اِلَّا عِبَادَكَ مِنْهُمُ الْمُخْلَص۪ينَ
اِلَّا عِبَادَكَ مِنْهُمُ الْمُخْلَص۪ينَ
اِلَّا istisna harfidir. عِبَادَكَ müstesna olup fetha ile mansubdur. Muttasıl zamir كَ muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur.
İstisna; bir nesneyi, kişiyi veya hükmü istisna edatlarından biriyle cümledeki hükmün dışında tutmaktır.
İstisnanın 3 unsuru vardır: 1. İstisna edatı: Cümlede kullanılan edatlardır.
2. Müstesna: İstisna edatından sonra gelen kelimedir. İstisna edilen, hariç tutulan kelimedir. 3. Müstesna minh: İstisna edatından önce gelen kelimedir. Kendisinden bir şeyin hariç tutulduğu, genellikle çoğul olan bir kelimedir.
İstisnanın kısımları üçe ayrılır: 1. Muttasıl istisna 2. Munkatı’ istisna 3. Müferrağ istisna. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
مِنْهُمُ car mecruru عِبَادَكَ ‘nin mahzuf haline mütealliktir. الْمُخْلَص۪ينَ kelimesi عِبَادَكَ ‘nin sıfatı olup nasb alameti ي ‘dir. Cemi müzekker salim kelimeler harf ile îrablanır.
Varlıkları niteleyen kelimelere sıfat denir. Arapça’da sıfatın asıl adı na’t ( النَّعَتُ )dır. Sıfatın nitelediği isme de men’ut ( المَنْعُوتُ ) denir. Bir ismi doğrudan niteleyen sıfata hakiki sıfat, dolaylı olarak niteleyen sıfata da sebebi sıfat denir.
Sıfat ile mevsuftan oluşan tamlamaya sıfat tamlaması denir. Sıfat tek kelime (isim), cümle ve şibh-i cümle olabilir. Ve sıfat birden fazla gelebilir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
الْمُخْلَص۪ينَ kelimesi; sülâsî mücerrede bir harf ilave edilerek mezid yapılan if’al babının ism-i mef’ûlüdür.
اِلَّا عِبَادَكَ مِنْهُمُ الْمُخْلَص۪ينَ
Ayet önceki ayette bahsi geçenlerden istisna edilenleri bildirmektedir.
عِبَادَكَ müstesnadır. İstisna munkatı veya müferrağdır. عِبَادَكَ izafetinde Allah Teâlâ’ya ait كَ zamirine muzâf olmasıyla عِبَادِ , şan ve şeref kazanmıştır.
Cümlede takdim-tehir sanatı vardır. Car mecrur مِنْهُمُ , konudaki önemine binaen amili olan الْمُخْلَص۪ينَ ’ye takdim edilmiştir.
الْمُخْلَص۪ينَ , ism-i mef’ûl vezninde gelerek fiil gibi amel etmiştir. الْمُخْلَص۪ينَ kelimesi عِبَادَكَ için sıfattır. Dolayısıyla cümlede ıtnâb sanatı vardır.
Sıfat, tabi olduğu kelimenin sahip olduğu bir özelliğe işaret etmek için kullanılan bir açıklama biçimidir. Sıfatın kullanılmasının, metbusunun daha iyi tanınması, övülmesi, yerilmesi, pekiştirilmesi, acındırılması, kapalılığının giderilmesi, tahsis edilmesi gibi maksatları vardır. Itnâb, bazen de sıfatlar vasıtasıyla yapılmaktadır. (Ar. Gör. Ömer Kara, Belâgat İlminde İki İfade Biçimi: Itnâb-Îcâz (I) Kur’ân Metninin Anlaşılmasındaki Rolü Üzerine Bir Deneme)
Ancak onlardan ihlaslı kulların hariç. Allah Teâlâ’nın taatı için halis kıldığı ve koruyup merhamet ettiği yahut kalplerini Allah için halis tutanlar hariç, bu da farklı ( مُخْلَص۪ ve مُخْلِص۪ ) kıraatlara göredir. (Beyzâvî)
Ayetteki, "içlerinden ihlasa erdirilmiş kulların müstesna" ifadesi ile ilgili şu incelikler var:
Birinci İncelik: İblis'in bu istisnadan muradının, yemininde bir yalan meydana gelmemesi olduğu; çünkü eğer böyle bir istisna yapmayıp, herkesi azdıracağını iddia etmiş olsaydı, o zaman Allah'ın salih kullarını yoldan çıkarmaktan aciz kaldığında yalanının ortaya çıkacağı söylenmiştir. Buna göre İblis adeta, "Bu yeminimde yalan olmasın diye, işte bu istisnayı yaptım" demek istemiştir, işte bu noktada şöyle denilebilir: Yalan, İblis'in bile ar duyduğu bir şeydir. Dolayısıyla bir müslümanın yalana yeltenmesi nasıl uygun düşebilir?
Ne var ki şeytan onları azdırmak istese de, onları azdıramamıştır.
İkinci İncelik: Bu ayet, İblis’in, Allah'ın muhlis kullarını azdıramayacağına delalet etmektedir. (Fahreddin er-Râzî)