اَلَمْ تَرَ اِلَى الَّذ۪ينَ يُجَادِلُونَ ف۪ٓي اٰيَاتِ اللّٰهِۜ اَنّٰى يُصْرَفُونَۚۛ
اَلَمْ تَرَ اِلَى الَّذ۪ينَ يُجَادِلُونَ ف۪ٓي اٰيَاتِ اللّٰهِۜ
Hemze istifham harfidir. لَمْ muzariyi cezm ederek manasını olumsuz maziye çeviren harftir.
تَرَ illet harfinin hazfıyla meczum muzari fiildir. Faili müstetir olup takdiri أنت ‘dir.
الَّذ۪ينَ cemi müzekker has ism-i mevsûlü اِلَى harf-i ceriyle birlikte تَرَ fiiline mütealliktir. İsm-i mevsûlün sılası يُجَادِلُونَ ‘dur. Îrabdan mahalli yoktur.
يُجَادِلُونَ fiili نَ ‘un sübutuyla merfû muzari fiildir. Zamir olan çoğul و ‘ı fail olarak mahallen merfûdur. ف۪ٓي اٰيَاتِ car mecruru يُجَادِلُونَ fiiline mütealliktir. اللّٰهِ lafza-i celâli muzâfun ileyh olup kesra ile mecrurdur.
يُجَادِلُ sülâsî mücerrede bir harf ilave edilerek mezid yapılan fiillerdendir. Mufâale babındandır. babındadır. Sülâsîsi جدل ’dir.
Mufâale babı fiile müşareket (ortaklık), bir işi peşpeşe yapmak, teksir (çokluk, bir işi çok yapmak) gibi anlamlar katar.
اَنّٰى يُصْرَفُونَۚۛ
اَنّٰى istifham ismi, يُصْرَفُونَۚ fiilinin hali olarak mahallen mansubtur.
يُصْرَفُونَ fiili نَ ’un sübutuyla merfû meçhul muzari fiildir. Zamir olan çoğul و ’ı naib-i fail olup mahallen merfûdur.
اَلَمْ تَرَ اِلَى الَّذ۪ينَ يُجَادِلُونَ ف۪ٓي اٰيَاتِ اللّٰهِۜ اَنّٰى يُصْرَفُونَۚۛ
Ayet istînâfiyye olarak fasılla gelmiştir. İstifham üslubunda talebî inşâî isnaddır.
Muzari fiile dahil olan لَمْ , muzari fiili olumsuz maziye çevirmiştir. Hemze istifham harfidir. Ayetteki istifham gerçek manada soru olmayıp, takrir ve tevbih amaçlı haber cümlesi olduğu için mecaz-ı mürsel mürekkebdir.
Ayrıca ayette mütekellimin Allah Teâlâ olması sebebiyle istifhamda, tecâhül-i ârif sanatı vardır.
Takrirde muhatabın bildiği bir şey soru şeklinde dile getirilir ve ondan bunu tasdik etmesi istenir. Bunda ikna edici, inandırıcı delil vardır. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur’an Işığında Belâgat Dersleri Meânî İlmi)
Kur’an'da geçen أولم تر ile ألم تر arasındaki fark için, vav harfiyle gelen tabirin gözle görülen konularda olduğu, diğerinin ise aklî bir düşünceyle delil çıkarmak konularında kullanıldığı söylenmiştir.
أولم تر tabirinin, hayatta misâli çok görülen konularda kullanıldığı da söylenmiştir.
ألم تر tabirinin de, çok rastlanmayan konularda kullanıldığı söylenmiştir. (Fâdıl Sâlih Sâmerrâî, Beyânî Tefsir Yolu, c. 2, s. 329)
Mecrur mahaldeki ألذ۪ينَ has ism-i mevsûlü, başındaki الي harf-i ceriyle birlikte تَرَ fiiline mütealliktir. Sılası olan يُجَادِلُونَ ف۪ٓي اٰيَاتِ اللّٰهِ cümlesi, müspet muzari fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır.
Hudûs, istimrar ve teceddüt ifade eden muzari fiil tecessüm özelliği sayesinde muhatabın muhayyilesini harekete geçirerek olayı daha iyi anlamasını sağlar. Muzari fiilin geldiği hallerde çoğunlukla bu gaye mevcuttur. Muzari fiilin kullanımıyla sahne muhatabın gözünde sanki o anda canlanır. Bu da insanı etkiler. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur'an Işığında Belâgat Dersleri Meânî İlmi)
Veciz anlatım kastıyla gelen اٰيَاتِ اللّٰهِ izafetinde, Allah Teâlâya ait zamire muzâf olan اٰيَاتِ şan ve şeref kazanmıştır.
Ayetlerin Allah'a izafe edilmesi bu ayetlerin bütün kemâl vasıflara sahip olduğu ve her türlü noksanlıktan uzak olduğu manasını kazandırır.
Ayette mütekellim Allah Teâlâ olduğu halde اللّٰهِ isminin zikredilmesi tecrîd sanatıdır.
جدل fiili فى harf-i ceri ile kullanılması halinde, batıl bir mücadeleyi, عن ile kullanılması halinde de, meşru olan bir mücadeleyi ifade eder. (Fahreddin er- Râzî, mümin/4)
اَنّٰى يُصْرَفُونَۚۛ cümlesi ism-i mevsûl الَّذ۪ينَ ‘nin halidir. Hal cümleleri anlamı zenginleştiren ıtnâb sanatıdır. İstifham üslubunda talebî inşâî isnaddır.
اَنّٰى soru harfi, كيف manasında istifham harfidir.
Müspet muzari fiil sıygasında gelen cümlede soru zarfı اَنّٰى ‘nın müteallakı يُصْرَفُونَ ‘dur.
İstifham üslubunda gelmiş olmasına rağmen kınama ve tevbih amacı taşıyan cümle mecaz-ı mürsel mürekkebdir. Ayrıca soruda tecâhül-i ârif sanatı vardır.
Batıl yolla mücadele edenler hakkındaki bu ayet, öncekiler gibi başlamamış, nefye dahil olan istifham harfiyle başlamıştır. Bu istifhamdan murad takrirdir; yani muhatabın, bu sorunun mazmûnunu yaptığını kabul ettiğini itiraf etmesi istenmektedir. İnkârın murad edilmesi de caizdir. Dolayısıyla kelam ispat (olumlu cümle) şeklinde tevil edilir. Çünkü nefyin nefyi, ispatı gerektirir. (Muhammed Ebu Musa, Hâ-Mîm Sureleri Belâgî Tefsiri, C. 1, s. 342)
اَنّٰى يُصْرَفُونَۚۛ cümlesi taaccüp makamındadır. İstifham; inkâr, taaccüp, levm/kınama ve tevbih/azarlama içindir. (Muhammed Ebu Musa, Hâ-Mîm Sureleri Belâgî Tefsiri, C. 1, s. 344)