يَوْمَئِذٍ يَوَدُّ الَّذ۪ينَ كَفَرُوا وَعَصَوُا الرَّسُولَ لَوْ تُسَوّٰى بِهِمُ الْاَرْضُۜ وَلَا يَكْتُمُونَ اللّٰهَ حَد۪يثاً۟
Sıra | Kelime | Anlamı | Kökü |
---|---|---|---|
1 | يَوْمَئِذٍ | o gün |
|
2 | يَوَدُّ | isterler |
|
3 | الَّذِينَ | kimseler |
|
4 | كَفَرُوا | inkar eden(ler) |
|
5 | وَعَصَوُا | ve karşı gelenler |
|
6 | الرَّسُولَ | Elçi’ye |
|
7 | لَوْ | (mümkün olsa) |
|
8 | تُسَوَّىٰ | bir olmayı |
|
9 | بِهِمُ |
|
|
10 | الْأَرْضُ | yer ile |
|
11 | وَلَا |
|
|
12 | يَكْتُمُونَ | ve gizleyemezler |
|
13 | اللَّهَ | Allah’tan |
|
14 | حَدِيثًا | (hiçbir) söz |
|
يَوْمَئِذٍ يَوَدُّ الَّذ۪ينَ كَفَرُوا وَعَصَوُا الرَّسُولَ لَوْ تُسَوّٰى بِهِمُ الْاَرْضُۜ
يَوْمَ zaman zarfı, إذ için muzâftır. يَوَدُّ fiiline müteallıktır. إذ mahzuf cümleye muzâftır. Kelimenin sonundaki tenvin mahzuf muzâfun ileyhten ivazdır. Takdiri; يوم إذ جئنا (Getirdiğimiz gün) şeklindedir.
يَوَدُّ merfû muzari fiildir. Cemi müzekker has ism-i mevsûl الَّذ۪ينَ, fail olarak mahallen merfûdur. İsm-i mevsûlun sılası كَفَرُوا ’dur. Îrabtan mahalli yoktur.
كَفَرُوا damme üzere mebni mazi fiildir. Zamir olan çoğul و ’ı fail olup mahallen merfûdur.
عَصَوُا الرَّسُولَ cümlesi atıf harfi وَ ’la sıla cümlesine matuftur. عَصَوُا elif üzere mukadder damme ile mebni mazi fiildir. Zamir olan çoğul و ’ı fail olup mahallen merfûdur. الرَّسُولَ mef’ûlun bih olup fetha ile mansubtur.
لَوْ ve masdar-ı müevvel, يَوَدُّ fiilinin mef’ûlu olarak mahallen mansubtur.
لَوْ ‘in bir masdar harfi olabilmesi için daha çok وَدَّ ve أحَبَّ gibi temenni bildiren fiillerle birlikte kullanılması şarttır.
تُسَوّٰى elif üzere mukadder damme ile merfû meçhul mebni muzari fiildir. بِهِمُ car mecruru تُسَوّٰى fiiline müteallıktır. الْاَرْضُ naib-i fail olup lafzen merfûdur.
وَلَا يَكْتُمُونَ اللّٰهَ حَد۪يثاً۟
وَ atıf harfidir. İstînâfiyye olması da caizdir. لَا nefy harfi olup olumsuzluk manasındadır. يَكْتُمُونَ fiili نَ ’un sübutuyla merfû muzari fiildir. Zamir olan çoğul و ’ı fail olup mahallen merfûdur.
اللّٰهَ lafza-i celâli, mef’ûlun bih olup fetha ile mansubtur. حَد۪يثًا۟ ikinci mef’ûlun bih olup fetha ile mansubtur.يَوْمَئِذٍ يَوَدُّ الَّذ۪ينَ كَفَرُوا وَعَصَوُا الرَّسُولَ لَوْ تُسَوّٰى بِهِمُ الْاَرْضُۜ
Bu ayetin ilk cümlesi beyânî istînâftır. Çünkü فَكَيْفَ إذا جِئْنا مِن كُلِّ أُمَّةٍ بِشَهِيدٍ sorusunu işiten muhatap bu müphem durumun açıklanmasını ister. (Âşûr)
Cümlede takdim-tehir sanatı vardır. Zaman zarfı يَوْمَئِذٍ amili olan يَوَدُّ fiiline önemine binaen takdim edilmiştir.
يَوْمَئِذٍ izafetinde, muzâfun ileyh olan cümlenin hazfi îcâz-ı hazif sanatıdır.
Cümle muzari fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır. Müsnedün ileyhin ism-i mevsûlle gelmesi bahsi geçen kişileri tahkir ifade eder. Müspet mazi fiil sıygasındaki كَفَرُوا cümlesi, mevsûlün müphem yapısı nedeniyle her zaman ihtiyaç duyduğu sılasıdır. وَعَصَوُا الرَّسُولَ cümlesi, sılaya tezayüf sebebiyle atfedilmiştir.
لَوْ burada masdariye anlamındadır. Müteakip تُسَوّٰى بِهِمُ الْاَرْضُۜ cümlesi masdar teviliyle يَوَدُّ fiilinin mef’ûlü yerindedir.
Kâfirlerin çetin ve berbat hallerine bundan önce işaret edilmişti. Şimdi bu istînafî kelam ile onların halleri açıklanıyor. (Ebüssuûd)
Burada Peygamberimiz (sav) in Resûl unvanı ile zikredilmesi, kendisini teşrif ve onu tekzib edenlerin hallerini takbih içindir. Çünkü Resûlün hakkı, inkâr ve isyan edilmesi değil, aksine kendisine iman ve itaat edilmesidir. (Ebüssuûd)
Bu cümlenin başında bulunan لو harfi, masdariyye değil de, şart için olduğu takdirde şart cümlesinin cevabı mahzuf kabul edilir. Yani eğer o kâfirler, yerle bir olsalar buna sevinecekler; demektir. (Ebüssuûd)
وَلَا يَكْتُمُونَ اللّٰهَ حَد۪يثاً۟
يَوَدُّ fiiline matuf olan bu cümle menfi muzari fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır.
Ayette kalplerde korku uyandırmak için zikredilen lafza-i celâlde tecrîd sanatı vardır. Çünkü mütekellim Allah Teâlâ’dır.
حَد۪يثًا۟ ‘deki tenvin kıllet ifade eder. ‘Hiçbir söz’ anlamındadır. Olumsuz siyakta nekre umum ifade eder.
''O gün küfreden ve Rasûl’e isyan eden kimseler isteyecekler ki keşke yerle bir olsalar'' cümlesinde Peygamber Efendimizden Rasûl şeklinde bahsedilmesi; teşrif ve onu yalanlayanları takbih içindir.
كَفَرُوا - عَصَوُا olanlar arasında mürâât-ı nazîr vardır.
Önceki ayetteki mütekellim zamirinden sonra Allah ismi gelerek iltifat olmuştur.