Sâd Sûresi 80. Ayet

قَالَ فَاِنَّكَ مِنَ الْمُنْظَر۪ينَۙ  ...

Allah, şöyle dedi: “Sen o bilinen vakte (kıyamet gününe) kadar mühlet verilenlerdensin.”  (80 - 81. Ayetler Meali)
 
Sıra Kelime Anlamı Kökü
1 قَالَ buyurdu ق و ل
2 فَإِنَّكَ elbette sen
3 مِنَ -densin
4 الْمُنْظَرِينَ süre verilenler- ن ظ ر
 
Burada belirtilmemekle birlikte, başka âyetlerde meleklerin secde etmeleri emredilen bu ilk insanın Hz. Âdem olduğu bildirilmiştir. Bundan önceki âyetlerde melekler topluluğunun tartışmasına atıf yapılmasına ve ilk insan konusuyla münasebet kurulmasına bakılırsa burada Hz. Âdem’in yaratılışına ve İblis’in onun karşısındaki olumsuz tutumuna, bu yüzden Allah’a âsi olup rahmetten kovulmasına dair bilgilere yer verilmekle, bilhassa Hz. Muhammed’in bu bilgileri ancak vahiy yoluyla almış olabileceği ortaya konmuş; böylece ona vahiy geldiğine, dolayısıyla peygamberlik görevi verildiğine inanmayan müşrikler ikna edilmek istenmiştir. Ayrıca bu âyetler insanın, yaratıcısının kim olduğunu, kendi aslının ne olduğunu, nereden geldiğini anlayıp kavraması; şeytanî kışkırtmalara karşı dikkatli olması gerektiğini; Allah’a inanıp dayanan, ihlâsla Allah yoluna koyulanlar üzerinde şeytanî kışkırtmaların asla etkili olamayacağını, zira Allah’ın, yardımıyla onların yanında olduğunu bildirmektedir (âyetlerin ayrıntılı tefsiri için bk. Bakara 2/34; A‘râf 7/11-18; Hicr 15/28-40).
 

قَالَ فَاِنَّكَ مِنَ الْمُنْظَر۪ينَۙ

 

Fiil cümlesidir.  قَالَ  fetha üzere mebni mazi fiildir. Faili müstetir takdiri  هُوَ ‘dir.

فَ  mukadder şartın cevabının başına gelen rabıta veya fasihadır. Takdiri, إن رغبت الإنظار (İzlemek istersen) şeklindedir.Mekulü’l-kavl mukadder şart cümlesidir.  

اِنَّ  tekid harfidir. İsim cümlesinin önüne gelir, ismini nasb haberini ref eder.  كَ  muttasıl zamiri  اِنَّ ‘nin ism-i olup mahallen mansubdur.

مِنَ الْمُنْظَر۪ينَ  car mecruru  اِنَّ ’nin mahzuf haberine mütealliktir.  الْمُنْظَر۪ينَ ‘nin cer alameti  ي  ‘dir. Cemi müzekker salim kelimeler harf ile îrablanır.

مُنْظَر۪ينَ  kelimesi; sülâsî mücerrede bir harf ilave edilerek mezid yapılan if’al babının ism-i mef’ûlüdür.

 

قَالَ فَاِنَّكَ مِنَ الْمُنْظَر۪ينَۙ

 

Beyanî istînâf olarak fasılla gelen cümlenin fasıl sebebi şibh-i kemâl-i ittisâldir. 

Müspet mazi fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır.

فَ  karînesiyle gelen  فَاِنَّكَ مِنَ الْمُنْظَر۪ينَۙ  cümlesi, takdiri  إن رغبت الإنظار (İzlemek istersen) olan mahzuf şartın cevabıdır.  اِنَّ  ile tekid edilmiş isim cümlesi, faide-i haber inkârî kelamdır. Sübut ifade eden isim cümlesinde îcâz-ı hazif sanatı vardır.  مِنَ الْمُنْظَر۪ينَ  tekid edatı olan  اِنَّ ’nin mahzuf haberine mütealliktir.  الْمُنْظَر۪ينَۙ ism-i mefûl vezninde gelmiştir.

Mecrur haber, vasıf kuvvetindedir. Haber olarak gelen mecrurlar, zarflar, mübtedanın bununla vasıflandığını ifade ederler. Nahiv alimlerinin açıkladığı gibi kelamda  كائِنٍ  benzeri bir müstekar takdiriyle husul ve subut ifade eder. (Âşûr, Şuarâ/113)

Mahzuf şart ve mezkûr cevabından müteşekkil terkip, şart üslubunda faide-i haber inkârî kelamdır. Şart cümlesinin hazfi îcâz-ı hazif sanatıdır. Bu terkip aynı zamanda  قَالَ  fiilinin mekulü’l-kavlidir. 

Haber cümlesi yerine şart üslubunun tercih edilmesi, şart üslubunun daha beliğ ve etkili olmasındandır.

Bilinen ve tahmini kolay olan hususları zikrederek ibareyi uzatmamak, dikkati asıl önemli yere yönlendirmek, karineye dayanarak terk edilen şeyleri muhatabın düşünce ve hayal gücüne bırakarak anlam zenginliği kazanmak gibi sebeplerle hazfe başvurulur. (TDV İslam Ansiklopedisi Îcâz Bah.)

İsim cümleleri, mübteda ve haberden oluşur. Zaman ifade etmez. Asıl kuruluş sebebi; müsnedin, müsnedün ileyh için sabit olduğunu ifade etmektir.  İsim cümlesinin haberi müfred ya da isim cümlesi olursa, asıl konulduğu mana olan sübutu (sabit olması) veya bazı karînelerle istimrarı (devamlılığı) ifade eder. İstimrar ifadesi daha çok medh ve zem durumlarında olur. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur'an Işığında Belâgat Dersleri Meâni İlmi)

Allah '’Haydi sen Allah'ın takdir ettiği ve mahlukatın yok olması için tayin ettiği

bilinen güne kadar’’ (bu süre birinci üfürülme anıdır, yoksa İblis tarafından arzu edilen dirilme anı değildir) mühlet verilenlerdensin'’ buyurdu. Yani sen ezelde hikmet gereği eceli geriye bırakılmış olan melekler ve benzeri mahlukatın zümresindensin buyurdu. (Rûhu’l Beyân)