Nisâ Sûresi 164. Ayet

وَرُسُلاً قَدْ قَصَصْنَاهُمْ عَلَيْكَ مِنْ قَبْلُ وَرُسُلاً لَمْ نَقْصُصْهُمْ عَلَيْكَۜ وَكَلَّمَ اللّٰهُ مُوسٰى تَكْل۪يماًۚ  ...

Daha önce kıssalarını sana anlattığımız peygamberler gönderdik. Anlatmadığımız (nice) peygamberler de gönderdik. Allah, Mûsa ile de doğrudan konuştu.
 
Sıra Kelime Anlamı Kökü
1 وَرُسُلًا ve elçilere ر س ل
2 قَدْ elbette
3 قَصَصْنَاهُمْ anlattığımız ق ص ص
4 عَلَيْكَ sana
5 مِنْ
6 قَبْلُ daha önce ق ب ل
7 وَرُسُلًا ve elçilere ر س ل
8 لَمْ
9 نَقْصُصْهُمْ anlatmadığımız ق ص ص
10 عَلَيْكَ sana
11 وَكَلَّمَ ve konuşmuştu ك ل م
12 اللَّهُ Allah
13 مُوسَىٰ Musa’ya
14 تَكْلِيمًا sözle ك ل م
 

وَرُسُلاً قَدْ قَصَصْنَاهُمْ عَلَيْكَ مِنْ قَبْلُ وَرُسُلاً لَمْ نَقْصُصْهُمْ عَلَيْكَۜ 


وَ  atıf harfidir.  رُسُلًا  kelimesi mahzuf bir fiilin mef’ûlun bihi olup fetha ile mansubtur. Takdiri,  أرسلنا أو أمرنا (Gönderdik veya emrettik) şeklindedir. 

قَدْ قَصَصْنَاهُمْ  cümlesi  رُسُلًا ’in sıfatı olarak mahallen mansubtur.  قَدْ  tahkik harfidir. Tekid ifade eder.  قَصَصْنَا  sükun üzere mebni mazi fiildir. Muttasıl zamir  نَا  fail olarak mahallen merfûdur.

Muttasıl zamir  هُمْ  mef’ûlun bih olarak mahallen mansubtur.  عَلَيْكَ  car mecruru قَصَصْنَاهُمْ  fiiline müteallıktır.

مِنْ قَبْلُ  car mecruru  قَصَصْنَاهُمْ  fiiline müteallıktır.  قَبْلُ  kelimesinin merfû oluşu muzâfun ileyhin mahzuf olduğunun işaretidir. Ötre muzâfun ileyhten ivazdır.

قَبْلَ  ve  بَعْدَ  muzâfun ileyhleri hazfedilince zamme üzere mebni olurlar: Bu durumdaki izafete, izafetten munkatı’ zarflar (izafetten kesilen zarflar) denir. قَبْلَ  zarfı, hem cümleye hem de tek kelimeye (müfrede) muzâf olanlar grubundandır.(Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi) 

رُسُلًا  kelimesi mahzuf fiilin mef’ûlun bihi olup fetha ile mansubtur. Takdiri,  أرسلنا (gönderdik) şeklindedir.

لَمْ نَقْصُصْهُمْ عَلَيْكَ  cümlesi  رُسُلًا ’in sıfatı olarak mahallen mansubtur.  لَمۡ  muzariyi cezm ederek manasını olumsuz maziye çeviren harftir.

نَقْصُصْهُمْ  meczum muzari fiildir. Faili müstetir olup takdiri  نحن’dur. Muttasıl zamir  هُمْ  mef’ûlun bih olarak mahallen mansubtur.

عَلَيْكَ  car mecruru  نَقْصُصْهُمْ  fiiline müteallıktır. 

وَكَلَّمَ اللّٰهُ مُوسٰى تَكْل۪يماًۚ


Fiil cümlesidir.  وَ  istînâfiyyedir.  كَلَّمَ  fetha üzere mebni mazi fiildir.  للّٰهُ  lafza-i celâli, fail olup lafzen merfûdur.

مُوسٰى  mef’ûlun bih olup elif  üzere mukadder fetha ile mansubtur.  تَكْل۪يمًا  mef’ûlu mutlak olup fetha ile mansubtur.

Mef’ûlü mutlak: Fiil ile aynı kökten gelen masdardır. Mef’ûlü mutlak harf-i cer almaz. Harf-i cer alırsa hal olur. Mef’ûlü mutlak cümle olmaz. Mef’ûlü mutlak üçe ayrılır:

1. Tekid (Kuvvetlendirmek) İçin: Fiilin manasını kuvvetlendirir. Masdar olur. Daima müfreddir. Fiilinden sonra gelir. Türkçeye “muhakkak, şüphesiz, gerçekten, çok, iyice, öyle ki” diye tercüme edilir.

2. Nev’ini (Çeşidini) Belirtmek İçin: Fiilin nasıl meydana geldiğini ve nev’ini bildirir. Nev’ini bildiren mef’ûlü mutlak umumiyetle sıfat veya izafet terkibi halinde gelir. Tesniye ve cemi de olabilir. Fiilinin önüne geçebilir. Türkçeye “gibi, şeklinde, aynen, tıpkı, tam” diye tercüme edilir.

3. Adedini (Sayısını) Belirtmek İçin: Failin yaptığı işin sayısını belirtir.

Adedini bildiren mef’ûlü mutlak  فَعْلَةً  vezninden gelen bina-i (masdar-ı) merreden yapılır.

مَرَّةً  kelimesi de mef’ulü mutlak olur. Fiilinin önüne geçebilir. Türkçeye “kere, defa” diye tercüme edilir.(Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi) 

تَكْل۪يمًا  lafzı burda tekid için gelen mef’ûlü mutlak çeşidinden gelmiştir.


 

وَرُسُلاً قَدْ قَصَصْنَاهُمْ عَلَيْكَ مِنْ قَبْلُ وَرُسُلاً لَمْ نَقْصُصْهُمْ عَلَيْكَۜ 


Önceki ayetteki  قَدْ قَصَصْنَاهُمْ  cümlesine tezayüf nedeniyle atfedilen ilk cümle mahzufla birlikte müspet fiil cümlesidir. Ayette îcâz-ı hazif sanatı vardır. 

رُسُلًا  kelimesi takdiri  أرسلنا  veya  أمرنا  olan fiilin mef’ûlüdür.

قَدْ قَصَصْنَاهُمْ عَلَيْكَ مِنْ قَبْلُ  cümlesi  رُسُلًا  için sıfattır. Dolayısıyla cümlede ıtnâb sanatı vardır. Müspet fiil cümlesi lâzım-ı faide-i haber talebî kelamdır. 

وَرُسُلًا  ilk  رُسُلًا  kelimesine matuftur. Atıf sebebi temâsüldür.

Tezat dolayısıyla  قَدْ قَصَصْنَاهُمْ  cümlesine atfedilen  لَمْ نَقْصُصْهُمْ  cümlesi menfi fiil sıygasında faide-i haber ibtida-i kelamdır. Bu cümle de ikinci  رُسُلًا’in sıfatıdır.

قَدْ قَصَصْنَاهُمْ عَلَيْكَ مِنْ قَبْلُ  ve  لَمْ نَقْصُصْهُمْ عَلَيْكَۜ  cümleleri arasında mukabele sanatı vardır.

قَصَصْنَاهُمْ - لَمْ نَقْصُصْهُمْ  kelimeleri arasında tıbâk-ı selb sanatı vardır.

وَرُسُلًا- قَصَصْنَاهُمْ - عَلَيْكَ  kelimelerinin tekrarında reddü’l-acüz ale’s-sadr sanatı vardır.


وَكَلَّمَ اللّٰهُ مُوسٰى تَكْل۪يماًۚ


وَ  istînâfiyye, cümle itiraziyedir. İtiraz cümleleri ıtnâb babındandır. Müspet muzari fiil cümlesidir. Faide-i haber talebî kelamdır. تَكْل۪يمًاۚ  şeklindeki mef’ûlü mutlak cümleyi tekid etmiştir.

Bütün esma-i hüsnayı bünyesinde toplayan lafza-i celâl zikredilerek iltifat sanatı yapılması; konunun önemini vurgulamak ve Allah isminin kalplere yer etmesini sağlar. 

Ayette mütekellim Allah Teâlâ olduğu halde lafza-i celalin zikredilmesi tecrîd sanatıdır.

كَلَّمَ - تَكْل۪يمًاۚ  kelimeleri arasında iştikak cinası ve reddü’l-acüz ale’s-sadr sanatları vardır.

وَكَلَّمَ اللّٰهُ مُوسٰى تَكْل۪يمًا  ayetinde masdarın kullanımı nedeniyle mecazî anlam ortadan kalkmakta ve Allah'ın gerçek anlamda Hz. Musa ile konuştuğu ortaya çıkmaktadır.  (Doç.Dr. M. Akif Özdoğan, Arap Dilinde Muhatabı İkna Etme Açısından Haberî Cümlede Tekid Edatlarının Rolü)

İsa’nın (a.s.) “Allah’ın kelimesi” olması  كُن  emriyle olması dolayısıyladır. Musa’nın (a.s.) “Allah’ın kelimi” olması ağaç arkasından onunla konuşması dolayısıyladır.