اَوْ تَقُولَ ح۪ينَ تَرَى الْعَذَابَ لَوْ اَنَّ ل۪ي كَرَّةً فَاَكُونَ مِنَ الْمُحْسِن۪ينَ
Sıra | Kelime | Anlamı | Kökü |
---|---|---|---|
1 | أَوْ | yahut |
|
2 | تَقُولَ | demesinden |
|
3 | حِينَ | zaman |
|
4 | تَرَى | gördüğü |
|
5 | الْعَذَابَ | azabı |
|
6 | لَوْ | keşke |
|
7 | أَنَّ | gerçekten |
|
8 | لِي | benim için olsaydı |
|
9 | كَرَّةً | bir kez daha (dönüş) |
|
10 | فَأَكُونَ | böylece olsaydım |
|
11 | مِنَ | -den |
|
12 | الْمُحْسِنِينَ | güzel hareket edenler- |
|
اَوْ تَقُولَ ح۪ينَ تَرَى الْعَذَابَ لَوْ اَنَّ ل۪ي كَرَّةً فَاَكُونَ مِنَ الْمُحْسِن۪ينَ
Fiil cümlesidir. اَوْ atıf harfi tahyir/tercih ifade eder. Türkçedeki karşılığı “veya, yahut, yoksa” olan bu edat, iki unsur arasında (matuf-matufun aleyh) tahyir yani tercih (iki şeyden birini seçme) söz konusu olması durumlarında kullanılır. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
تَقُولَ önceki ayette geçen اَنْ تَقُولَ fiiline matuf olup mansub muzari fiilidir. Faili müstetir olup takdiri هى ‘dir. Mekulü’l-kavli اَنَّ ل۪ي كَرَّةً ‘dir. تَقُولَ fiilinin mef’ûlun bihi olarak mahallen mansubdur. ح۪ينَ zaman zarfı تَقُولَ fiiline mütealliktir.
ح۪ينَ cümleye muzaf olan zarflardandır. Cümleye muzâf olduğunda, muzâfun ileyh cümlesinin başında (اَنْ) bulunmaz. Bu duruma pratikte çok rastlanılmaktadır. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
تَرَى الْعَذَابَ ile başlayan fiil cümlesi muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur.
تَرَى fiili ى üzere mukadder damme ile merfû muzari fiildir. Faili müstetir olup takdiri أنت ‘ dir. الْعَذَابَ mef’ûlun bih olup fetha ile mansubdur.
لَوْ gayr-ı cazim şart harfidir. اَنَّ masdar harfidir. İsim cümlesinin önüne gelir. İsmini nasb haberini ref eder. ل۪ي car mecruru اَنَّ ‘nin mahzuf mukaddem haberine mütealliktir. كَرَّةً kelimesi اَنَّ ‘nin muahhar ismi olup fetha ile mansubdur.
فَ sebebiyyedir. Muzariyi gizli اَنْ ’le nasb ederek anlamını masdara çevirmiştir. Fâ-i sebebiyyeden önce nefy ,talep bulunması gerekir.
اَنْ ve masdar-ı müevvel önceki temenniden kaynaklanan masdara matuf olup mahallen merfûdur.
اَنْ harfi 6 yerde gizli olarak gelebilir: 1) Harf-i cer olan (حَتّٰٓى)’dan sonra, 2) Atıf olan اَوْ ’den sonra, 3) Lam-ı cuhûddan sonra, 4) Lam-ı ta’lilden (sebep bildiren لِ) sonra, 5) Vav-ı maiyye (وَ)’ den sonra, 6) Sebep fe (فَ)’sinden sonra. Burada harf-i cerden sonra geldiği için gizlenmiştir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
اَكُونَ nakıs mansub muzari fiildir. كان ‘nin ismi müstetir olup takdiri اَنَا ‘dir.
مِنَ الْمُحْسِن۪ينَ car mecruru كان ‘nin mahzuf haberine mütealliktir. الْمُحْسِن۪ينَ ‘nin cer alameti ى ’dir. Cemi müzekker salim kelimeler harfle îrablanırlar.
الْمُحْسِن۪ينَ sülâsî mücerrede bir harf ilave edilerek mezid yapılan if’al babından ism-i faildir.
İsm-i fail; eylemi yapan ve gerçekleştiren demektir. Geçici olarak o sıfatı yüklenen isimdir. İsm-i fail; hem varlığa (zata) hem de onun sıfatına delalet eden kelimedir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
اَوْ تَقُولَ ح۪ينَ تَرَى الْعَذَابَ لَوْ اَنَّ ل۪ي كَرَّةً فَاَكُونَ مِنَ الْمُحْسِن۪ينَ
Bu cümle atıf harfi اَوْ ile önceki ayete, hükümde ortaklık nedeniyle atfedilmiştir. Müspet muzari fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır. Muzari fiil hudûs, teceddüt, istimrar ve tecessüm ifade etmiştir.
Zaman zarfı ح۪ينَ ’nin muzâfun ileyhi konumundaki تَرَى الْعَذَابَ cümlesi, müspet muzari fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır.
Muzari sıyganın tercih edilmesi cümleye hudûs, teceddüt ve istimrar anlamı katmıştır. Ayrıca muzari fiil tecessüm özelliği sayesinde muhatabın muhayyilesini harekete geçirerek olayı daha iyi anlamasını sağlar.
تَقُولَ fiilinin mekulü’l-kavli olan لَوْ اَنَّ ل۪ي كَرَّةً فَاَكُونَ مِنَ الْمُحْسِن۪ينَ cümlesi gayr-ı talebi inşai isnaddır. لَو , ‘keşke’ manasında temenni harfidir.
Masdar ve tekid harfinin dahil olduğu اَنَّ ل۪ي كَرَّةً cümlesi, sübut ve istimrar ifade eden isim cümlesi faide-i haber inkârî kelamdır. Cümle masdar teviliyle mahzuf fiilin faili konumundadır. Masdar-ı müevvel olan cümlede takdim-tehir ve îcâz-ı hazif sanatları vardır. ل۪ي car mecruru, اَنَّ ’nin mahzuf mukaddem haberine mütealliktir. كَرَّةً , muahhar ismidir.
كَرَّة ’deki tenvin, taklîl ifade eder.
Fa-i sebebiyye’nin dahil olduğu فَاَكُونَ مِنَ الْمُحْسِن۪ينَ cümlesi, masdar teviliyle, cümlenin öncesindeki temenniden kaynaklanan masdara matuftur. Masdar-ı müevvel, كانَ ’nin dahil olduğu sübut ve istimrar ifade eden isim cümlesi, faide-i haber ibtidaî kelamdır.
Masdar-ı müevvel cümlesinde îcâz-ı hazif sanatı vardır. مِنَ الْمُحْسِن۪ينَ car mecruru كانَ ’nin mahzuf haberine mütealliktir.
Bu ayet-i kerîmelerde gelen لَوْ , kendinden sonra gelen فَ harfindeki gizli اَنْ ile mansub olan muzari fiilin delaletiyle temenni ifade etmiştir. Bu harfin ليت ’den farkı; bu harfle ifade edilen temenninin daha da imkânsız oluşudur. Yani daha mübalağalı olarak temenni ifadesi için kullanılır. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur'an Işığında Belâgat Dersleri Meânî İlmi ve Âşûr)
لَوۡ ' deki edebî maksat, temenni edilen şeyi arzulandığı halde nadir ve elde edilmesi güç suretinde göstermektir. لَوۡ 'in kullanım sebebi, temenni edilen şeyin -ki o da tabi olan müşriklerin pişman olmaları sebebiyle dünyaya dönmek için tekrar bir fırsat istemeleridir- elde edilmesinin zor ve imkânsız olduğunu ifade etmektir. (Elif Yavuz, Belâgat İlminde Haber Ve İnşâ (Bakara Suresi Örneği) Yüksek Lisans Tezi)