اِذِ الْاَغْلَالُ ف۪ٓي اَعْنَاقِهِمْ وَالسَّلَاسِلُۜ يُسْحَبُونَۙ
اِذِ الْاَغْلَالُ ف۪ٓي اَعْنَاقِهِمْ وَالسَّلَاسِلُۜ يُسْحَبُونَۙ
اِذِ zaman zarfı önceki ayette geçen يَعْلَمُونَ fiiline mütealliktir. الْاَغْلَالُ ف۪ٓي اَعْنَاقِهِمْ وَالسَّلَاسِلُۜ cümlesi muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur.
الْاَغْلَالُ mübteda olup lafzen merfûdur. ف۪ٓي اَعْنَاقِهِمْ car mecruru mahzuf mübtedanın haberine mütealliktir. Muttasıl zamir هِمْ muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur.
السَّلَاسِلُ mübteda olup lafzen merfûdur. يُسْحَبُونَ fiili mübtedanın haberi olarak mahallen merfûdur. يُسْحَبُونَ fiili نَ ‘un sübutuyla merfû, meçhul muzari fiildir. Zamir olan çoğul و ‘ı naib-i faili olarak mahallen merfûdur.
اِذِ الْاَغْلَالُ ف۪ٓي اَعْنَاقِهِمْ وَالسَّلَاسِلُۜ يُسْحَبُونَۙ
اِذْ zaman zarfı önceki ayette geçen يَعْلَمُونَ fiiline mütealliktir. Mübteda ve haberden oluşmuş sübut ve istimrar ifade eden isim cümlesi, faide-i haber ibtidaî kelamdır. الْاَغْلَالُ mübtedadır.
Cümlede îcâz-ı hazif sanatı vardır. Car mecrur ف۪ٓي اَعْنَاقِهِمْ , mahzuf habere mütealliktir.
İsim cümleleri, mübteda ve haberden oluşur. Zaman ifade etmez. Asıl kuruluş sebebi; müsnedin, müsnedün ileyh için sabit olduğunu ifade etmektir. İsim cümlesinin haberi müfred ya da isim cümlesi olursa, asıl konulduğu mana olan sübutu veya bazı karînelerle istimrarı (devamlılığı) ifade eder. İstimrar ifadesi daha çok medh ve zem durumlarında olur. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur'an Işığında Belâgat Dersleri Meânî İlmi)
الْاَغْلَالُ ف۪ٓي اَعْنَاقِهِمْ cümlesi اِذْ ’in muzâfun ileyhi konumundadır.
ف۪ٓي harfinde istiare vardır. على harfi yerine kullanılmıştır. Veya boyun ve kelepçe kelimeleriyle kalp sanatı yapılmıştır. Kelepçenin içine boyun demek yerine, boynun içine kelepçe denmiştir.
Buradaki اِذِ lafzı, اِذِا manasındadır. Ayrıca ayetin devamındaki وَالسَّلَاسِلُ lafzı, الْاَغْلَالُ kelimesine atfedilmiş olabilir. Bu durumda zincirler de boyunlarındadır manasındadır. Yahut haberi mahzuf mübteda da olabilir. Buna göre zincirler de ayaklarında olduğu halde.. manasındadır. Veya mübtedanın haberi يُسْحَبُونَ cümlesidir. (Celâleyn Tefsirî)
وَالسَّلَاسِلُۜ يُسْحَبُونَۙ cümlesi cer mahallinde muzafun ileyhe matuftur. Atıf sebebi hükümde ortaklıktır. Mübteda ve haberden oluşmuş sübut ve istimrar ifade eden isim cümlesi, faide-i haber ibtidaî kelamdır.
Cümlede müsnedin muzari fiil cümlesi olarak gelmesi hükmü takviye, hudûs ve teceddüt ifade eder.
Muzari fiil tecessüm özelliği sayesinde muhatabın muhayyilesini harekete geçirerek olayı daha iyi anlamasını sağlar. Muzari fiilin geldiği hallerde çoğunlukla bu gaye mevcuttur. Muzari fiilin kullanımıyla sahne muhatabın gözünde sanki o anda canlanır. Bu da insanı etkiler. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur'an Işığında Belâgat Dersleri Meânî İlmi)
يُسْحَبُونَ fiili meçhul bina edilmiştir. Meçhul bina edilen fiillerde mef’ûle dikkat çekme kastı vardır. Çünkü malum bina edildiğinde mef’ûl olan kelime meçhul binada naib-i fail olur.
Ayrıca bu bina naib-i failin bu fiilde bir dahli olmadığına da işaret eder. (Dr. Adil Ahmet Sâbir er-Ruveynî, Teemmülat fi Suret-i İbrahim, s. 127)
إذِ الأغْلالُ في أعْناقِهِمْ ifadesindeki zarf يَعْلَمُونَ fiiline mütealliktir. Yani bu zamanda bilirler demektir. إذِ mazi için kullanılan bir isimdir ama burada سَوْفَ karinesiyle istikbal için kullanılmıştır. Bu kelime ya ıtlak alakasıyla mecaz-ı mürsel ya da tebei istiare olarak müstakbel için kullanılır. Vukuu kesin şey mazi zamana benzetilmiştir. (Âşûr)