbirlerine söyleyeceklerine dahildir. (Ebüssuûd)

هٰذَا يَوْمُ الْفَصْلِ الَّذ۪ي كُنْتُمْ بِه۪ تُكَذِّبُونَ۟  [ Bu, yalanladığınız ayrım günüdür.]  sözü de meleklerin cevabıdır. Bunun da birbirlerine dedikleri sözden olduğu söylenmiştir. Fasıl, hüküm ve karar demektir ya da iyi ile kötü arasında ayrımdır. (Beyzâvî)