Sâd Sûresi 47. Ayet

وَاِنَّهُمْ عِنْدَنَا لَمِنَ الْمُصْطَفَيْنَ الْاَخْيَارِ  ...

Şüphesiz onlar, bizim katımızda hayırlı, seçkin kimselerdendir.
 
Sıra Kelime Anlamı Kökü
1 وَإِنَّهُمْ ve onlar
2 عِنْدَنَا bizim yanımızda ع ن د
3 لَمِنَ
4 الْمُصْطَفَيْنَ seçkinlerdendir ص ف و
5 الْأَخْيَارِ hayırlılardandır خ ي ر
 

Mekke putperestlerinin İslâm davetini reddetmedeki akıl almaz ısrarları ve küstahça davranışları karşısında Hz. Peygamber’e geçmiş peygamberlerin ve diğer sâlih kulların güçlü iradeleri, basiretli tutumları hatırlatılmaktadır. Onlar, dünyada sıkıntı çekseler bile âhiret yurdunu asla unutmadıkları için Allah kendilerini günahlardan arındırmış, ruhlarını ismet (günahsızlık) sıfatıyla donatmış; bu sayede Allah katında seçkinler ve iyiler arasında yer almışlardır. Bu âyetlerin ifadesine göre anılan şahsiyetler şu üç değerli lutfa mazhar olmuşlardır: a) Allah onları günahlardan korumuştur; b) Kendilerini seçkinler arasına almıştır; c) İyilerden saymıştır. Bu mazhariyetlerin sebebi ise onların “âhiret yurdunu hatırda tutmadaki samimiyetleri”, bu husustaki titizlik ve kararlılıklarıdır. Çünkü genellikle insanı dünya hayatında bazı zevkleri tatma arzusu veya bazı sıkıntılardan kurtulma telâşı kötülüklere itmekte; dinin ve ahlâkın buyruklarını yerine getirmekten uzaklaştırmakta; böylece o kişi zevk arzusu ve elem korkusuyla kolayca kötülüklere teslim olabilmektedir; bu ise dinî ve ahlâkî bakımdan tam bir çöküştür. İşte insanı bu çöküşten kurtaracak olan da âhiret bilincinin canlı olmasıdır. Çünkü bu bilinç insanda şu inancı güçlendirecek ve etkin kılacaktır: Allah’ın buyruk ve yasalarını hiçe sayarak dünyada bazı zevkleri tatsak bile bunlardan çok daha fazlasını âhirette kaybedeceğiz; kezâ bazı kederlerden kurtulsak bile âhirette bunlardan daha fazlasına mâruz kalabiliriz. Böylece âhiret bilinci ve sorumluluğu dinî ve ahlâkî hayatın tam bir güvencesi olmaktadır. 

Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 4 Sayfa: 585-586
 

وَاِنَّهُمْ عِنْدَنَا لَمِنَ الْمُصْطَفَيْنَ الْاَخْيَارِ

 

وَ  atıf harfidir. Matuf ve matufun aleyhin hükümde ortak olduğunu belirtir. İkisi arasında tertip (sıra) olduğunu göstermez. Vav ile yapılan atıfta matuf ve matufun aleyh yer değiştirebilir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)

İsim cümlesidir. اِنَّ  tekid harfidir. İsim cümlesinin önüne gelir. İsmini nasb haberini ref eder.  هُمْ  muttasıl zamiri  اِنَّ ’nin ismi olarak mahallen mansubdur.

عِنْدَ  mekân zarfı  مُصْطَفَيْنَ ‘e mütealliktir. Mütekellim zamiri  نَا  muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur.

لَ  harfi  اِنَّ ’nin haberinin başına gelen lam-ı muzahlakadır. مِنَ الْمُصْطَفَيْنَ  car mecruru,  اِنَّ ‘nin mahzuf haberine mütealliktir.  الْمُصْطَفَيْنَ ‘nin cer alameti  يْ ‘dir. الْاَخْيَارِ  kelimesi  لْمُصْطَفَيْنَ ‘nin sıfatı olup kesra ile mecrurdur. 

مُصْطَفَيْنَ  kelimesi sülasi mücerredi olan fiilin ism-i mef’ûlüdür. 

الْاَخْيَارِ  kelimesi sıfat-ı müşebbehe kalıbındandır.

Sıfat-ı müşebbehe; “Benzeyen sıfat” demektir. İsm-i faile benzediği için bu adı almıştır. İsm-i failin ifade ettiği anlam geçici olduğu halde, sıfat-ı müşebbehenin ifade ettiği anlam kalıcıdır. İsm-i fail değişen ve yenileşen vasfa delalet eder. Sıfat-ı müşebbehe sürekli ve sabit vasfa delalet eder. Bu süreklilik ve sabitlik az veya çok, bazen de sonsuza kadar devam eder. Geniş zamana delalet eder. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)

 

وَاِنَّهُمْ عِنْدَنَا لَمِنَ الْمُصْطَفَيْنَ الْاَخْيَارِ

 

Ayet, atıf harfi وَ ‘la önceki ayetteki … اِنَّٓا اَخْلَصْنَاهُمْ  cümlesine atfedilmiştir. Atıf sebebi hükümde ortaklıktır.

اِنَّ  ve lam-ı muzahlaka ile tekid edilmiş sübut ve istimrar ifade eden isim cümlesi, faide-i haber inkarî kelamdır. Cümlede îcâz-ı hazif sanatı vardır. Car mecrur  مِنَ الْمُصْطَفَيْنَ ‘nin müteallakı olan اِنَّ ‘nin haberi, mahzuftur.

الْاَخْيَارِ  kelimesi, لْمُصْطَفَيْنَ  için sıfattır. Sıfat, mevsûfunun sahip olduğu bir özelliğe işaret etmek için yapılan tetmim ıtnâbı sanatıdır.

Yalnızca bir isim cümlesi bile devam ve sübut ifade ettiğinden bu ve benzeri cümleler,  اِنّ  isim cümlesi ve lam-ı muzahlaka sebebiyle üç katlı tekid ifade eden çok muhkem cümlelerdir.

اِنّ۪ٓ  ve lam-ı tekid, cümlede beraberce bulunursa bu cümle, üç kez tekrar edilen cümle gibi olur. Çünkü  اِنّ۪ٓ  kelimesi, cümlede iki kez tekrar gücünü taşır, buna lam-ı tekid de ilave edilince, üçüncü tekrar sağlanmış olur. (İtkan c.2 s.176)

Ayetteki  مِنَ  ba’diyet ifade eder.

عِنْدَنَا  izafeti, muzâfın şanı içindir.  

الْاَخْيَارِ  kelimesi  خير  çoğuludur, أشرار ‘da شر  çoğulu olduğu gibi. Şöyle de denilmiştir: الْاَخْيَارِ  kelimesi  خَيِّرٍ ‘ya da onun tahfifi olan خَيْرٍ  çoğuludur, Mesela  أموات  kelimesinin  مَيِّتٍ  yahut  مَيِّتٍ  çoğulu olması gibi. (Beyzâvî, Fahreddin er-Râzî)