وَلَهَدَيْنَاهُمْ صِرَاطاً مُسْتَق۪يماً
وَلَهَدَيْنَاهُمْ صِرَاطاً مُسْتَق۪يماً
وَ atıf harfidir. لَ harfi, önceki ayetteki mukadder şartın cevabının başına gelen vakıadır.
هَدَيْنَاهُمْ sükun üzere mebni mazi fiildir. Mütekellim zamiri نَا fail olarak mahallen merfûdur. Muttasıl zamir هُمْ mef’ûlun bih olarak mahallen mansubtur.
صِرَاطًا kelimesi ikinci mef’ûlun bih olup fetha ile mansubtur. مُسْتَق۪يمًا ise صِرَاطًا ’in sıfatıdır.
وَلَهَدَيْنَاهُمْ صِرَاطاً مُسْتَق۪يماً
Ayet önceki ayetteki mahzuf şartın cevabına matuftur. Müspet mazi fiil sıygasında faide-i haber talebî kelamdır. Vasıl sebebi hükümde ortaklıktır.
هَدَيْنَا fiilinin mef’ûlü olan صِرَاطًا’in nekre gelişi tazim ifade eder.
Sıfat olan مُسْتَق۪يمًا dolayısıyla cümlede ıtnâb sanatı vardır.
صِرَاطًا مُسْتَق۪يمًا [Dosdoğru bir yol ibaresi] de nekre (belirsiz) gelerek yolun ne kadar doğru olduğuna işaret etmiştir. Bu ibarede istiare vardır. İslamiyet kastedilmiştir.
Sırat, üzerinde ne kadar insan olursa olsun hepsini içine alabilen, duruma göre genişleyebilen ve insanı hedefe götüren yol demektir.
Sebil ise yolun kolaylığını vurgular. (Sebilillah)
Tarik de yol demektir. Tarikat kelimesi bu kelimenin türevidir.
Şeriat kelimesi de yol manasındadır.
Peygamber (s.a.) buyuruyor ki: “Allah Teâlâ, bildikleriyle amel eden kimseyi bilmediği ilimlere de varis kılar.” (Ebüssuûd)