Sâd Sûresi 63. Ayet

اَتَّخَذْنَاهُمْ سِخْرِياًّ اَمْ زَاغَتْ عَنْهُمُ الْاَبْصَارُ  ...

“(Cehennemlik değillerdi de) biz onları alaya mı almış olduk, yoksa (buradalar da) gözlerimizden mi kaçtılar?”
 
Sıra Kelime Anlamı Kökü
1 أَتَّخَذْنَاهُمْ hani onları edinirdik ا خ ذ
2 سِخْرِيًّا alay konusu س خ ر
3 أَمْ yoksa
4 زَاغَتْ kaydı (mı?) ز ي غ
5 عَنْهُمُ onlardan
6 الْأَبْصَارُ gözler(imiz) ب ص ر
 

İnkârcıların “vaktiyle kötülerden saydıkları adamlar”, onların bâtıl inançlarını ve erdemsiz yaşayışlarını reddeden, bu sebeple de onlar tarafından değersiz sayılıp alay ve hakarete mâruz kalan müminlerdir. Burada, inkârcıların âhiretteki kötü âkıbetleriyle yüz yüze gelince asıl değersizlerin, hor görülmeyi hak edenlerin kendileri olduğunu anlayacaklarına işaret edilmektedir.

Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 4 Sayfa: 588
 

اَتَّخَذْنَاهُمْ سِخْرِياًّ اَمْ زَاغَتْ عَنْهُمُ الْاَبْصَارُ

 

Fiil cümlesidir. Hemze istifham harfidir.

اَتَّخَذْنَا  sükun üzere mebni mazi fiildir. Mütekellim zamir  نَا  fail olarak mahallen merfûdur. Muttasıl zamir  هُمْ  mef’ûlun bih olarak mahallen mansubdur. سِخْرِياًّ  ikinci mef’ûlun bih olup fetha ile mansubdur.

اَمْ  atıf harfidir. Çoğunlukla soru edatlarıyla birlikte kullanılır ve muhataptan bu edatın öncesi ile sonrasındaki unsurlardan birini ta’yin ve tercih etmesini zorunlu kılar. Genellikle soru edatı olan hemze ile (اَ) birlikte kullanılır. İkiye ayrılır: 1. Muttasıl  اَمْ  

2. Munkatı  اَمْ  (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi) 

زَاغَتْ  fetha üzere mebni mazi fiildir.  تْ  te’nis alametidir. عَنْهُمُ car mecruru  زَاغَتْ  fiiline mütealliktir.  الْاَبْصَارُ fail olup lafzen merfûdur. 

اَتَّخَذْنَاهُمْ  fiili, sülâsî mücerrede bir harf ilave edilerek mezid yapılan fiillerdendir. İftiâl babındadır. Sülâsîsi  أخذ ’dir.

İftiâl babı fiile mutavaat (dönüşlülük), ittihaz (edinmek, bir şeyi kendisi için yapmak), müşâreket (ortaklık), izhar (göstermek), ihtiyar (seçmek), talep ve çaba göstermek manaları katar. İfteale kalıbı hem soyut hem somut anlamlı fiiller için kullanılır.
 

اَتَّخَذْنَاهُمْ سِخْرِياًّ اَمْ زَاغَتْ عَنْهُمُ الْاَبْصَارُ

 

İstînâfiyye olarak fasılla gelen ayet, önceki ayetteki mekulü’l-kavle dahildir. İstifham üslubunda talebî inşâî isnaddır. Hemze istifham harfidir. Müspet mazi fiil sıygasındaki cümle, istifham üslubunda talebî inşâî isnaddır.

Mazi fiil sebata, temekkün ve istikrara işaret eder. (Hâlidî, Vakafat, S.107) 

İstifham üslubunda gelmiş olmasına rağmen cümle inkâr manası taşımaktadır. Bu yüzden mecaz-ı mürsel mürekkebdir. Ayrıca mütekellimin cevabı biliyor olması sebebiyle cümlede tecâhül-i ârif sanatı vardır.

سِخْرِياًّ ’deki tenvin kesret ve nev ifade etmektedir.

سِخْرِياًّ , ism-i masdardır. İstihza etmek demektir ve istihzadaki şiddeti ifade eder. Buradaki يا , nesep ifade eden  يا ‘dır. Nesep  يا ’sı da vasıfta mübalağa ifade eder. (Âşûr)

اَمْ زَاغَتْ عَنْهُمُ الْاَبْصَارُ  cümlesi  اَمْ  atıf harfiyle makabline atfedilmiştir. Aynı üslupta gelen cümlenin atıf sebebi hükümde ortaklıktır.

Cümlede takdim-tehir sanatı vardır. Car mecrur  عَنْهُمُ , konudaki önemine binaen, fail olan  الْاَبْصَارُ ’ye takdim edilmiştir.

الْاَبْصَارُ’ daki  الْ , burada muzâfun ileyh olan  أبْصارُنا ‘dan ivazdır. (Âşûr)

[Gözlerimiz onlardan kaydı] ibaresi, “Onları dikkate almadık” anlamında mecaz-ı mürseldir.

[Yoksa (buradalar da) gözlerimiz kaydı mı onlardan?!] ifadesinin ilişkili bulunduğu cümle hakkında iki ihtimal söz konusudur. Birincisi;  مَا لَنَا  sözüyle ilişkili olmasıdır. Bu durumda anlam, “Bize ne oldu ki, onları cehennemde görmüyoruz!? Sanki cehennemde değiller. Yoksa aksine, gözlerimiz onlardan kaydı da, bu sebeple mi onları görmüyoruz cehennemde oldukları halde?!” şeklinde olur. Böylece, azgınlar müslümanların cennetlik ya da cehennemlik olabileceklerini düşünmüşlerse de, nerede bulunduklarını öğrenememiş olurlar. İkinci ihtimal  اَتَّخَذْنَاهُمْ سِخْرِياًّ  sözüyle ilişkili olmasıdır ki bu durumda  اَمْ  ya muttasıl olur ki o zaman; “Biz onlar hakkında şu iki fiilden hangisini işlemişiz?! Onlarla dalga geçmek mi yoksa onları hakir görüp küçümsemek mi; yani gözlerimiz onların üzerinden aşmış da onları değersiz mi saymışız?!” anlamında olur ve bundan, azgınların her iki fiili de yadırgadıkları anlaşılır. (Keşşâf)

[Sanki: Burada değiller mi yoksa gözlerimiz onlardan kaymış mıdır?] demişlerdir. Ya da اَمْ  edatı ikinci kıraata göre  اَتَّخَذْنَاهُمْ 'a muadildir yani onlara bu ikisinden hangisini yaptık; onlarla alay mı ettik yoksa onları horladık mı? Çünkü gözlerin kayması bundan kinayedir, manası da kendilerini beğenmemeleridir.Ya da  اَمْ  munkatıadır, maksat da onları aşağılık görmeleri ve onlarla alay etmeleri gözlerinin kaymasından ve görüntüleri pejmürde olduğu için iyice bakmamalarından olduğunu göstermektir. (Beyzâvî)

Ferrâ dedi ki: Burada istifham azar ve taaccüp anlamındadır. [Yoksa gözler onlardan başka tarafa mı kaymıştır] ayeti de eğer (ayetin başı) istifham ile okunmuş ise bu durumda “yoksa” (eşitlik) anlamını verir. İstifhamsız olarak okunmuş ise bu durumda “hayır”, anlamında olur. (Kurtubî)

Alaya aldığımız onlar değil miydi? Yoksa (buradalar da) onları gözden mi kaçırdık?' Önderler bu ifadeleri ile kendilerini kınamak ve yapmış oldukları her iki fiili uygun görmemek istemişlerdir. Ayetin manası bir de şu şekilde olabilir: Onlar bizden daha hayırlı oldukları halde biz bunu bilmiyormuşuz. Ve kendilerini dünyada alaya aldık. Hatta hakir gördüğümüzden onları görmedik bile. (Rûhu’l Beyân, Âşûr)

زَاغَ ,  burada  مالَتْ  demektir. Yani gözlerimiz onların tarafından kaydı ve göremez oldular. (Âşûr)