اَوْ تَقُولَ لَوْ اَنَّ اللّٰهَ هَدٰين۪ي لَكُنْتُ مِنَ الْمُتَّق۪ينَۙ
اَوْ تَقُولَ لَوْ اَنَّ اللّٰهَ هَدٰين۪ي لَكُنْتُ مِنَ الْمُتَّق۪ينَۙ
Fiil cümlesidir. اَوْ atıf harfi tahyir/tercih ifade eder. Türkçedeki karşılığı “veya, yahut, yoksa” olan bu edat, iki unsur arasında (matuf-matufun aleyh) tahyir yani tercih (iki şeyden birini seçme) söz konusu olması durumlarında kullanılır. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
تَقُولَ önceki ayette geçen اَنْ تَقُولَ fiiline matuf olup, mansub muzari fiildir. Faili müstetir olup takdiri هى ‘dir.
Mekulü’l-kavli لَوْ اَنَّ اللّٰهَ ‘dir. تَقُولَ fiilinin mef’ûlun bihi olarak mahallen mansubdur.
لَوْ gayr-ı cazim şart harfidir. اَنَّ masdar harfidir. İsim cümlesinin önüne gelir. İsmini nasb haberini ref eder. اللّٰهَ lafza-i celâli اَنَّ ‘nin ismi olup lafzen mansubdur. هَدٰين۪ي fiili اَنَّ ‘nin haberi olarak mahallen merfûdur.
هَدٰين۪ي fiili elif üzere mukadder fetha ile mebni mazi fiildir. Faili müstetir olup takdiri هو ‘dir. Sonundaki ن vikayedir. Mütekellim zamiri ى mef’ûlün bih olarak mahallen mansubdur.
لَ harfi لَوْ ’in cevabının başına gelen rabıtadır.
كُنْتَ nakıs fiildir. İsim cümlesinin önüne geldiğinde ismini ref haberini nasb eder. تَ muttasıl zamiri كُنْتَ ’nin ismi olarak mahallen merfûdur.
مِنَ الْمُتَّق۪ينَ car mecruru كُنْتَ ’nin mahzuf haberine mütealliktir. الْمُتَّق۪ينَ ‘nin cer alameti ى ’dir. Cemi müzekker salim kelimeler harfle îrablanırlar.
الْمُتَّق۪ينَ sülâsî mücerrede bir harf ilave edilerek mezid yapılan ifti’al babından ism-i faildir.
İsm-i fail; eylemi yapan ve gerçekleştiren demektir. Geçici olarak o sıfatı yüklenen isimdir. İsm-i fail; hem varlığa (zata) hem de onun sıfatına delalet eden kelimedir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
اَوْ تَقُولَ لَوْ اَنَّ اللّٰهَ هَدٰين۪ي لَكُنْتُ مِنَ الْمُتَّق۪ينَۙ
Bu cümle muhayyerlik ifade eden atıf harfi اَوْ ile … تَقُولَ نَفْسٌ cümlesine atfedilmiştir. Atıf sebebi hükümde ortaklıktır. Müspet muzari fiil sıygasındaki cümlede تَقُولَ fiilinin, mekulü’l-kavli olan لَوْ اَنَّ اللّٰهَ هَدٰين۪ي لَكُنْتُ مِنَ الْمُتَّق۪ينَۙ cümlesi, şart üslubundadır.
Masdar ve tekid harfi اَنَّ ’nin dahil olduğu isim cümlesi اَنَّ اللّٰهَ هَدٰين۪ي لَكُنْتُ مِنَ الْمُتَّق۪ينَۙ , masdar teviliyle takdiri ثبت (Sabit oldu) olan mahzuf fiilin faili olarak mahallen merfûdur.
اَنَّ ile tekid edilmiş bu masdar cümlesi, faide-i haber inkârî kelamdır.
Müsnedün ileyhin bütün esma-i hüsnayı ve kemâl sıfatları bünyesinde toplayan lafza-i celâlle marife olması tazim, teberrük ve hükmün kesinliğini bildirmek içindir.
Cümleye, müsnedin mazi fiil cümlesi olarak gelmesi ise hükmü takviye, hudûs, temekkün ve istikrar anlamları katmıştır.
Mazi fiil sebata, temekkün ve istikrara işaret eder. (Hâlidî, Vakafât, S.107)
لَوْ ’nın cevabı olan لَكُنْتُ مِنَ الْمُتَّق۪ينَ cümlesi, nakıs fiil كان ‘nin dahil olduğu sübut ve istimrar ifade eden isim cümlesi faide-i haber ibtidaî kelamdır.
Cümlede îcâz-ı hazif sanatı vardır. Car mecrur مِنَ الْمُتَّق۪ينَ ‘nin müteallakı olan كان ‘nin haberi mahzuftur.
Şart ve cevap cümlelerinden müteşekkil terkip, şart üslubunda faide-i haber ibtidaî kelamdır. Haber cümlesi yerine şart üslubunun tercih edilmesi, şart üslubunun daha beliğ ve etkili olmasındandır.
هَدٰين۪ي - الْمُتَّق۪ينَۙ kelimeleri arasında mürâât-ı nazîr sanatı sanatı vardır.