Sâd Sûresi 85. Ayet

لَاَمْلَـَٔنَّ جَهَنَّمَ مِنْكَ وَمِمَّنْ تَبِعَكَ مِنْهُمْ اَجْمَع۪ينَ  ...

“Andolsun, cehennemi seninle ve onlardan sana uyanların hepsiyle dolduracağım.”
 
Sıra Kelime Anlamı Kökü
1 لَأَمْلَأَنَّ elbette dolduracağım م ل ا
2 جَهَنَّمَ cehennemi
3 مِنْكَ senden
4 وَمِمَّنْ ve kimselerden
5 تَبِعَكَ sana uyan ت ب ع
6 مِنْهُمْ onlar içinde
7 أَجْمَعِينَ tümüyle ج م ع
 
Burada belirtilmemekle birlikte, başka âyetlerde meleklerin secde etmeleri emredilen bu ilk insanın Hz. Âdem olduğu bildirilmiştir. Bundan önceki âyetlerde melekler topluluğunun tartışmasına atıf yapılmasına ve ilk insan konusuyla münasebet kurulmasına bakılırsa burada Hz. Âdem’in yaratılışına ve İblis’in onun karşısındaki olumsuz tutumuna, bu yüzden Allah’a âsi olup rahmetten kovulmasına dair bilgilere yer verilmekle, bilhassa Hz. Muhammed’in bu bilgileri ancak vahiy yoluyla almış olabileceği ortaya konmuş; böylece ona vahiy geldiğine, dolayısıyla peygamberlik görevi verildiğine inanmayan müşrikler ikna edilmek istenmiştir. Ayrıca bu âyetler insanın, yaratıcısının kim olduğunu, kendi aslının ne olduğunu, nereden geldiğini anlayıp kavraması; şeytanî kışkırtmalara karşı dikkatli olması gerektiğini; Allah’a inanıp dayanan, ihlâsla Allah yoluna koyulanlar üzerinde şeytanî kışkırtmaların asla etkili olamayacağını, zira Allah’ın, yardımıyla onların yanında olduğunu bildirmektedir (âyetlerin ayrıntılı tefsiri için bk. Bakara 2/34; A‘râf 7/11-18; Hicr 15/28-40).
 

  Ceme'a جمع :

  جَمْع   kelimesi, bir şeyin bazısını bazısına yaklaştırarak onları birleştirmektir. جَمَعْتُ فاجْتمع  topladım toplandı denir. Toplanan varlıklar için de جمْعٌ - جميِع - جماعة denir.

أجْمَعْتث كذا  fiili daha çok düşünce yoluyla ulaşılan birlikler için kullanılır. 

جَميع  -أجْمَعُ- أجْمعُونَ  kelimeleri bir iş üzerinde birleşmeyi pekiştirmek için kullanılır. أجْمعُونَ sıfatı ise bilinenlerin betimlenmesi için kullanılır. جَميع  kelimesiyle bazen mana yönünden pekiştirme yapılabilir. يوْم الجُمُعَة  insanların namaz için bir araya toplanmasından bu adı almıştır.

  ماتَتِ الَمَرْأة بجُمْعٍ  karnında çocuğu ile ölen kadın demektir; bunda da ikisinin birlikteliği düşünülmüştür. (Müfredat) 

  Kur'an-ı Kerim’de pek çok türevde 129 defa geçmiştir. (Mu'cemu-l Mufehres)

  Türkçede kullanılan şekilleri cem, cemaat, cemiyet, câmi, Cuma, icma, cima, mecmua, içtima ve câmiadır. (Kuranı Anlayarak Okuma Rehberi) 

 

لَاَمْلَـَٔنَّ جَهَنَّمَ مِنْكَ وَمِمَّنْ تَبِعَكَ مِنْهُمْ اَجْمَع۪ينَ

 

لَاَمْلَـَٔنَّ جَهَنَّمَ مِنْكَ  cümlesi  اَقُولُ ‘nun mef’ûlü bihi  الْحَقَّ ‘dan bedel olup mahallen mansubdur.

لَ  harfi, mahzuf kasemin cevabının başına gelen muvattiedir. اَمْلَـَٔنَّ  fetha üzere mebni muzari fiildir. Faili müstetir olup takdiri  أنا ’dir. Fiilin sonundaki  نَ , tekid ifade eden nûn-u sakiledir. 

Tekid nunları, bitiştikleri fiile istikbal manası kazandıran bir edatın veya durumun bulunması halinde muzari fiilin sonuna gelirler. (Soru, arz, tekid lamı, ummak, teşvik, nehiy, temenni ve yemin gibi.)

Tekid nûnu çoğu zaman sarih kasem, gizli kasem ve nehiyden sonra gelir. Hal ve istikbal ifade eden muzari fiilin manasını sadece istikbal anlamına hamleder ve bu  ن , َّfiilin üç defa tekidini sağlar. (Kur’an’da Tekid Üslupları ve Çeşitleri Mehmet Altın Şırnak Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 2017/3) 

جَهَنَّمَ  mef’ûlun bih olup fetha ile mansubdur.  مِنْكَ  car mecruru  لَاَمْلَـَٔنَّ  fiiline mütealliktir. 

وَ  atıf harfidir. Matuf ve matufun aleyhin hükümde ortak olduğunu belirtir. İkisi arasında tertip (sıra) olduğunu göstermez. Vav ile yapılan atıfta matuf ve matufun aleyh yer değiştirebilir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)

مَّنْ  müşterek ism-i mevsûl  مِنْ  harf-i ceriyle  لَاَمْلَـَٔنَّ  fiiline mütealliktir. İsm-i mevsûlun sılası  تَبِعَكَ ‘dir. Îrabdan mahalli yoktur. 

تَبِعَكَ  fetha üzere mebni mazi fiildir. Faili müstetir olup takdiri هو ‘dir. Muttasıl zamir  كَ  mef’ûlun bih olarak mahallen mansubdur. 

مِنْهُمْ  car mecruru aid zamirin mahzuf haline mütealliktir. 

اَجْمَع۪ينَ  kelimesi  مِنْكَ ‘deki muhatap zamir için manevi tekid olup cer alameti ي ‘dir.

Tekid: Tabi olduğu kelimenin veya cümlenin manasını kuvvetlendiren, pekiştiren, manasındaki kapalılığı gideren ve aynı irabı alan sözdür. Tekide “tevkid” de denir. Tekid eden kelimeye veya cümleye “tekid (müekkid- ٌمُؤَكِّد)”, tekid edilen kelime veya cümleye de “müekked (مَؤَكَّدٌ)” denir. Tekid, çoğunlukla muhatabın zihninde iyice yerleşmesi veya onun tereddütünü gidermek için yapılan vurguya denir. Tekid, lafzî ve manevi olmak üzere ikiye ayrılır.

Lafzi tekid: Harfin, fiilin, ismin hatta cümlenin tekrarı ile olur. Zamirler zamir ile tekid edilebilirler. Bu durumda sayı ve cinsiyet yönünden tekid müekkede uyar.

Manevi tekid: Manevi tekid marifeyi tekid eder, belirli kelimelerle yapılır. Bu kelimeler: كُلُّ , اَجْمَعُونَ , اَجْمَعِينَ dir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)

 

لَاَمْلَـَٔنَّ جَهَنَّمَ مِنْكَ وَمِمَّنْ تَبِعَكَ مِنْهُمْ اَجْمَع۪ينَ

 

Fasılla gelen ayetin ilk cümlesi … لَاَمْلَـَٔنَّ جَهَنَّمَ مِنْكَ , önceki ayetteki  اَقُولُۚ  fiilinin mef’ûlü olan الْحَقَّ ‘dan bedeldir. Fasıl sebebi kemâl-i ittisâldir. 

Mahzuf kasemin cevabı olan cümle, kasem ve nûn-u sakile ile tekid edilmiş (Âşûr) müspet muzari fiil sıygasında faide-i haber inkârî kelamdır. 

Kasem fiilinin hazfi, îcâz-ı hazif sanatıdır. Mahzuf kasem ve cevabından oluşan terkip, kasem üslubunda gayrı talebî inşâî isnaddır. 

Tekid nunları, bitiştikleri fiile istikbal manası kazandıran bir edatın veya durumun bulunması halinde muzari fiilin sonuna gelirler. (Soru, arz, tekid lamı, ummak, teşvik, nehiy, temenni ve yemin gibi.)

Tekid nûnu çoğu zaman sarih kasem, gizli kasem ve nehiyden sonra gelir. Hal ve istikbal ifade eden muzari fiilin manasını sadece istikbal anlamına hamleder ve bu nûn, َّfiilin üç defa tekidini sağlar. (Mehmet Altın, Kur’an’da Tekid Üslupları ve Çeşitleri, Şırnak Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 2017/3) 

مِمَّنْ  car mecruruمِنْكَ ’ye matuftur. Mecrur mahaldeki müşterek ism-i mevsûl  مَّنْ   başındaki harf-i cerle birlikte  لَاَمْلَـَٔنَّ  fiiline mütealliktir. Sılası olan  تَبِعَكَ مِنْهُمْ اَجْمَع۪ينَ  cümlesi, mazi fiil sıygasında gelerek sebat, temekkün ve istikrara işaret etmiştir.

مِنْكَ وَمِمَّنْ تَبِعَكَ  cümlesindeki  مِنْ  beyâniyyedir.Temyize girer ve manasını temyiz olarak nasb eder. (Âşûr)  

Ayetteki  مِنْكَ  kelimesi, ‘senin cinsinden’ manasınadır. İblis’in cinsinden olanlar ise, şeytanlardır. مِمَّنْ تَبِعَكَ مِنْهُمْ اَجْمَع۪ينَ  ifadesi de, ‘Adem (as)'in neslinden, sana tabi olanlar’ manasınadır. (Fahreddin er-Râzî) 

مِنْهُمْ  car mecruru,  مَّنْ ‘in mahzuf haline mütealliktir.

Manevi tekid olan  اَجْمَع۪ينَ  lafzı,  مِنْهُمْ ’deki veya  مِنْكَ ’deki zamiri tekid içindir. 

اَجْمَع۪ينَ - لَاَمْلَـَٔنَّ  kelimeleri arasında mürâât-ı nazîr sanatı,  مِنْ ’lerin tekrarında ıtnâb ve reddü’l-acüz ale’s-sadr sanatları vardır.

Peşisıra gelen  اَجْمَع۪ينَ (hepsi) kelimesi,  مِنْهُمْ (onların) zamirinin, yahut  مِنْكَ  ve  تَبِعَكَ kelimelerindeki  كَ (sen) zamirlerinin tekid edilmiş olması muhtemeldir ve "Ben, tabi olanlar ve olunanlar ile, hiçbirinin yakasını bırakmamak şartıyla cehennemi dolduracağım" demektir. (Fahreddin er-Râzî - Âşûr)