اُنْظُرْ كَيْفَ يَفْتَرُونَ عَلَى اللّٰهِ الْكَذِبَۜ وَكَفٰى بِه۪ٓ اِثْماً مُب۪يناً۟
اُنْظُرْ كَيْفَ يَفْتَرُونَ عَلَى اللّٰهِ الْكَذِبَۜ
Fiil cümlesidir. اُنْظُرْ sükun üzere mebni emir fiildir. Fail ise müstetir zamir أنت ‘dir.
كَيْفَ istifham ismi hal olarak mahallen mansubtur.
يَفْتَرُونَ cümlesi اُنْظُرْ fiilinin mef’ûlun bihi olarak mahallen mansubtur. يَفْتَرُونَ merfû muzari fiildir. نَ ’un sübutuyla merfûdur. Zamir olan çoğul و ’ı naib-i fail olup mahallen merfûdur.
عَلَى اللّٰهِ car mecruru يَفْتَرُونَ fiiline müteallıktır. الْكَذِبَ mef’ûlun bih olup fetha ile mansubtur.
وَكَفٰى بِه۪ٓ اِثْماً مُب۪يناً۟
وَ istînâfiyyedir. كَفٰى elif üzere mukadder fetha ile mebni mazi fiildir. بِ harfi zaiddir. Tekid ifade eder. ه۪ٓ zamiri lafzen mecrur, mahallen merfû olarak كَفٰى fiilinin failidir.
اِثْمًا temyiz olup fetha ile mansubtur. مُب۪ينًا۟ ise اِثْمًا kelimesinin sıfatıdır.
مُب۪ينًا۟ sülâsî mücerrede bir harf ilave edilerek mezid yapılan if’âl babının ism-i failidir.
اُنْظُرْ كَيْفَ يَفْتَرُونَ عَلَى اللّٰهِ الْكَذِبَۜ
İstînâfiyye olarak fasılla gelmiştir. Emir üslubunda talebî inşâî isnaddır.
Soru ismi كَيْفَ , haldir. İstifham üslubunda talebi inşâî isnad olan كَيْفَ يَفْتَرُونَ عَلَى اللّٰهِ الْكَذِبَۜ cümlesi اُنْظُرْ fiilinin mef’ûlü konumundadır. İstifham üslubunda gelmiş olmasına rağmen taaccüb ve azarlama kastı taşıdığı için mecaz-ı mürsel mürekkebtir.
Cümlede mütekellim Allah Teâlâ olduğu için اللّٰهُ isminde tecrîd sanatı vardır.
يَفْتَرُونَ - الْكَذِبَۜ kelimeleri arasında mürâât-ı nazîr sanatı vardır.
اُنْظُرْ emri hayret ifade eder. يَفْتَرُونَ muzari fiili devam ve süreklilik ifade eder.
كَيْفَ sorusu şaşma ifadesi içindir.
وَكَفٰى بِه۪ٓ اِثْماً مُب۪يناً۟
وَ istînâfiyyedir. Müspet mazi fiil sıygasında faide-i haber talebî kelam olan cümlede بِ harfi zaiddir. Tekid ifade eder.
اِثْمًا temyiz, مُب۪ينًا۟ onun sıfatıdır. Sıfat ve temyiz dolayısıyla cümlede ıtnâb sanatı vardır.
Kendini temize çıkarmak, şirk koşmanın arkasından gelmiş. Katmerli olmuştur.
اِثْمًا مُب۪ينًا۟ kelimesindeki nekrelik; tazim ve teksir ifade eder.
كَيْفَ ile كَفٰى arasında cinas vardır.
Cenab-ı Hak, وَكَفٰى بِه۪ٓ اِثْمًا مُب۪ينًا۟ [Bu apaçık bir günah olarak yeter] buyurmuştur. Arapça'da, medih ya da zem cihetinden tazim ifade etmek için كَفٰى بِه۪ٓ [ona yetti] denir. Medih cihetinden kullanışa gelince bu, Cenab-ı Hakk'ın, وَكَفٰى بِاللّٰهِ وَلِيًّاۗ وَكَفٰى بِاللّٰهِ نَص۪يرًا [Gerçek bir dost olarak Allah yeter; hakiki bir yardıma olarak da Allah kâfidir.] (Nisa / 45) buyruğunda olduğu gibidir. Zem hususundaki kullanılışa gelince, bu da, bu ayetteki kullanılıştır. اِثْمًا ifadesi ise temyiz olduğu için mansubtur. (Fahreddin er-Râzî)